Türkiye’nin sınır ötesi operasyonları, son yıllarda terörle mücadele stratejisinin vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Özellikle Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtlarıyla birlikte Suriye’nin kuzeyinde önemli bir alan kontrolü sağlandı. Şimdi ise gündemde, PKK/YPG terör örgütüne karşı yeni bir harekâtın gerçekleştirilmesi muhtemel görünüyor. Bu bağlamda, Ayn el Arap (Kobani) özelinde şekillenen tartışmalar, bölgenin stratejik önemini ve bu harekâtın olası sonuçlarını yeniden gündeme taşıyor.
TÜRKİYE’NİN SURİYE’DEKİ HAREKET ALANI: FIRSATLAR VE SINIRLAMALAR
Beşar Esad rejiminin iç savaş boyunca zayıflaması ve uluslararası aktörlerin Suriye’deki dengeler üzerindeki etkilerinin değişmesi, Türkiye’ye geniş bir manevra alanı sağladı. Suriye’nin kuzeyinde, terör örgütü YPG/PKK’ya karşı operasyon düzenleme fikri artık daha mümkün ve daha güçlü bir zemin üzerinde tartışılıyor. Bu harekât ihtimali, hem askeri hem de diplomatik unsurlarıyla değerlendirildiğinde, çeşitli fırsat ve zorlukları beraberinde getiriyor.
Suriye’nin kuzeyindeki coğrafi yapının, Kuzey Irak’tan farklı olarak dağlık olmaması ve büyük ölçüde düz araziden oluşması, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin üstün ateş gücü ve teknolojik avantajlarını etkin bir şekilde kullanmasına olanak sağlıyor. Türk ordusunun topçu, roket, insansız hava araçları (SİHA) ve jetlerle gerçekleştirebileceği yoğun taarruzlar, bölgedeki PKK varlığını zayıflatabilecek bir konumda. Örgütün inşa ettiği tüneller ve sığınaklar ise ancak geçici bir koruma sağlayabilir; bu tür yapılar, savaşın gidişatını değiştirecek kadar etkili değil.
PKK’NIN KULLANABİLECEĞİ TAKTİKLER VE MUHTEMEL RİSKLER
Her ne kadar Türk Silahlı Kuvvetleri’nin teknolojik ve lojistik üstünlüğü tartışılmaz bir gerçek olsa da terör örgütü PKK, elindeki bazı imkanlarla sınır bölgelerinde ve muharebe alanında risk oluşturabilir. Özellikle ABD’den temin ettiği anti-tank güdümlü füzeler (ATGM) ve Rusya’dan sağlanan kamikaze dronelar, düz arazide TSK unsurlarını hedef alabilir. Örgüt, bu tür saldırılarla hem Türk ordusuna zarar verme hem de propaganda malzemesi elde etme gayreti içerisinde olacaktır. Ancak bu girişimler, savaşın genel kaderini değiştirebilecek nitelikte görülmemektedir.
Diğer yandan, örgütün sınır ilçelerine yönelik roket saldırıları ve kaos çıkarma çabaları da göz ardı edilmemelidir. Gaziantep-Karkamış, Şanlıurfa-Suruç ve Mardin-Nusaybin gibi bölgeler, örgütün rastgele saldırılarının hedefi olabilir. Ancak Türkiye’nin bu tür saldırılara karşı aldığı güvenlik önlemleri ve halkın dayanıklılığı, örgütün bu hamlelerini boşa çıkarabilecek düzeydedir.
AYN EL ARAP’TAKİ MUHTEMEL MÜCADELE SENARYOLARI
Ayn el Arap, terör örgütü PKK için sembolik bir öneme sahip bir bölge olarak dikkat çekiyor. Dolayısıyla örgüt, burayı savunmak adına meskûn mahal çatışmalarına başvurabilir. Daha önce Türkiye’nin güneydoğusundaki Nusaybin ve Cizre gibi bölgelerde uygulanan bu taktik, örgüt için bir propaganda aracı olarak kullanılabilir. Ancak Türk Silahlı Kuvvetleri, 2015-2016 yıllarında kendi topraklarında yürüttüğü meskûn mahal operasyonlarında bu tür taktikleri etkisiz hale getirme konusunda ciddi bir tecrübe kazanmıştır. Ayn el Arap’ta benzer bir senaryonun yaşanması durumunda da, Türkiye’nin bu tür bir mücadeleden başarıyla çıkması muhtemeldir.
DİPLOMATİK ENGELLER: AMERİKA’NIN ROLÜ
Askeri açıdan PKK/YPG’nin etkisiz hale getirilmesi mümkün görünse de Türkiye’nin önündeki en büyük engelin, örgütün sahadaki gücünden ziyade ABD’nin politik tutumu olduğu açıktır. Son dönemde Amerikan askerlerinin Ayn el Arap’a geri döndüğü ve bölgede varlıklarını artırdığı gözlemlenmektedir. Bu durum, Ankara için ciddi bir diplomatik sorun teşkil etmektedir. Ancak Türkiye ve ABD arasındaki olası görüşmeler neticesinde, Washington’ın ikna edilmesi halinde operasyonun önündeki bu engelin kaldırılabileceği de değerlendirilmektedir.
Donald Trump gibi, Suriye’deki Amerikan varlığını azaltmak isteyen bir başkanın göreve gelişi, bu süreçte Türkiye’nin diplomatik manevra alanını genişletebilir. Türkiye’nin elindeki diplomatik kozları etkili bir şekilde kullanması durumunda, Amerikan askerlerinin bölgeden çekilmesi sağlanabilir ve harekât için zemin hazırlanabilir.
SONUÇ: STRATEJİK BİR DÖNÜM NOKTASI
Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yönelik olası bir Ayn el Arap harekâtı, sadece terörle mücadele açısından değil, aynı zamanda bölgesel dengelerin yeniden şekillendiği bir dönemde Türkiye’nin stratejik konumunu güçlendirme açısından da büyük önem taşımaktadır. PKK/YPG’nin askeri açıdan bir tehdit oluşturamayacağı ancak diplomatik engellerin operasyonun seyrini belirleyeceği bir süreçten geçiyoruz. Türkiye’nin kararlılığı, askeri gücü ve diplomatik hamleleri, bu dönüm noktasında başarıya ulaşmanın anahtarı olacaktır.