SEHER YELİ / Prof. Dr. TÜRKER EROĞLU

Türk kültüründe halk takvimi ve meteorolojisine ait bazı adlandırmalar, yılın, ayın ve günün bölümlerini, mevsimlik dönemleri tarif eder.

Mesela Şubat yerine “Gücük Ay”, Nisan yerine “Abrıl” denirdi.

Çünkü teknik araç ve gereçler bu denli gelişmeden önce, insanlar gökyüzünün, havanın, rüzgârın durumuna göre hayatlarını düzene koyarlardı. Kaldı ki bugünkü takvim ve meteoroloji tahminleri de gök cisimlerinin hareketlerine göredir.

Bizim çocukluk dönemlerimizde her evde, her insanda saat yoktu. İnsanlar vakitlerini gökyüzüne göre tayin ederlerdi. Yıldızların, güneşin hareketleri vakitleri belirlerdi. Ağaçların gölgesine göre saat tahmin edilirdi.

Gayet iyi hatırlarım; Yurtbaşı (Hoğu) köyündeki bahçemizde “Hezan”da uyurken Zeynep Ninem Dayım “Koreli İbo” namlı İbrahim Seyis’e;

-Oğul terazi çıktı mı? diye sorar, o da

-He ana çıktı, iye cevap verirdi. O çocukluk çağlarında bu ifadeleri pek anlayamazdım. Sonradan, bu mevzuun gökyüzündeki terazi takım yıldızının görülmesiyle ilgili olduğu; görülmesinin imsak vaktinin ve dolayısıyla sabah namazının yaklaştığının göstergesi olduğunu öğrendim.

Günümüzde “Halk Takvimi” denilen ve halk biliminin araştırma konularından biri olan bu alanla ilgili tespitler yapılmışsa da, teknik imkânlar bu tayin, tabir ve adlandırmaların kullanımını çok azalmıştır.

Eskiden halk ağzındaki tabirlerle gün bölünür; günün bölümleri “Seher”le başlardı.

Bilindiği gibi, seher sözlüklerde, sabah vakti, güneş doğmadan önceki vakit olarak açıklanır. Bu durumda imsak ve güneş arasındaki vakit, seher vakti anlamına gelmektedir.

Seher vakti Türk insanı için yeni bir güne ulaşacak olmanın habercisidir. Bu vakitte horozlar ötmeye, kuşlar müzik yapmaya, tabiat canlanmaya başlar. Bu vakit insanlar için de canlanma vaktidir. Seher vakti çalışmaya, işe gitmeye hazırlanır Türk insanı. Ancak aynı zamanda namazın, duanın vaktidir seher. Seher vakti dua etmek, Allah’ı zikretmek önemli bulunmuştur.

Seher vakti çaldım yârin kapısın

Baktım yârin kapıları sürmeli

Boş bulmadım otağının yapısın

Çıka geldi bir gözleri sürmeli

Bu türkü sözü müminin sabah namazıyla Hak’k’ın huzuruna çıkmasını, gözleri sürmeli ifadesiyle de “Muhammet Resul”e atıfta bulunulduğu belirtilir.

Seher, o vakit uykudan sağ salim uyanmanın şükrüyle insanların güne başladığı; hayvanların sütünün sağıldığı, nahırların yola koyulduğu vakittir. Otlamaya gidecek olan hayvanlar “Nahır” adı verilen sürüye katılır; güneş yükselmeden önce sürü-nahır otlaklara, dağlara, meralara götürülür.

Seher vakti tarlaya, sabana, harmana, bahçeye, bağa gitme vaktidir, aynı zamanda.

Türk şiirinde seher vakti Allah aşkı ifade edilirken de sık kullanılmış ve bu yönüyle ilahi, kaside, türkü ve şarkı sözlerine de yansımıştır.

Bununla birlikte seher ile yel yani rüzgâr birlikte kullanılmak suretiyle “Seher Yeli” ve/veya “Bad-ı Saba” ifadeleri doğmuş; bu ifadelerle yȃrdan haber alınır, zaman zaman yâre selam gönderilir.

Mesela “Mesela “Bȃd-ı sabȃ selam söyle o yare “sözleriyle başlayan türkü; merhum sanatçı Yıldıray ÇINAR’ın havalandırmasıyla tanınan bir türküdür.

Bȃd-ı sabȃ selam söyle o yare

Mübarek hatırı hoş mudur nedir

N'ideyim yitirdim bulamam çare

Mestane gözlerde yaş mıdır nedir

 

O nazlı canana uğrarsa yollar

Bize mesken oldu kahveler hanlar

Yarin meclisinde oturan canlar

Hesab etsin aylar yıllar beş midir nedir

Emrah der gam bülbülüm kafeste

Benim arzuhalim bildirin dosta

Kendim gurbet elde gönlüm sılada

Gitmiyor kervanım kış mıdır nedir

Seher ve seher yeli motifi Türk edebiyatında bütün şiir türlerinde görülmektedir. 

Aslında şiirlerinde seher ve seher yeli, bȃd ve bȃd-ı saȃa ifadelerini kullanmayan Türk şairi neredeyse yok gibidir. Nitekim bu motiflerin en çok kullanıldığı şiirler türkülere söz olmuştur.

ÂŞIK Nesimi ÇİMEN;

Ayrılık hasreti kâr etti cana

Seher yeli sevdiğimden ne haber

Selamım tebliğ et kutb-ı cihana

Seher yeli sevdiğimden ne haber

Diyerek seher yelinden sevgilisinden haberler getirmesini istemiştir.

Veysel Usta da;

Boş gitme köyüne ey bȃd-ı sabȃ

Yâre gözyaşımdan armağan götür

Perişan halimi sual eylerse

Zülfü tellerimden bir nişan götür

Seher yelini sevdiğine elçi olarak, haberci olarak gönderiyor.

Yazıyı Urfalı Nabi’nin şiiriyle tamamlayalım.

Şahidim arz u semâdır bütün ecrâmiyle,

Aşıkım sıdk ile ben Hazret-i Şâh-ı Rusûle,

Yaksa da âh-ı derûnum beni bu hasret ile,

Tâkati yok dilimin halimi takrîre bile,

Ey bâd-ı sabâ uğrarsa yolun semt-i Haremeyn’e,

Ta’zimimi arzeyle Rasûlüs Sakaleyn’e!..

 

Esen kalınız…