İlçemizin adının nereden geldiği konusunda bir kesinlik yok. Türkçe olabileceği gibi belki Ermenice ya da Anadolu’nun eski uygarlıklarından gelen bir ad olabilir.

Bazı sözlüklerde Keban-Gaban-Kaban-Geben gibi yazılışların karşısında “yamaç”, “eğimli arazi”, “geçit yeri”, “sarp ve büyük taşlık yer” gibi açıklamalar bulunuyor ve köken olarak Ermeniceden geldiği belirtiliyor.

Anadolu’da Keban ile aynı adı taşıyan yerler var. Bununla ilgili ilk kaynak: “KÖYLERİMİZ” adlı 1933 yılında yayımlanmış Dâhiliye Vekâleti, Mahalli İdareler Umum Müdürlüğünün basımında ön ayak olduğu bir yapıt:

VİLAYETİ KAZA

-KABAN………Erzurum…….Oltu

-KABAN BAŞI Gümüşhane Merkez

-GEBAN.........Elaziz (Bugün Tunceli) Mazkirt (Gümüşgün köyü - Mazgirt)

-KEBAN…… İçel……… Silifke

-GEBEN .... Maraş ... Andırın

Tunceli ili Çemişgezek ilçesinde de özel yer adları arasında, “Gaban Taş”,Gabanlar” ve “Gabanların Mağara” adlı yerler ve mağaralar bulunmaktadır.

Elâzığ ili Yukarı İçme beldesinde de "Geban Mahallesi" diye eski bir yerleşim yeri var.

Erzurum ili İspir ilçesi Bademli köyünde de bir bölgeden söz edilirken "Gaban ve Bağ Evler" ifadesi yer almaktadır

Yine Bitlis ili Ahlat ilçesinde de Madavans deresi, Yuvadamı köyü (Hersong) civarında "Geban deresi vadisi" bulunmakta.

Sivas ili Divriği ilçesi Ovacık köyünde bir yer adı “Geban Ağılı Yaylası” diye geçmekte.

Erzincan ili Kemah ilçesi Mermerli köyünde Fırat ırmağı yakınında bir yer adı da "Geban" diye anılmaktadır.

Erzincan iline bağlı Ocakbaşı köyünün eski adı "Kaban"dır.

Erzincan ili Kemaliye ilçesi Gözeaydın (Bezmişen) köyünde de "Gebanardı" diye bir yer bulunur.

Yine Erzurum’da da "Kabantarla" köyü bulunmaktadır.

Trabzon ili Çaykara ilçesi Eğridere (Ğorğora) köyünde "Kaban" mahallesi bulunmaktadır.

Trabzon, Rize, Artvin, Bayburt, Gümüşhane’de de "Kaban" ya da "Gaban", yokuş, yamaç, bayır, tümsek; sarp ve dik arazi anlamıyla, yine benzer anlamıyla Malatya, Çorum, Bursa, Van, Erzurum, Erzincan’da; "Kapan" olarak da Bilecik, Balıkesir, Çorum bölgesinde bilinir.

Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nde Doğu Anadolu’da bazı yerler anlatılırken “geçit yolu” anlamında "Kepan" sözünün kullanıldığını görürüz.

Yine Bolu ilinde de "Geben Dağyolu" diye bir yer bulunmaktadır.

Bu yerlerin "Keban" adıyla bir ilgisi ve benzerliğinin bulunup bulunmadığının yanıtını en doğru tarihçi bilim insanları ya da dilbilimciler verebilir. Biz, benzer coğrafya özellikleri gösteren ve benzer yerlere konulmuş bu adların, aynı kökenden geldiğini düşünmekteyiz.

İçinde "Keban" adı geçen deyişler, şiirler, öyküler; içinde Keban sözcüğünün geçtiği tarihsel nitelik taşıyan ve derleyebildiğim yerler ve taşıdıkları anlamlardan söz etmek istiyorum.

Büyük halk ozanı Karacaoğlan’ın “Yine Esti Muhabbetin Yelleri” şiirinde “Keban suyu” diye bir bölgeden söz edilmekte:

“Bugün geçtiğimiz Keban'ın suyu,

İncedir belleri, usuldur boyu.

Bugün konalgamız Meryemşil Beli,

Oğul balı verir dili yavrunun”

Yine aşağıda, Halk Edebiyatı (Şiir ve Dil Örnekleri) ve yayınlanma yılı 1933 olan kitapta yer alan Trabzon Köy Manileri-Deyişler bölümünde şu satırları görüyoruz;

“Karşıya Keban derler,

Keçiye yaban derler,

Ne kadar güzel olsan,

Adına çoban derler.

(Sayfa 360)

Yine “Destanlar Bölümü” nde IV. Bölümde:

“...

Bakkal oldum mekânım oldu Keban,

Benden yüz çevirdi cümle bezirgân...”

Adlı destanın sonunda şiirde geçen sözcükler şöyle anlatılmış:

“Şiirlerde Geçen Bazı Kelimeler

Kaban (Geban-Keban) : (Trabzon) Bayır, dik, sarp, ekin yapılmayan yerler.

Kaban (Gaban-Geban) : (Trabzon) Dik ve bayır yerler.  (Sayfa 490)

Yine Erzurum’un İspir ilçesi Çamlıkaya nahiyesinin Kivut köyünde geçen yöresel dille bir anlatı da şöyledir:

“Bi çoban varmiş. Karabın en zengün beginün gızını sevmüş. Onu istemüş. Gız da oni gizli gizli severmüş. Ama neytsün ne çoban, ne gız açıklayamazmış. Gimseye söylememişler. Bu beg gızını, çobana verürler mi?

Anasına demiş: Aman oğul, sahın gimseye dime. Beg seni gestürür" demiş ama çoban bu gızsız yapamermiş. Getmiş kızı begden istemiş. Beg onu az daha öldirtecegmiş. Çoban yalvar, yakar etmiş. Beg en sonunda onu "Eğer Ahbirikten, Karaba suyu gem tahtasıyınan getürürsen gızımı verürüm" demiş.

Çoban çoh sevünmüş. Getmiş olduğu gibün, gazmayi, küreği, balyozi başlamış gazmaya, daşları kırmaga. Habar her yerde duyulmiş. Amma bağşa bir beg garisi de istetürmüş o gızı oğluna, çoh gızmış, çobana kötülüh yapmeye garer vermüş. Çoban'a köyli de gizliden gizliye yardım edermiş.

Arhın bitmesine az galmış. O beg garisi çobanun çalıştıgü yere gelmiş. Çobana demüş ki 'Ey zavallı çoban sen niye boşa uğraşersin. O gızı bir beg oğli aldi. Everdiler oni. Sen burada boşa uğraşersin'

Çoban bunu duyer, o gader üzüler ki elindeki balyozi başlamiş "Geban"in daşlarına hızlı hızlı vurmaye. O "Geban" altındaki sarsıntıden, daşlar çobanın üstüne gelmeye başlamiş. Gafasına düşmiş, ölmiş. Habarı duyanlar üzilmişler. Beg de sevinmiş. O göti beg garisi de. Amma gız o gader üzilmiş ki neydeceğini şaşurmiş.

Gizlicen getmiş çobanın çaluştiğı gayaların üzerine çıhmış. Gendini atmiş aşşağı. İşte o günden sona su heb bazar günneri ahar olmiş. Meger, çobanınan, o gız bazar güni ölmişler..”

Fotoğraf bölümünde karayolları bilgilerini gösteren 1930'lardaki bir tabela var.

(2007 yılında yazılmış yazıya küçük eklemeler yapılmıştır.)