Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, hastalığının ardından 10 Kasım 1938 tarihinde ölümü, tüm yurt gibi Elazığ'ı da büyük bir üzüntüye uğratmıştır.

Kaldı ki, bir süredir Gazi’nin rahatsızlığını bilen Elazığlılar dönemin yerel gazeteleri ve Halk Evi'nin parti tebliğleri ile durumu kaygıyla izliyorlardı.

Halkın doğru bilgi alması, yanlış düşüncelere kapılmaması için kamu görevlileri ilkeli ve namuslu bir biçimde davranıyor, halk sürekli Halk Evi'ne çağrılarak en doğru ve resmi bilgiler gizlenmeden, sakınılmadan aktarılarak bilgi kirliliğine karşı önlem de almış oluyorlardı. 

Bu yeni cumhuriyetin planlı, programlı, ilkeli yapısı ve devlet ciddiyeti olağanüstü derecedeydi. 

Gerçekten de, Gazi Mustafa Kemal’in Atatürk’ün sağlığı ya da hastalığı ile ilgili bilgileri Halk Evi aracılığıyla yurttaşlarına aktarılması görevi en iyi biçimde yerine getirilmiştir.

10 Kasım 1938 Perşembe günü Atatürk'ün ölüm haberi, aynı gün duyuldu ve kentte büyük bir üzüntü ve çok içten gözyaşlarıyla karşılandı.

Haber, 10 ve 11 Kasım'da Elazığ iline bağlı tüm kurum ve kuruluşlara tebliğ edildi. 

Aynı gün yetkilerce, Elazığ Ortaokulu'nda bir toplantı yapılarak Atatürk'ün ölümü nedeniyle duyulan üzüntü ortaya konuldu. Türk Milleti’ne ve gençliğine emanet edilen Cumhuriyet'in korunarak onun bıraktığı mirasa bağlılık gösterip sahip çıkılacağı belirgin bir biçimde vurgulandı:

“O gün şehrimiz ortaokulunda bir toplantı yapılmış ve eşsiz kahraman, ulu şef Atatürk'ün ölüm münasebeti ile duyulan büyük teessür belirtilmiş Türk Gençliğine ve Türk Milletine emanet edilen Cumhuriyet'in muhafaza olunması ile atanın yarattığı esere bağlılık göstermek ve devamlarını temin eylemek sureti ile Atatürk'e karşı vazifelerimizi yapmış olacağımız tebarüz ettirilmiştir. Gençler, müessir sözler karşısında kendilerini tutamamışlar, hıçkırıklarla hazin hazin gözyaşı dökerek ağlamışlardır. Ata'nın niçin sevildiğini bundan daha iyi ispat edecek bir levha tasavvur olunamaz.”

Turan Gazetesi 11 Kasım 1938 tarihli sayısında, resmî kaynakların yapmış olduğu açıklamaları yayınlayarak, Elazığ halkına Atatürk’ün ölümünü duyurmuştur.

Atatürk’ün hastalığını izleyen doktor kurulunun tebliği başta olmak üzere, hükümet ve TBMM Reisi’nin tebliğlerine sütunlarında yer veren Turan Gazetesi, ayrıca büyük puntolarla Atatürk’ün özlü sözlerine yer vermiştir.

Yine aynı tarihli Turan Gazetesi’nin birinci sayfasında Elazığ’ın tanınmış aydınlarından ve Elazığ Halk Evi’nde önemli görevlerde bulunmuş olan Ömer Naimi Erdem’in “Atamız Öldü” başlıklı aşağıdaki makalesi yer alır.

Ankara’da yapılan cenaze törenine katılmak üzere Elazığ ili adına Elazığ Belediye başkanı Kemal Şedele başkanlığında bir kurul oluşturulmuş, 17 Kasım 1938 tarihinde Elazığ’dan trenle yola çıkan bu kurulda, Tevfik Yaramanoğlu, Ahmet Karakaya ve Elazığ’ın bazı ileri gelenleri yer almıştır.

