Enflasyona yönelik önleme ve aşağı çekme işlemlerine karşılık, bir bedelinin olması normal kabul edilmektedir. Bir bedele katlanmadan kronikleşmiş olan enflasyonu ve fiyat istikrarını sağlamış bir serbest piyasa ekonomisi yoktur.
Geçmiş yıllarda yapılan bir ekonomi uygulamasını, şu anda yapılan ekonomik karar ve tedbirlerle düzeltmek zaman alacaktır. Bu bedeli gelen ekonomi verilerde görmekteyiz.
Gelen veriler doğrultusunda, ekonominin soğumaya başladığını, büyümenin geçmiş dönemlere göre azalmakta olduğunu söyleyebiliriz. Bu duruma iç talebin aşırılığından kaynaklı olarak normale dönmesi diye bakabilirsiniz. Fakat şimdiki ekonomi uygulanmasaydı Hiperenflasyon ile karşı karşıya kalınacaktı.
Bu politikaların sürdüğü şu dönemde bir faiz indirimi beklentisi oluşturulması bu seneki çabaları boşa çıkarabileceği gibi Hiperenflasyonist ortama zemin hazırlamış olacaktır.
Ekonomi yönetimi ve üst yetkililerin önceliğinin enflasyonu, önümüzdeki yıllarda tek haneli rakama indirme kararlılığı gündemini korumaktadır. Bunun karşılığı olarak sektörlerde zayıflama, işsizlik oranında artışlar ve bütçe açığı artışı gibi verilerle karşılaşmış olacağız. Bu gelecek olan verilerle yeni ekonomi modeline enflasyonun çeşitli isimlerinin verilmesi çok erken, çünkü halkın tüketim anlayışı hızı azalsa da devam etmektedir.
Dünyada enflasyon ile mücadele eden ülkelerde halkın, uygulanan ekonomiye güveni ve desteği ile başarı sağlanmaktadır. Bizde ise kamuoyuna yeterince anlatılamadığı ve geleceğe güven oluşturma söz konusu olmadığı için, tüketici ve üretici desteği zayıf kalabilmektedir. Uygulanan ekonomi ile birçok kesim hayat pahalılığı ve enflasyondan kaynaklı finansal tasarruf/yatırım kapsamında mağduriyet yaşamaktadır. Tüm bunlarla birlikte bu sürecin çok fazla sürmeyeceği, geçici olduğu yeniden anlatılması gerekmektedir. Bu durum, bireylerin hem finansal bilgi kazanımına hem de toplumun enflasyon ve olası durumlar karşısında toplumun bilinçlenmesini de sağlayabilecektir.
Kronikleşmiş bir enflasyon ekonomisine alışmış tüketici, gelecekte fiyat artışı olacak korkusu ile talep beklentisini de sürdürmeye devam edecektir. En son açıklanan konut talep artışı bu duruma örnektir.
Hiç vakit kaybetmeden doğrudan yatırım yapacak yabancı sermayeye ihtiyaç vardır. Bunun için engel teşkil eden ortamın hızlıca düzenlenmesi gerekmektedir.
Para piyasalarımıza baktığımızda ise, son haftalarda dövizde talep artışını görmekteyiz. Bunu Japonya faiz artışı etkisine ve bölgemizdeki gerilime bağlayabiliriz. Euro kurunun değer kazanması ihracatçı şirketlerimize yarayacaktır. ONS Altın ise ABD verileri ile tekrar 2478 Dolar direncini test etti. BİST, dipten dönüş sinyalleri vermeye başladı. 290 Dolar olan yükseliş trend ana desteğinden alımlar oluşması bu dönüşleri desteklemektedir. Borsa İstanbul’da yeni halka arz edilen şirketlerin talep toplama işlemlerinde yatırımcı talepleri artmaya başlamıştır. Bu şirketlerin mali yapıları ve gelecek vizyonlarını inceleyip, beklentilerinizi buna göre belirleyip işlem yapabilirsiniz.
Hayırlı haftalar dilerim…