Son zamanlarda genel olarak “Türk Müziği” ile “Türk Sanat Müziği” ve “Türk Halk Müziği” ifadelerinin başına “Geleneksel” tabiri getirilerek ifade edildiğini görüyoruz. Yani “Geleneksel Türk Müziği”, Geleneksel Türk Sanat Müziği” ve “Geleneksel Türk Halk Müziği” gibi ifadeleri kastediyorum.
Öncelikle bu adlandırmalardaki Türk ifadesi bir milleti gösterdiği için zaten geleneğe dayalı olmayı kapsar. Üstüne üstlük hem Türk hem de halk olduğu zaman ise “Geleneksel Geleneksel” gibi bir saçmalık çıkar ortaya, bu birincisi.
İkinci olarak, geleneksel olmayan Türk müziği mi var?
Geleneksel ifadesini kullanıyorsanız bunun karşısında “Geleneksel Olmayan Türk Müziği”, “Geleneksel Olmayan Türk Sanat Müziği” ve “Geleneksel Olmayan Türk Halk Müziği” gibi adlandırmaların da bulunması gerekmez mi? Yahut (Hamit ÖNAL Hoca’nın espri olarak ifade ettiği şekliyle) bunlara “Gideneksel” demek mi gerekir?
Bu ifadeleri ortaya atanlar gelenekteki ifadeyle “Ya dayak yememişler, ya da sayı saymayı bilmiyorlar”.
Terimlerin ve/veya kavramların ifadesinde isabet gerekir. Kafanıza göre isimlendirme yapamazsınız.
Tabi esas konu başka. Çünkü “Western Müzik” diye adlandırılan “Batı Müziği”ne “Çağdaş Müzik” denilmesinden yola çıkarak “Batı tarzıyla tamperaman” olarak üretilmiş Türkçe veya Türkiye’de üretilmiş olan müzik eserlerine "Çağdaş Türk Müziği" denilmesinden kaynaklanıyor bu. Bunların dışında kalan Türk müziği eserlerine açıkça “Çağ Dışı” diyemedikleri için “Geleneksel” diyerek kıvırıyorlar. Üstelik bu ifadeleri kullananların çoğu, sözüm ona, “Akademisyen”. Bu “Gidenekçi” akademisyenler “Mankurt” olarak adlandırılabilir mi diye düşünmekten kendimizi alamıyoruz.
Bir başka ifade de "Modern Müzik"tir.
Bilindiği üzere “Modern” ifadesi çağcıl, çağa uygun anlamında, her konuda kullanıldığı gibi, özellikle teknolojik ürünler için kullanılır. Kaldı ki "çağdaşlık" "modernlik" anlamına gelmez. Modernlik yaşanılan çağda görülen üst seviyedeki her türlü unsurdur.
Çoğunlukla “Modern” ifadesiyle “Çağdaş” ifadesi eş anlamlı gösteriliyor ki bu hatalıdır.
Cumhuriyet öncesinde başlayan “Batı Müziği” hastalığı, kendi müziğimize de sirayet etmiş; bazı bestecilerin eserleri ve “Çağdaş Türk Müziği” olarak adlandırılmıştır. Bunun yanında Batı’dan devşirilen bazı melodiler ve hatta sözler, Türkçeye çevrilerek yeni besteler olarak sunulmuş ve adına da “Çağdaş Türk Müziği” denilmiştir.
Mevcut, yaşayan bir kültür unsurunun çağdışı olarak düşünülmesi mümkün değildir. Eğer gelenek kavramının tekrarlana tekrarlana bir kalıp meydana getirmesi olarak düşünülürse “Türk Beşleri”nin çalışmaları da, Batı sistemiyle yaıplan eserler de geleneksel olmuştur.
Oysa gelenek bir toplumu millet yapan kadim bir kültürü gösterir. Eğer kastedilen popüler olanlar ise bunları da gelenekten ayrı düşünmek mümkün değildir.
Konuya devam edeceğiz.
ZÜLKÜF ALTAN
TRT Ankara Radyosunun emekli ses sanatçısı hemşehrimiz Zülküf ALTAN’ı kaybettik. Kendisini yıllar önce tanımış, hatta zaman zaman eşlik etmiştim. Beyefendi bir sanatçı ve çok güçlü bir sesti.
Yakalandığı hastalığın tedavisi görülürken 16 Nisan 2025 tarihinde İstanbul’da Hak’k’a yürüdü.
17 Nisan 2025 tarihinde Ankara’da Karşıyaka Mezarlığına defnettik. Sevilen sanatçıyı, sanatçı dostları ve hemşehrileriyle birlikte son yolculuğuna uğurladık.
Mevla rahmet eylesin…