Merkez Bankası (TCMB), uzun bir zamandan sonra ilk defa politika faizini yüzde 17,5’ten yüzde 25 seviyesine çıkartarak piyasaları şaşırtan bir karar aldı. Piyasaların beklentisi faizin yüzde 20’ye yükseltilmesiydi. Kademeli olarak indirilen faiz 22 Mayıs 2020’de 8,25’e kadar düşürüldü. 25 Eylül 2020’de 10,25 yükseltilen faiz, Naci Ağbal döneminde 475 baz puan artırılarak 20 Kasım 2020’de yüzde 15’e çıkarıldı. Ancak, 5 ay bile dolmadan 19 Mart 2021’ de faizi 19’a yükselten Ağbal görevden alınarak yerine seri faiz indirimlerini başlatacak Şahap Kavcıoğlu getirildi. Kavcıoğlu yönetimi, faiz indirim serisine Eylül 2021’de başladı. Mayıs 2023’e kadar faizi yüzde 8,5’e kadar indirdi. Merkez Bankası Başkanlığı’na getirilen Hafize Gaye Erkan ile hızlı faiz artırımı başladı. Haziran 2023’de yüzde 15’e, Temmuz da yüzde 17,5’e çıkarılan politika faizi, 24 Ağustos 2023’de yüzde 25’e yükseltildi.

Gelinen bu noktada Merkez Bankası’nın elinin daha özgün olacağı yönünde yorumlar gündeme geldi. Finans çevreleri alınan bu faiz artırım kararını olumlu değerlendirirken bunun TL üzerinde de olumlu etki yaratacağı düşünülüyor. Faiz artışı ile birlikte TL dolar karşısında yüzde 7,6 kazançla 2021’den bu yana en yüksek günlük yükselişini gerçekleştirdi.

Faiz hala enflasyonun çok altında olsa bile alınan kararın, geç kalınmış olmasına rağmen olumlu bir adım olduğu yönünde açıklamalar geldi.

Kasım 2020’de göreve getirilen Naci Ağbal döneminde doğru yapılarak başlatılan faiz artırımı ile ilgili politika her nedense değiştirildi. Dolar kuru faiz seçeneği yerine piyasayı çok yüklü miktarda dolar satılarak aşağıda tutulmaya çalışıldı. Bundan iki yıl öncesinde faiz artırımlarından vazgeçilmeseydi, belki bugün yaşadığımız kriz bu kadar derinleşmeyecek, ülkenin kasasından yaklaşık 150 milyar dolar çıkmayacaktı. Daha önceki dönemler bir yana son üç haftada toplamda 7 milyar dolar satış yapılarak yükselişi engellenemeyen dolar kuru 7,5 puan faiz artışı ile 2 lira birden düştü.

TCMB’nın son aldığı kararla faiz 4 yılın en yüksek seviyesine çıktı. Bu kararın en olumlu yanı Merkez Bankası’nın “bağımsız” hareket eden yetkili bir kurum olduğunu göstermesidir. Merkez Bankası izlediği bu politika ile doğru bir karar aldığını ortaya koymuştur. Yükselen faiz enflasyonun çok altında olsa da, enflasyonla mücadelede doğru politikalara dönüş umudu yaratılmıştır. Piyasaya döviz satarak TL’nın değerinin korunamayacağı bugüne kadar yapılan uygulamalardan anlaşılmış oldu. Sonuçta; paramızın değerini koruyabilmenin bir yolu yüksek faiz vermekle beraber, tek çarenin de bu olmadığı ve benzer adımların hızla atılması gerektiği unutulmamalıdır.