Tarımda yeni destekleme modeli Resmi Gazete'de yayımlandı. Bu modelde, bitkisel üretim desteklerinin 3 yıllık olarak açıklanacağı, tarımsal üretimin sağlanması ve öngörülebilirliğin artırılmasının hedeflendiği belirtilmiştir.

Yeni modelde, Tarımsal Üretimin Planlanması Kurulu, birçok ürünün yanı sıra soğan ve patatesi de planlama kapsamına almıştır. İktisat biliminde "Cobweb Teoremi" (Örümcek Ağı) olarak bilinen teori, uzun üretim sürelerine ihtiyaç duyan tarım ürünleri, özellikle patates ve soğan arzını ele alır. Bu teori, o yıl meydana gelecek fiyat artışları veya azalışlarına karşılık üretimin artırılması veya azaltılmasının en az bir yıllık bir zaman sürecine tabi olduğunu öngörür. Gelecek yıllarda üretimin ne kadar olacağını belirlemek zor olduğundan, teori arz ve talep esnekliğine bir açıklama getirmeye çalışır. Dönemler boyunca meydana gelen bu fiyat dalgalanmalarının grafiği, bir örümcek ağına benzediği için bu teoreme "Örümcek Ağı Teoremi" denilmiştir.

Diğer tarım ürünlerinde ise üretim süresine bağlı olarak arzın talebi karşılaması beklenir. Ancak son zamanlarda medyada gördüğümüz, talebin yetersizliği nedeniyle tarım ürünlerinin tarlada bırakılması, hayır amaçlı halka dağıtılması, üreticilerin ürünlerini çöpe atması gibi olaylar, plansız üretim ve fiyatlama dengesizliklerinin sonucudur.

Tarım ürünlerindeki %10’luk bir arz artışı, ürünün fiyatında %45-50’ye yakın bir düşüşe neden olabilir. Arzda %10’luk bir düşüş ise, fiyatı yaklaşık %10 oranında yükseltir. Ekonomideki dengesizlikler sonucu, girdi maliyetlerindeki artışların ürün değer artışından fazla olması ve işçi maliyetleri gibi unsurlar, fiyat ve üretim dengesizliklerine yol açmaktadır.

Enflasyon, tarım ürünlerinin maliyetinin altında bir fiyattan pazarda satılmasına neden olarak, çiftçi ve üreticilerin emeklerinin karşılığını alamamasına yol açmaktadır. Bu durum, tasvip etmememize rağmen, çiftçileri ürünlerini imha etmeye veya pazara sunmamaya sevk edebilmektedir.

Planlama Kurulu veya başka birimler tarafından, arzın yetersiz olduğu ülkelere bu ürünlerin pazarlanması veya yurt içinde stoklanması gerekmektedir. Hatta tüketiciler olarak bizlerin de bu tür ürünleri kurutma veya depolama yoluyla fiyat dengesine katkı sağlamamız gerekmektedir.

Borsa İstanbul’da işlem gören gıda sektöründe de benzer bir durumu gözlemlemekteyiz. Geçen seneye kadar gıda krizi senaryolarıyla oluşan yüksek fiyatlamalar, bu yıl oldukça gerilemiş durumdadır. Planlama ve strateji o kadar önemlidir ki, kötü senaryolar ve yazılar, yatırımcıların yatırımlarını yok pahasına değiştirip dövize yönelmesine yol açmıştır.

23 Ağustos haftasında yurt içi yerleşikler, mevduat ve katılım bankalarındaki toplam yabancı mevduatlarını 203 milyar 843 milyon dolara kadar artırmıştır. Bu süre zarfında yabancılar döviz satıp, Borsa İstanbul’daki paylarını %37,66’dan %39,67’ye çıkarmışlardır. BIST, 2007, 2010 ve 2013 yıllarında 500 dolardan işlem görmüş olup, halen 290 dolar seviyesindedir.

Enflasyon ve sıkılaşmanın etkisiyle birçok büyük şirketin 2. çeyrek bilançosunda olumsuz etkilerini görmekteyiz. Uygulanan yeni ekonomik politikaların, enflasyonu önleme önceliğinin yan etkileri olduğunu ve bu etkilerin en çok sanayi, mal ve hizmet sektörü hisselerinin fiyatlarına yansıdığını gözlemlemekteyiz. Bunu, geçen yılın talep dürtüsünün sakinleştirilmesi olarak değerlendirebiliriz.

Bu yeni ekonomi uygulamasından olumlu etkilenen şirketler de bulunmaktadır. Mevsimsel olarak yılın son çeyreğinde her zaman canlı olan BIST’te yatırım yaparken, bu yeni ekonomiden olumlu etkilenen şirketleri tercih etmenizi tavsiye ederim. Olumsuz etkilenen büyük şirket hisseleri için maliyet düşürücü alımlar yapmayı önermiyorum. Bu hisselerde maliyet düşürücü en iyi yöntem, bu hisselerinizin bir kısmıyla al-sat işlemi yapmaktır. Bu işlemi, teknik analizi iyi bilen bir uzmanla gerçekleştirmenizi tavsiye ederim.

Hisse senetlerinizi düşüşlerden korumanın bir yolu da VIOB ile sigorta mahiyetli işlem yapmaktır.

Hayırlı bir güz mevsimi olsun…