Harput musikisi; köklerini Orta Asya’dan alan Azeri müziğinden, Kerkük divanlarına; kadim Türk müziğinin en önemli motiflerini barındıran, eşi benzeri olmayan bir müzik geleneği olarak adlandırırım her daim.
Tabii, bu köklü geleneksel müziğin günümüze kadar ulaşmasını sağlayan çok önemli kaynak kişiler ve aktarıcılar bulunmaktadır. İşte günümüzde yaşayan en önemli kaynak kişisinden bahsedeceğim:

Harput Göllübağlı
Nihat Kazazoğlu

Tam bir Harput beyefendisi...
85 yaşına rağmen günlük tıraşını olan, sabah erkenden kalkan, eğitimci, kibar, naif gönül insanı: Nihat Kazazoğlu.

Lise yıllarımdan bugüne kendisiyle birçok kez meclislerde bulunduk, beraber etkinliklere katıldık.
Günün birinde, Nimri Dede’yi anma etkinliği için Keban’a gittik.
Başka bir zaman, İngiltere’den gelen müzikolog Martin Stocks hocayı karşıladık.
Bazen bülbül avazlı Adile Kurt Karatepe’yi dinlemeye gittik,
bazen bahçesinde üzüm toplayıp yedik,
bazen Manas Yayınevi’nde bir araya geldik.
Ha bir de, hiç unutmam; Elazığ Süryani Cemaati Başkanı İshak Tanoğlu, bir Pazar günü Nihat hocayla bizleri kiliseye davet etmişti.
Nihat amcayla beraber gidip ayinlerini izlemiştik, sonrasında saatlerce Harput muhabbeti yapmıştık...

Uzun lafın kısası, Nihat amcayla birçok anım bulunmakta.
Günlerden bir gün, Nihat amcayı aradım. Sabahın seher vakti sayılırdı.
Erken kalktığını biliyorum lakin...
Derken, bahçeye – yanına – gittim.
Nihat amca, “Koruk varsa bana koruklu yumurta yapar mısın kahvaltıda?” dedi.
Bağa indi, koruk (yeşil, değmemiş üzüm) topladı,
getirdi, tek tek ayıkladı, yağda kızarttı, üstüne iki yumurta...
Ve o eşsiz tat!

Tabii, muhabbet derken,
Nihat amcam bana seslendi:
“Yav Aygün gardaş, sana bir çift söz söyleyem...
Çok hoş türkü okuyorsun.
Semahlar, deyişler, nefesler... Hepsi birbirinden güzel.
Gerçekten bağlaman ile bütünleşiyorsun, seni tebrik ediyorum.” dedi.

Ben de, “Sağ ol Nihat amcam, var olasın, ellerinden öperim.” dedim.

Sözlerine devam etti Nihat amca:
“Lakin senin kimliğinde doğum yerin ve memleketin Elazığ yazıyor.
Dolayısıyla senin Elazığ’a vefa borcun var.
Kimliğinde Elazığ yazdığından mütevellit, sen Harput makamlarını, musikisini, tavırlarını; hepsini öğrenmen ve icra etmen gerek.” dedi.

Sonra derin derin düşündüm... Gerçekten sözleri beni çok etkilemişti.
Derken, ardından Nihat amcayla beraber Harput müziği derslerine başladık.
İlk geçtiğimiz eser: "Evlerinin Önü Lale Bağıdır"
Öyle güzel bir eser ki...
Ardından: "Aş Yedim Dilim Yandı"
Kararlıydım…
Beni ben yapan, bu aziz şehrin topraklarına karşı vefa borcumu ödeyeceğim.
Çalışmalar uzayıp gitti, Harput müziğine iyice aşina olmaya başlamıştım artık...

İyi ki varsın, Nihat Kazazoğlu...