Bilindiği üzere, 17 Kasım 1937 tarihinde Atatürk Elazığ'a gelmiş, bu ziyaretle "Elaziz" olan kentimizin adı "Elazığ" olarak değiştirilmesini istemiş ve altı gün sonra 23 Kasım 1937 tarihinde olağanüstü toplanan Belediye Meclisi de 17 Kasım gününün "Atatürk Günü ve Gecesi" olarak kabul edilerek her yıl kutlanması ve "Elaziz" kent adının "Elazığ"a çevrilmesi konularını görüşmüş ve tüm meclis üyelerinin oy birliğiyle kabul edilmişti.

Bu bağlamda 17 Kasım 1938 tarihi Atatürk'ün Elazığ'a gelişinin birinci yıldönümüydü ve bu nedenle 17 Kasımda büyük bir tören yapılması ve o günü neşe ve sevinçle geçirmek, bir yıl öncesinin eşsiz anılarını kutlamak için aylar öncesinde hazırlıklara başlanmışsa da Atatürk’ün ölüm haberi bu sevinci büyük üzüntüye çevirmiştir.

Buna karşın 17 Kasım gecesi Elazığ Halk Evi'nde anma toplantısı yapılmış ve toplantıya memurlar, gençler ve kalabalık bir yurttaş topluluğu katılmıştır.

Elazığ Valisi ve Halk Evi Başkanı Şefik Bicioğlu “Aziz Yurtdaşlarım” ile başlayan konuşmasında yapılan bu toplantının Atatürk'ün Elazığ'a gelişini kutlamak amacıyla planlandığını ancak Atatürk’ün ölümü nedeniyle buna olanak olmadığını, bu büyük acının tesellisinin ise İsmet İnönü'nün göreve gelmesi olduğunu vurguladıktan sonra;

“Maddi varlığını aramızdan kaybettiğimiz, insanlığın en büyük evladı ve Türk Ulusunun Aziz Atasının hatırasına hürmeten” sözleriyle Halk Evi'nde toplananları üç dakikalık bir saygı duruşuna çağırmıştır. 

19 Kasım 1938 tarihinde cumartesi günü Elazığ Ortaokulu'nun 900 öğrencisi ve öğretmenleri Cumhuriyet Meydanı'ndaki Atatürk Anıtı önünde bir tören düzenlemişler ve hazırlamış oldukları büyük bir çelengi heykelin önüne koyarak saygı duruşunda bulunmuşlardır.

Öğrenciler konuşmalar yapmış, şiirler okumuşlar, cumhuriyet nesli olduklarını vurgulayarak, Atatürk'ün en büyük yapıtı olan cumhuriyete ve onun ölmez devrimlerine karşı sonsuza değin en vefalı bir şekilde sadakatle bağlı kalacaklarına ant içmişlerdir.

Bu sırada töreni izleyen Elazığlılar da gençlerin bu andına yüksek sesle, istekle ve içten bir biçimde katılmışlardır.

Elazığ'da 21 Kasım 1938 tarihindeki yas törenine tam saat 14'te başlanmış, tüm okullar ve sayın yurttaşlar, törene saatler öncesinden gelmiş, Cumhuriyet meydanında bulunan Atatürk anıtı çevresinde Halk Evi görevlileri İbrahim Ertuğrul, Doktor Necmettin Ergin, Hafız Osman Öge, belediye üyelerinden Ali Özcan ve Vecihi tarafından gösterilen yerlerde yerlerini alarak törene katılmışlardır.  

O gün, Elazığ Halk Evi'nin büyük toplantı salonu ağzına kadar dolmuş, koridorlar ve yanlardaki salonlar kalabalıktan geçilmez duruma gelmişti.

Bu törene başta Dördüncü Umum Müfettişi olmak üzere müşavirler, memurlar, gençler ve halk topluluğu katılmıştır. 

Dışarıdaki yas töreni ise Cumhuriyet Alanı'nda Atatürk Anıtı önünde saat 14'te öğrenci, asker, memur ve tüm Elazığ halkının inanılmaz derecede kalabalık katılımı ile başlamıştır.

Törenden önce Atatürk Anıtı'nın önüne çelenk konulmuş, tören tümen bandosunun İstiklal Marşı çalmasıyla başlamış ve ardından yas havası izlenmiş, saygı duruşundan sonra konuşmalara geçilmiştir.

