“Evet, sabâh olacaktır, sabah olur, geceler                              

Tulû-ı haşre kadar sürmez; âkıbet bu semâ.”                                                  

Osmanlı devletinin önemli aydınlarından Tevfik Fikret 24 Aralık 1867 tarihinde İstanbul’da doğmuştur.  Babası Hüseyin Efendi bir devlet memurudur. Büyük babası Çankırılı Ahmet Ağa, annesi Sakız Adası göçmenlerinden Hüsrev efendinin kızı Refia hanımdır. Gerçek adı Mehmet Tevfik olan Tevfik Fikret önce Mahmudiye rüştiyesinde okumuş, eğitimini Galatasaray Lisesi’nde 1883 yılında sınıf birincisi olarak tamamlamıştır. Dışişleri Bakanlığında görev yapmış, Tica­ret okulunda da güzel yazı (hüsnühat) öğretmenliği yapmıştır.

Özgürlük anlayışına uymadığını düşündüğü için memurluktan ayrılan Fikret, 1894’te Galatasaray Lisesinde öğretmenlik yarışmasına girerek ilk mektep üçüncü sınıfına Türkçe öğ­retmeni oldu. 1897’de de edebiyat öğretmenliğine geçti. 1900 yılında, daimî öğretmenlerin maaşlarında azaltma yapılmasını bir haksızlık saydığı için Maarif Bakanlığı ile aralarında çıkan anlaşmazlık nedeniyle istifa etti.

Servet-i Fünûn dergisinin müdürlüğünü yaptı. Buradan sonra bir süre de özel ders vererek geçindi. Ardından Robert Kolej’de edebiyat öğretmeni oldu, 1908 de Galatasaray Lisesi müdürlüğüne getirildi. 19 Ağustos 1915’te ölünceye değin ko­lejdeki öğretmenliğini sürdürdü.

Tevfik Fikret, 1908’den önce kötümser ise de 1908 devriminin bi­rinci devresinde umutlu, ikinci devresinde başkaldırıcıdır. Tevfik Fikret’in dünya görüşü ve ruhsal durumundaki bu değişmeler, hiçbir mevki, para ve ün karşısında boyun eğmeyen bir kişilik özelliği olduğu gibi, içinde yaşadığı koşullarda gelişen kişilik ve düşüncesinin de anlatımıdır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ben inkılâp ruhunu ondan aldım… Tevfik Fikret’in Tarih-i Kadim’i yok mu, işte o, dünyada yapılması gereken bütün devrimlerin kaynağıdır...” demesi boşuna değildir. Fik­ret’in yaşam felsefesinin özünü oluşturan “Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür bir şa­irim” dizesi Atatürk tarafından “Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” biçimine sokularak Cumhuriyet dönemi eğitim anlayışının temel bir ilkesi haline getiril­miştir. 

Tevfik Fikret insancıldır. Toplumdaki sınıfsal gelişimi, Osmanlı İmparatorluğu içinde yeni doğan ve savaş yoluna giren işçi sınıfının toplum gelişmesindeki öncü rolünü göremiyor, toplumu amansızca yeriyor kusuru yönetici kadrolarda ve üstyapıda oluşan değişimlerin yetersizliğinde buluyor­du.

Yine de “Aşiyan”ına çekilip, içinde yaşadığı toplumun, dönemin kirli işlerine, zulmüne, adaletsizliğine karşı kimi zaman yumruklarını sıkarak en gür sesiyle haykırdı kimi zaman çok sevdiği memleketinin kurtuluş ışıklarını görüp se­vindi, kimi zaman da umudunu yitirerek toplumun sıkıntı ve üzüntülerini, yoksulluğunu cesaretle, içten ve yürekten dile getirdi.

Tevfik Fikret, Türkiye’de özgür ve eşit bir insanlık toplumunu ütopik bir sosyalizm ve insancıllık çer­çevesinde özleyip muştulayan, nesiller üzerinde derin etkiler bırakan ilk önemli şairdir. Onun düşünce sisteminde Fransız Devrimi’nin büyük etkileri olduğu gerçektir. Bu etki Fikret’e o devrin Fransız yazar ve şairlerinden geçmiştir. Tevfik Fikret tarihe yaptığı saldırılarda, eski düşünceleri ve toplum düzenini yerdiğinde sürekli eşit bir insan toplumu ister.

Tevfik Fikret yurtsever, ilerici ve insaniyetçidir. O milletseverlikle insaniyetçiliğini, vatan sevgisiyle savaş düşmanlığını birleştirmeyi başarmış ve zamanının ne denli önemli bir insanıysa, bugünün ve yarının da büyük insaniyetçisi olarak tarihe geçmiştir.

Geçirdiği düşünsel değişimler onu hiçbir zaman- ileri sürüldüğü gibi- bireyci kampta bırakmamıştır. Fikret, insanın kişilik haklarını kabul ettiği gibi, toplumda tüm insanları kapsayan eşitlik ve toplumsal adaletin egemen olmasını ister. Dünyada ve yaşadığı ülkede bağımsızlığı, özgürlüğü, insan haklarını bulamadığı; geniş yığınların yönetici sınıfın çıkarına, her gün biraz daha sefalete sürüklendiğini gördüğü için, yaşamı boyunca bu­nun üzüntüsünü çekmiş ve isyanını haykırmıştır.

                                                                                                    

Tevfik Fikret ve ideolojisi Atatürk ve cumhuriyeti kuran öteki aydınların da düşüncesinin temellerini oluşturduğu için Cumhu­riyet kuruldu kurulalı, saldırıya uğramış, şeytanlaştırılmak istenmiş olduğundan bu ilerici düşüncenin sahiplenilmesi, yarınki Türkiye’de daha güçlü anlatılması gerektiği açıktır. Çünkü Fikret de böyle, yani yaşadı­ğı dönemin değil, gelmesi kesin olan insancıl bir dönemin ideolojisine yol açan bir devrimcidir.

Fikret beklediği sabahı göremeden ölmüşse de bu sabahın şafağı sökmüş olduğu, bir gün mutlaka sökeceği ortadadır. Onun dönemindeki imparatorluklar, krallar, padişahlar yıkılmış, hatta onların yerlerine gelen kimi devletler, ideolojiler bile tarihe karışmış olduğundan Fikret’in düşüncelerinin, umutlarının canlı, yaşayan düşünceler, umutlar olduğu açıktır.