Çayırhan Termik Santrali, 5 milyar kilovat saat elektrik üretimi gerçekleştiren kömür yakıtlı termik santrali olup, santralin işletme hakkı 2000 yılında EÜAŞ tarafından Ciner Gruba ait “Park Termik Elektrik Sanayi ve Ticaret A.Ş.” ne devredilmişti. Bölgedeki kömür rezervleri değerlendirilerek Türkiye’nin elektrik ihtiyacının karşılanmasına katkıda bulunan tesis Türkiye’nin 12. büyük linyit termik santralidir. Santralin inşaatı 1978 yılında tamamlanmış, zaman içerisinde çeşitli genişletmeler ve ek binalar ile bugünkü halini almıştır. 20 yıllık işletme hakkı devri sözleşmesinin sona erdiği 30 Haziran 2020’de santral tekrar devlete iade edildi. Şimdi Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Çayırhan Termik Santrali ile işletme tarafından kullanılan taşınır ve taşınmazların “varlık satışı” yöntemi ile bir bütün halinde özelleştirileceğini duyurdu.

Maden sahasının kömür rezervinin 25 yıl boyunca yetecek kadar 131 milyar 6 milyon ton kömür elde edildiği ve santralin 2 bin 500 çalışanı ile, bugünkü değerle yılda 3 milyar lira dolayında elektrik ürettiği belirtiliyor. Bu ortalama 912.862 kişinin günlük hayatında ihtiyaç duyduğu tüm elektrik enerjisi ihtiyacına karşılık geliyor. Sadece konut elektrik tüketimi dikkate alındığında ise 1.109.981 konutun elektrik enerjisi ihtiyacını karşılayabilecek elektrik üretimini kapsıyor. Santral ve varlıklarının bugünkü değeri 25 milyar lira olarak hesaplanıyor. (*)

Özelleştirme ihalesinin 4 Aralık’ta yapılacağı, ihaleyi alanın ödemeyi peşin ve vadeli olarak yapabileceği, vadeli ödemede bedelin yüzde 20’sinin peşin, kalanının 6 yılda ve 6 taksitte ödeneceği açıklanıyor. Şartname gereği santralle birlikte 800 lojman da alıcı firmaya geçecektir.

Çayırhan termik santralinin özelleştirilmesinde belirlenecek ihale bedelinin hesaplanan bugünkü değerinin dikkate alınarak tespit edilmesi kamu yararı açısından son derece önemlidir. Zira önceki özelleştirmelere bakıldığında ihalelerin çok düşük bedellerle yapıldığı ve sonuçta özelleştirmeden beklenen yararın sağlanmadığı, alıcı firmaların kazançlı çıktığı, kaybedenin ise Hazine ve çalışan işçiler olduğu görüldü. Örneğin; Türk Telekom’un Lübnan’lı Hariri ailesine ait Öger şirketine 6.5 milyar dolara özelleştirilerek satılmasında, alıcı şirket özelleştirme borcunun 4,5 milyar dolarını ve Türk bankalarından aldığı krediyi ödemediği gibi çok yüklü bir borcu Türk Telekom’un üzerine yıkıp Türkiye’yi terk etti.

Tekel’in alkollü içkiler bölümü 292 milyar dolara Mey şirketine satıldı. Alıcı şirket daha 2 yıllık ödemesiz dönem bitmeden yüzde 92 hisseyi Amerikan Teksas Pasific Grup’a 3 kat fiyatla 950 milyon dolara devretti. Teksas Pasific de 5 yıl işlettikten sonra bu şirketi İngiliz Diageo şirketine 2.1 milyar dolara sattı. Sonuçta, Tekel’in özelleştirmesinde alıcı şirketler kazançlı çıkarken, kaybeden halk, tütün üreten çiftçiler ve Tekel işçileri oldu.

Seka’nın özelleştirilmesinde de işletmeler gerçek değerlerinin çok altında, kamu yararı ölçütü göz ardı edilerek satıldı. Seka’nın kapatılması ile bir taraftan üretime dayalı bir ekonomik sistem terk edilirken, diğer yandan kapatılan tesisler nedeniyle işsizliğe yol açıldı. Kağıt sektörü yerli ve yabancı özel tekellere bırakılarak Türkiye kağıtta dışa bağımlı hale geldi.

Geçmişte yaşanan bu olumsuzluklar dikkate alınarak yılda 3 milyar lira değerinde elektrik üreten Çayırhan termik santralinin 4 Aralık’ta yapılacak özelleştirmesinde özellikle kamu yararı ölçütünün göz ardı edilmemesi son derece önemlidir.

Kaynakça

(*) enerjiatlasi.com