Elazığ ili Baskil ilçesine bağlı Şeyh Hasan köyü çok eski bir köy yerleşimi olup, Anadolu’da kurulan ilk Türk köylerinden biri olarak da bilinmektedir. Günümüzde köyün bir kısmı Karakaya baraj suları altında kalmış olsa da, tarihi mezar taşları ve kültürel varlıklar günümüze kadar ulaşmıştır. Şeyh Hasan köyünün kurulması ile ilgili olarak hem tarihi belgeler hem de halk arasında ve yöre insanları arasında inanılan rivayetler ve efsaneler bulunmaktadır. Parantez içinde belirtmek gerekir ise yapılan çalışmalar gösteriyor ki bu efsaneler tarihi gerçekliğe de çok yakınlık göstermektedir. Bu başlıkta anlatacağımız rivayetler köyde yaşayanlar tarafından derlenmiş ayrıca birçok kaynakta ise bu şekilde yer aldığı görülmüştür
Rivayete göre; büyük Türk –İslam öncüsü Hoca Ahmet Yesevi kendi dergâhında yetiştirdiği öz yeğenleri Şeyh Ahmet ve Şeyh Hasan adında iki müridi bulunmaktaydı. Bu iki genç hem ilimde hem de tasavvufi anlamda büyük yol almışlardı. Yesevi artık onların da irşada başlamalarını istemiş, başka diyarlara göç etmelerini uygun görmüştü. Lakin çok sevdiği bu iki yeğeninin nereye gideceklerine karar veremedi, onları tasavvuf öğretisi yoluyla yollarını bulmalarını istedi. Ardından Hoca Ahmet Yesevi; elindeki asasını hû çekerek fırlattı. Asa gözden kaybolmuştu. Ahmet Yesevi yeğenlerine dönüp evlatlarım bu asayı fırlattım gidip onu arayın bulun, bulduğunuz yerde ise oraya dergâhınızı kurun ve oraya yerleşin der. Şeyh Ahmet ve Şeyh Hasan yola koyulurlar. Semerkant’tan Anadolu’ya kadar gelirler. Bu yolculuk aylar sürer hatta yılları bulur. Bu uzun yolculuğun ardından iki kardeş Fırat nehri kenarında günümüzde Şeyh Hasan köyünün bulunduğu yere kavuşurlar ve rivayet odur ki Yesevi’nin dut ağacından olan asasını görüler.. Şeyhlerinin verdiği talimatı yerine getirerek hemen bu asayı dikiverirler. Dut ağacı olarak yeşeren bu asanın yanına, Fırat kenarına yerleşirler .. günler, aylar geçere Yesevi dergahında yetişen bu iki genç bölgede tanınır hale gelirler.. Artık yerleştikleri yer bir köy olmaya doğru ilerlemiştir. Şeyh Ahmet’in kardeşi Şeyh Hasan bir gün bir karar alır ve abisine artık ben burada durmayayım başka yerde irşat edeyim der, Şeyh Ahmet bu teklife üzülse de kabul eder lakin çok sevdiği kardeşinin adını yerleştikleri yere, köye adını vererek köyün adı Şeyh Hasan olur .. Kardeşi Şeyh Hasan ise bugün Arapkir ilçesine bağlı onar köyüne yerleşir, dergâhını kurar… Şeyh Ahmet ise Fırat kenarında kalır ,.. köyün hemen yakınında zindanlarda tutsak kalan sultan Alâeddin Keykubat’ın kız kardeşi Gevher hatun ile evlenir yedi çocuğu olur.. soyu bereketlenir , soylanır yörede büyük bir Allah dostu ve alim olur…. Şeyh Ahmet Yesevi amcası Hoca Ahmet Yesevi den aldığı ilmi ve öğretileri Fırat boylarına yaşatır. Anadolu irfanı dediğimiz öğreti ile sevgi ile, saygı ile bölgenin Türk İslam sentezi haline dönüşmesine büyük katkı sunar ..
Şeyh Ahmet; hem Yesevi hem de uzun olduğundan Tavil mahlasını alır. Şeyh Ahmet’in soyundan nice hak dostu , alim, ozan gönümüze kadara ulaşır.. Onun soyundan gelenler Teslim Abdal, derviş Ali, Kul Mustafa, Seyit Mustafa bu önemli isimlerden bazılarındandır. Şeyh Ahmet Tavil Yesevi’nin kabri bugün Baskil ilçesine bağlı Şeyh Hasan köyünde bulunmaktadır. Hemen yanı başında ise eşi gevher ana türbesi yer alır. Yöre halkı ona olan sevgini, halen devam ettirmektedir. Teslim Abdal’ın yazdığı Mustafa Tosun dedenin de bizlere aktardığı şu nefes ile yazımızı bitiriyoruz.
Kendinin olanı görür gözedir
Fırat kenarında Hoca Ahmet Yesevi
Koç koyun kurbanlar boynun uzadır
Fırat kenarında Hoca Ahmet Yesevi
Işığında ulu divan kurulur
Kurulur da can başlanır durulur
Cümlenin kısmeti anda verilir
Fırat kenarında Hoca Ahmet Yesevi
Karşısında Hasan Dede kocağı
Gülhenk çeker evliyanın gerçeği
Cenneti alanın yeşil çiçeği
Fırat kenarında Hoca Ahmet Yesevi
Alimallah bezirgan şahlar şahısın
Şah ulu bezirgan şahlar şahısın
Müminin müslimin kıblegahısın
Fırat kenarında Hoca Ahmet Yesevi
Teslim Abdal şar şehrinin kumaşı
Deryadan denizden aştık der coşu
Doksan bin Horasan pirinin başı
Fırat kenarında Hoca Ahmet Yesevi
Teslim Abdal