Bu haftaki yazımızda, Japonya borsası Nikkei’nin ve Japon Yen’inin harakiri etkisi yaratarak dünyayı sarsan tarafını ele alacağız. Peki harakiri nedir ve ekonomide nasıl bir yer edinmiştir. Harakiri; karın kesmek anlamına gelen seppuku kelimesi olarak bilinir. Manası ise, iç organların dışarı çıkmasını sağlayan bir tür Japon intihar adeti şeklinde tanımlanmıştır. Peki ekonomide nasıl bir etki yarattı ya da bu benzetme ile yer buldu.
Japonya’nın 1990' lı yıllara kadar çok hızlı büyüyen ekonomisi ile daha sonra durgunluğa girmesiyle durgunluk içinde büyüme sağlamaya çalışmaktaydı. 2000 yılından sonra 10 yıl boyunca ortalama % -0,7 olarak eksi enflasyon ile ve faizleri de %0,3’te tutup büyümeyi %0,6 yaptılar.
2016 yılında Japonya negatif faiz politikasına başlamıştı ve kısa vadeli faiz oranlarını ortalama -0,25 ile -0,10 arasında tuttular.
2000’den sonraki yıllarda Japon halkının Türk tahvilleri aldıklarını duyuyorduk hatta ev hanımları arasında Carry trade işlemleri moda olmuştu. Daha sonraki yıllarda ve yakın zamana kadar ülkelerindeki eksi faiz yılları boyunca Japon halkı ve şirketleri bankalardan aldıkları kredilerle bu parayı para piyasalarında, borsalarda ve kripto ürünlerde değerlendirmeye çalıştılar. Bu sene Japonya faiz artışlarına başlayınca Carry trade denilen bu tür borç değerlendirmelerinde işler terse dönmesiyle ve paralarını değerlendirdikleri piyasalarda panik satışlar görülmeye başlandı. Risk iştahı ile oluşan Carry trade işlemleri kapanmaya ve Japon Yeni değerlenmeye başlandı. Bu defa kendi para birimi değerlenmeye devam ederse dünya piyasalarında yıllardır işlem yapanlar Japon Yenine geri dönebilirler.
2024 yılı Mart ayında bu negatif faiz politikasından vazgeçmek zorunda kaldılar. Çünkü Japon Yeni Abd Doları karşısında 34 yılın en düşük seviyesine gelmişti. Böylece Japon Merkez Bankası ( BoJ ) kısa vadeli faiz oranlarını % 0 ile % +0.1 aralığına çekmek zorunda kaldı. Buna rağmen paralarının değer yitirmesine engel olamadılar. Japon Merkez Bankası (BoJ) 2024 Ağustos ayı ilk haftasında ise, bu kısa vadeli faiz oranını % +0,1’den +0,25 aralığına çekti ve sebep olarak enflasyondaki artışı öne sürdü.
Bizde de döviz kredisi kullanımı gittikçe artmaktadır. Döviz bazlı krediler tutarı yaklaşık 155 milyar dolara ulaştı. Döviz yükseliş riski ve faiz oranları hesaplanarak alınan bu tür kredilerde kısa vadede bir sorun görünmese de uzun vadede riskleri de göz ardı etmemek lazım. Bu da yerli halkın Carry trade işlem riski, TL krediye ulaşamayan veya ulaşım imkânı olsa bile faizini yüksek görenler, döviz kredisine yönelmeye devam etmektedirler.
Bizde enflasyon düşüşe geçeceği için Carry trade dolayısıyla gelen tutarlarda azalmalar görülecektir. Geçen hafta Merkez Bankasının 6 Milyar dolar satışa geçmesi, bu tür işlemlerden tahvil satışı yapanların döviz taleplerinin karşılanması için olabileceğini tahmin etmekteyim.
Risk iştahının kabardığı tüm finansal ürünlerde bu tür panik etkileşimler her daim olacaktır. Serbest piyasanın çalışma modeli risk iştahı üzerinde yürüdüğü için, ebe mendili birinde kalmak zorundadır. Nasrettin Hocanın bir kazan doğurma ve ölme hikayesi vardı işte şimdi Japon harakirisi işte bu kazanın ölmesini kabul edemeyenlerin veryansını bir nevi göstermektedir.
Önümüzdeki yıllarda dünyada ve bizde faizlerde bir düşüş eğilimi oluşacaktır. Bu süreçte dünyada ve bizde paranın yönü yine hisse senetleri olacaktır. Bundan dolayı piyasalarda bu tür harakiri dalgalanmalar devam edecektir. Son olarak yeni ekonomi modelimizden olumlu etkilenen sektör hisselerinden bu tür harakiri panik satış zamanlarında alım tavsiye etmekteyim.
Hayırlı haftalar dilerim.