Tahtadan işlemeli bir kapı, hemen üstünde üzerlik, kerpiçten odalar içinde yanan soba
Ve yanan soba üstünde Guşhanade Lobik..
Lobik öyle dursun, özlemler anılar, türküler, ninniler duvarlarla ağlaşıyordu.
Lise yıllarımdayım..
Yaz tatili münasebetiyle köydeyim ve harman zamanı..
Öğlen arası yazı yabandan köye doğru yola koyulmuştum..
Henber dediğimiz bahçalar tarafından eve doğru gelirken yeşilliklerden kayboluyordum..
Merek kısımdan eve geldim.
Ruhoş ninem yemek pişmesi için ateşi harlıyordu
Seslendim yemekte ne var diye?
‘’Guşhanada lobik var ‘’dedi canına rahmet ninem..
Guşhanayı merak ettiniz değil mi? Küçük tencere demek
Lobik ise börülcenin yerel adı..
Lobik çok sevmememe rağmen ninemin elinden ayrı bir lezzetli olmuştu..
Neyse soframıza indi bereketiyle, yenildi helaliyle.
Satır arası kelimesi ‘’ ne mutlu bozuk düzende doğru durabilene’
Ne mutlu çalıp, çırpmadan ekmeğini kazananlara.
Sofradan kalktık. Camdan uzaklara dalarken bir bardak çay yudumladım..
Nerden bilebilirdim ki bu yaşadığım anları ilerde özleyip metine dönüşeceğini, sayfalarda yerini alacağını, anneanneme hasret kalacağımı..
Tüm bunlardan habersiz şekerleme yaptım biraz, nenemin deyimiyle tapikledim..
Az dinlenme çok çalışma desturuyla, tekrar harman yoluna koyulduk.
Ter dökmeye, arpayı, buğdayı samandan ayırmaya çabaladık durduk.
Alnımızdan akan ter, nenemin lobik çorbası, guşhanada yemek, merekteki yaba…
Hepsi birer birer canlanıyor gözümde hatıralarımın en derinlerinde ..
Şairinde dediği gibi herkese selam sana hasret nine…