“Ticaret Bakanlığı ekiplerinin 81 ilde gerçekleştirdiği fiyat etiketi ve haksız kazanç denetimlerinde, Elazığ ihlallerin en fazla tespit edildiği iller arasında yer aldı. Binlerce ürün incelenirken, mevzuata aykırılık tespit edilen firmalara milyonlarca lira ceza kesildi.” haberi geçtiğimiz günleri ilimizi haksız fiyat artışı konusunda sıralamada maalesef ilk üçte olduğumuzu ifade etti. Ticaret Bakanlığı piyasa dengesini korumak ve tüketiciyi korumak amacıyla denetimlerini aralıksız sürdüreceğini de beyan etti.
Peki, piyasaya mal ve hizmetlerin üretimi ile sunulmasında riskleri üzerine alan girişimci ve taciri kim koruyacak? Yoksa ticaret hukukunda yer aldığı üzere, basiretli tacirin ticaretine ait faaliyetlerinde olağan bir kişiye kıyasla daha tedbirli, öngörülü, dikkatli ve işin inceliklerine hâkim şekilde hareket etmesini mi hep bekleyeceğiz?
Türkiye’nin iktisadi hayatta en önemli sorunlarından birisi olan fahiş fiyatlarla mücadele, haksız ticari uygulamalar kapsamında tüketici hukuku kurallarına başvurularak tedbir alınmıştır. Devamında COVİD-19 sürecinde 7244 sayılı kanun kapsamında yeni tedbirler ortaya çıkmıştır. Fahiş fiyatlar tüketicileri olumsuz etkilemekteyse de işletmelerin ve diğer gerçek veya tüzel kişilerin de fahiş fiyatlardan etkileneceğini belirtmekte fayda var.
Bugüne kadar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK) dahilinde fahiş fiyatlara bir müdahalede bulunulmamıştır. Fahiş fiyatlara karşı verilen mücadelede Türk Ticaret Kanununun içinde yer alan bazı hususlardan kaynaklı olarak fahiş fiyatlara karşı tacirler ve tacir olmayan kişiler korunabileceği gibi, tüketicilere de mevcut düzenlemeler haricinde ek bir koruma sağlanabilecektir.
TTK’nın sistematiğine bakıldığında fiyatlara ve fiyatlama davranışlarına yön verebilecek düzeyde fahiş fiyatlarla mücadele kapsamında kendisinden istifade etme potansiyeline sahip iki müessese vardır.
Birincisi, haksız rekabete ilişkin, sadece fiyatların artması, fiyat artışının ardında pek çok haklı sebep barındıracağından(döviz kuru, arz sorunları, talep artışı vs.) TTK m.54/2 kapsamında bir haksız rekabet örneği oluşturmaz. Fahiş fiyat artışının haksız rekabete sebep olabilmesi için TTK m.55’de sayılan haller arasında yer alması gerekmektedir. Bunlar arasında “dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar” ile “iş şartlarına uymama” halleri dikkat çekicidir. Fahiş fiyat artışlarının haksız rekabete sebebiyet verebilmesi için, ya dürüstlük kuralına aykırı bir şekilde yapılmalı ya da tüm iş hayatını kapsayan ve rakipler için de geçerli olan iş şartlarına aykırılık oluşturmalıdır. Ayrıca haksız rekabet oluşturan eylemleri kamu adına soruşturan bir otoritenin bulunmadığını da belirtmek isterim. Buna karşı bireysel davalar dışında düzenleyici bir kurum bulunmamaktadır.
İkinci husus ise, TTK m.1530/1 hükmünün uygulanabilmesi için öncelikle mal ve hizmetlerin fiyatlarına ilişkin en yüksek hadlerin, ya kanun ya da kanunun verdiği yetkiye dayanarak kamu kuruluşları tarafından belirlenmesi gerekmektedir. TTK m.1530/1 uyarınca sözleşme uyarınca yerine getirilmesi gereken edimlere ilişkin en yüksek sınırın belirlenmesi, ancak savaş, olağanüstü hal, ekonomik sebepler gibi olağanüstü koşullarda söz konusu olabilecektir.
Tacir olmanın hem nimetleri hem külfetleri bulunmaktadır. Basiretli iş adamı gibi davranma gerekliliği tacir olmanın bir külfeti niteliğindedir. Bu noktada, tacir olan, tacir sayılan ve tacir gibi sorumlu olan kişi bakımından basiretli iş adamı gibi davranma gerekliliğinin uygulanması bir farklılık arz etmemekte, bütün sayılanlar söz konusu gerekliliğe tâbi bulunmaktadır.
Fahiş fiyatlarla mücadelede, yapılan yasal ve idari düzenlemelerin hedef kitlesi tüketiciler olmasına karşı, tacirlerin ve tüketici sıfatını haiz olmayan diğer kişilerin fahiş fiyatlara karşı korunabilmesi adına TTK’nın etkinliği gündeme gelmelidir.
Fahiş fiyatlarla mücadele noktasında TTK’daki mevcut dayanaklarının çok sınırlı olması ve teknik olarak uygulanmaması veya olağanüstü durumlarda uygulanabilmesi, uygulama alanı bulsa bile ilgili maddeler kapsamında öngörülen müdahale yönteminin fahiş fiyatlarla mücadeleye etki edememesi ve ilgili maddelerin ihlali halinde uygulanacak yaptırımın caydırıcı olamayacağı ortadadır. TTK dahilinde, fahiş fiyatlarla mücadele edilemeyeceği anlamı çıkabilir.
Bunun için, kanun koyucunun tüketicilere yönelik fahiş fiyat artışlarını idari para cezası gerektiren bir fiil olarak tanımladığı ve fahiş fiyatlarla idari alanda sonuç doğuracak şekilde mücadele etme yoluna gittiği gerçeğine binaen, benzer bir yöntemin tacirler ve tacir olmayan kişiler açısından da uygulanması, bu doğrultuda yaptırım gücü olan otoriter yasal düzenlemelere, caydırıcı idari para cezalarına ve kamu adına mevzuatı uygulayacak idari otoritelere veya meslek kuruluşuna ihtiyaç duyulmaktadır.