2025 yılı için açıklanan asgari ücret artışı, çalışanlar ve sosyal güvenlik sistemindeki birçok kalem üzerinde önemli değişikliklere yol açacak. Yüzde 30’luk bir zamla birlikte, asgari ücretle çalışanlar için gelir artışı sağlanmış olsa da enflasyon oranları ve artan temel ihtiyaç maliyetleri göz önünde bulundurulduğunda, bu artışın gerçek bir iyileşme yaratması oldukça şüpheli. Ücretlerin yükselmesiyle birlikte askerlik, doğum borçlanmaları, işsizlik maaşı, kısa çalışma ödeneği ve sigorta primleri gibi pek çok sosyal güvenlik kaleminde de artış yaşanacak. Ancak bu düzenlemelerin çalışanlar üzerindeki etkisi, birçok ekonomik zorlukla boğuşan vatandaşlar için yetersiz kalabilir.

EKONOMİK YÜKLER VE ASGARİ ÜCRETİN GERÇEK ETKİLERİ

Asgari ücretteki bu artış, ilk bakışta çalışanlar için bir iyileştirme gibi görünse de Türkiye’de hâkim olan yüksek enflasyon ve sürekli artan hayat maliyeti göz önüne alındığında, bu artışın dar gelirli vatandaşların yaşam standartlarını kayda değer şekilde yükseltmesi zor görünüyor. Özellikle büyükşehirlerde konut kiralarının asgari ücretin neredeyse tamamını karşılar hale gelmesi, bu artışın reel anlamda bir rahatlama sağlamayacağını göstermektedir. Bir asgari ücretlinin gelirinin büyük bölümü, kira, fatura ve temel gıda harcamalarına gitmekte; sağlık, eğitim ve ulaşım gibi diğer temel ihtiyaçlara ise yer kalmamaktadır.

Özellikle kira fiyatlarının, son bir yılda büyük şehirlerde yüzde 50’yi aşan oranlarda artış göstermesi, çalışanların bu artışı reel anlamda hissetmelerinin önündeki en büyük engeldir. Öte yandan, enerji fiyatlarındaki yükselişle birlikte doğalgaz, elektrik ve su faturalarının bütçelerde yarattığı yük de giderek artmaktadır. Yüzde 30’luk zam, bu maliyetler göz önünde bulundurulduğunda, yalnızca en temel ihtiyaçların dahi karşılanmasında yetersiz kalmaktadır.

ASGARİ ÜCRETİN DOLAYLI ETKİLERİ

Asgari ücret artışı, yalnızca çalışanların maaşlarına değil, birçok ekonomik kaleme de doğrudan etki etmektedir. 2025 yılında uygulanacak bu artışla birlikte askerlik ve doğum borçlanmaları, işsizlik maaşı ve kısa çalışma ödeneği gibi ödemeler de yüzde 30 oranında zamlanacak. Ayrıca, genel sağlık sigortası (GSS) primleri ve isteğe bağlı sigorta primlerinde de artış yaşanacaktır. Bu durum, özellikle sosyal güvenlik kapsamındaki vatandaşlar açısından ek maliyetler anlamına gelmektedir. Ancak bu zamların, yüksek enflasyon karşısında alım gücüne gerçek bir katkı sağlayıp sağlamayacağı hâlâ belirsizdir.

YETERLİLİK TARTIŞMASI

2025 asgari ücreti, hükümet tarafından “önemli bir iyileştirme” olarak lanse edilse de artan hayat pahalılığı ve piyasa koşulları göz önüne alındığında, bu artışın etkisi oldukça sınırlı kalacaktır. Örneğin, son dönemde gıda fiyatlarında görülen artışlar, vatandaşların bütçelerini zorlamaya devam etmektedir. Et, süt, sebze ve bakliyat gibi temel tüketim ürünlerinin fiyatlarındaki yüksek oranlı zamlar, dar gelirli vatandaşların alım gücünü büyük ölçüde düşürmüştür. Yeni asgari ücretin, bu fiyat artışlarını telafi etmekten uzak olduğu açıktır.

Öte yandan, işverenler üzerindeki maliyet artışı, istihdam üzerindeki olumsuz etkilerini de beraberinde getirebilir. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin, bu artışı karşılamakta zorlanacağı ve kayıt dışı istihdamın artabileceği yönünde ciddi endişeler bulunmaktadır. Ayrıca, asgari ücretin üzerinde maaş alan çalışanlar için zam oranlarının sınırlı tutulması, gelir dağılımındaki adaletsizliği daha da derinleştirebilir.

SONUÇ:

2025 yılı için belirlenen asgari ücret artışı, kağıt üzerinde olumlu bir adım gibi görünse de yüksek enflasyon, artan kira fiyatları, gıda ve enerji maliyetlerindeki kontrolsüz yükseliş gibi faktörler göz önüne alındığında, çalışanlar açısından bir rahatlama sağlaması zor görünmektedir. Yapılan bu artışın, vatandaşların yaşam standardını iyileştirmekten çok, geçici bir rahatlama sunması muhtemeldir. Daha sürdürülebilir bir ekonomik düzen için yalnızca ücret artışı değil, enflasyonun kontrol altına alınması, gelir dağılımındaki adaletsizliğin giderilmesi ve sosyal refahın artırılması yönünde kapsamlı reformların hayata geçirilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, asgari ücretin artışı eriyerek, çalışanlar üzerindeki yükler daha da ağırlaşacaktır.