Kadim şehir Elazığ; öylesine büyük bir arkeolojik potansiyele sahip ki, Elazığ’ın Baskil İlçesi’nin uzak bir köyü olan İmikuşağın’da bile var olan kültürel varlıklar ile ilgili olarak Türk Tarih kurumunca kitaplar bastırılmış, makaleler yayınlanmış, birçok yerde ders kitabı olarak okutulmuş vesaire... Şimdi çerçeveye geniş açıdan baktığımızda bu toprakların nasıl bir zenginliğe sahip olduğunu düşünebiliyor musunuz? Baraj suları altında bırakılmış yüzlerce höyük, mağara, kilise, çanak çömlek, kitabe ve değer biçilemeyecek tarihi eserler... 9 bin yıl öncesine kadar tarihlenebilen Fırat boylarındaki bir medeniyeti, kadim yerleşkeleri bir anda nasıl yok edebilirsiniz? Tabi ki kocaman barajlar ile... Zaten şöyle düz bir mantıkla düşünürseniz yine cevabı bulursunuz. Projenin finansmanına; Dünya Bankası, Avrupa Yatırımlar Bankası, ABD, Fransa, Almanya ve İtalya katılmıştır. Tesis bedeli 509, kamulaştırma bedeli 198 ve Etüt ve Proje bedeli ise 76 milyon $' destek sağlayan bu ülkeler bu finansmanı bizlere babamızın hayrına asla sağlamazlar, sağlamayacaklardır da .. Asla masumane bir durum değildir. Mesela ikinci bir düz mantık yürütür isek; 224 köy ile Hollanda ülkesi kadar bir tarım arazisini sular altında bırakan Keban barajı ülkenin sadece %1.6 ‘lık bir elektrik oranını karşılamakta. Bu ihtiyaç başka yollar ile karşılanamaz mıydı acaba? İmikuşağı höyüğüne dönelim...
1986 yılında yapılan Karakaya baraj gölü kurtarma kazılarına katılan Prof. Dr. Veli Sevin tarafından kaleme alınan bu akademik kitap önsöz, resim, levha ve kısaltmalar listesi ile girişi izleyen 6 bölüm halinde düzenlenmiş; arkada ise kod (buluntu yeri) listesi, kaynakça, dizin ve levhalara yer verilmiştir. Fırat'ın doğu kıyısında yer alan en büyük boyutlu höyük olma özelliğini taşıyan İmikuşağı höyüğü Melitia Krallığı'nın bir ön karakolu olarak yorumlanmaktadır. İmikuşağı kazı çalışmaları o yıllardaki koşullara göre oldukça zorlu geçmiştir. Bu konu ile olarak Profesör Sevin şöyle ifade etmiştir. ‘’Çalışacak işçisi, Fırat dışında suyu, barınacak mekanları olmayan, 9 hanelik İmikuşağı adlı köyün hemen yanında yer alması bu gecikmeyi anlaşır kılmakta idi. Bu güç koşullar altında başlayan kazının kampı, öğrencisi olmayan bir ilkokul, çadırlar ve yarısı yıkık terkedilmiş evlerden oluştu. İşçi olmadığı için kazı çalışmaları çoğunlukla öğrencilerin işgücü ile yürütüldü. 1981-1986 yılları arasında 6 dönem süren bu kazıda, birçoğu şimdi değişik üniversitelerde araştırma görevlisi veya öğretim üyesi olarak görev yapmakta olan toplam 57 öğrenci, "işçi", açma başkanı, restöratör, çizimci olarak çalışmış; bu özelliği ile de İmikuşağı adeta bir "kazı okulu" görevi görmüştür. ‘’ şeklinde ifade etmiştir.
İmikuşağı höyüğünün her katı bölgenin tarihsel açıdan sınıflandırılabilmesi açısından çok önemli tespitlere meydan vermiştir. Her katmanında ayrı bir döneme, uygarlığa ait, çanak çömlek ve diğer tarihi materyaller bir araya getirilmiştir. Höyüğün en üst katmanında yer alan Kalenin tarihlemesi ise özellikle çanak çömlek malzemeye dayanılarak yapılmakta ve Erken Demir Çağı sonlan ile 8. yüzyıl ortaları arasına -Urartu egemenliği öncesine- yerleştirilmektedir. Profesör Doktor Kemalettin Köroğlu ise bu kritik öneme sahip eser ile olarak şu ifadelere yer vermiştir. ‘’İmikuşağı kazılarının ilk kitabı olarak yayınlanan bu eser, bölgenin özellikle Demir Çağı ve sonrasına ilişkin bulgu ve değerlendirmeleri içermektedir. Höyükte, Kalkolitik Çağ'dan Erken Roma devrine kadar süren kesintisiz yapılaşma, bölgedeki kültürel devamlılık veya değişimleri elde edilen bulgular aracılığı ile gözleme ve değerlendirme imkânı vermektedir. İmikuşağı höyüğünün II. bin yılına ait zengin tabakalarını anlatan kitapların da yayınlanması ümidiyle...’’
İşin özetini görmekteyiz ki ülkemizdeki arkeoloji alanında en önde gelen isimlerin başta Baskil ilçemizdekiler olmak üzere, şehrimizdeki höyüklerin ne kadar kıymetinin var olduğunu sergilemektedirler. Kıymet bilmek gerek...
İmikuşağı köyü höyüğü ve Fırat nehri (Fotoğraf Veli Sevin İmikuşağı kitabından alıntıdır)