Elazığ Halk Evi adına Elazığ Ortaokulu Türkçe Öğretmeni Cemile Aytaç tarafından:

“Kara bahtımız! En nihayet bizi bir gün... Onun heykeli etrafında...Ölümüne ağlaşmak için mi toplayacaktı?... Ey onun gününde yası unutanlar! Onun gölgesinde bayram ve sevince kavuşanlar!... Bu acıyı tadacak mıydınız? İnanmıyorum!... Atatürk'ün ölümüne inanmıyorum! Taşa, toprağa, eşyaya kadar sinmiş; kalbimizde çarpan, nabzımızda vuran ve teneffüs ettiğimiz havada dolaşan Atatürk'ün yok olmasına inanmıyorum.... Hain ecel!... Bizden alabildiğin bir fâni cesettir ancak!... Fikir Atatürk, İman Atatürk, ruh Atatürk yaşıyor onu alamazsın!... Görüneni yensen de görünmeyeni yenemezsin!...” diye başlayan duygu yüklü bir konuşma yapılmıştır.

Ardından, Elazığ Belediyesi adına Belediye Meclis Üyesi Avukat Fahri Karakaya, gençlik adına Elazığ Ortaokulu son sınıfından Şerif isminde bir öğrenci, Elazığ Halkı adına Necmettin Örge konuşmuştur.

Saygı duruşundan sonra Atatürk Anıtı'nın çevresinde altı adet meşale yakılmış ardından geçit töreni düzenlenmiştir.

Elazığ Kız Enstitüsü, Elazığ Ortaokulu kız ve erkek öğrencileri bunların arkasından başta Dördüncü Umumi müfettişi, Elazığ valisi, memurlar ve yurttaşlar Atatürk Anıtı önünden saygı geçişinde bulunmuş ve tören sona ermiştir.

Harput’ta da aynı gün 21 Kasım günü saat 14.00'da Atatürk Anıtı önünde toplanılarak tören yapılmış, Atatürk'ün Türk Milletine ve Türk Gençliği’ne bıraktığı emanetleri sonsuza değin korunacağı yeminine, Harputlular da içtenlikle katılmış saat 16.00'da da Kurşunlu Camii minaresine çıkan dört erin borazanlarını çalmasıyla üç dakikalık saygı duruşunda bulunulmuştur.

10 Kasım-21 Kasım 1938 tarihleri arasında tüm yurtta olduğu gibi Elazığ halkı da Atatürk'ün ölümü dolayısıyla derin acı yaşamıştır. 

Elazığ halkı Atatürk'ün ölümü karşısında yürekten ve içten bir üzüntü duymuş ve uzun süre yas tutmuştur. 21 Kasım 1938'de yapılan törenindeki konuşmalara baktığımızda Atatürk'e olan bu içten büyük sevgi ve saygının derin izlerini görmekteyiz.

Bu durum Türk halkının ve Elazığlıların Atatürk’e olan derin sevgi ve saygısının sonucudur.

Yurtsever, bir kültür ve hoşgörü kenti olan Elazığ'ımızda, tüm kara propagandalara ve birtakım Türkiye Cumhuriyeti ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk karşıtlarına karşın bugün de Atatürk'e olan bu sevgi ve saygının günümüzde diri bir biçimde yaşadığını biliyoruz.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e ve tüm kahraman silah arkadaşlarına sonsuz rahmet olsun.

Avukat Cem BAYINDIR
10 Kasım 2020

Kaynaklar:

1- HAYKIR Yavuz, Atatürk'ün Ölümü Dolayısıyla Elazığ'da Yapılan Matem Töreni makalesi, Turkish Studies (Elektronik), sayfa 529 - 562.,
2- ATAY, Falih Rıfkı; Babanız Atatürk, Pozitif Yayınları, İstanbul, 2012.
3- DEMİREL, Yurdal; Tarık Tahiroğlu’nun Hatıralarıyla Elaziz’den Elazığ’a, Elazığ, 2009.
4- KUTAY, Cemal; Atatürk'ün Son Günleri, İklim Yayıncılık, İstanbul, 2005.
5- SUNGUROĞLU, İshak; Harput Yollarında, 2013, İşaret Yayınları, 
6- Turan gazetesi arşivi,
7- Elazığ Halk evi Altan dergisi arşivi. 

I M G 0650

Fotoğraflar: Yavuz Haykır'ın "Atatürk'ün Ölümü Dolayısıyla Elazığ'da Yapılan Matem Töreni" makalesinden alınmıştır.