Harput, evliya yatağı olarak bilinir; fakat bu toprakların ilim ve irfanıyla tarihe damga vurmuş pek çok bilgeyi yetiştirdiği gerçeği de aynı ölçüde önemlidir. Yaşadıkları dönemde insanların sorunlarını çözen, hayatlarını kolaylaştıran ilim insanları, öncesinde kimsenin bilmediği kadim bir geleneğin devamıdır. Ancak, bu değerli geçmişin izlerini taşıyan çok eski dönemlere ait yazılı belgeler ne yazık ki sınırlıdır. Osmanlı dönemi arşivlerinde Harput’a dair bazı kayıtlar bulunmakla birlikte, daha eski dönemleri aydınlatacak belgeler oldukça azdır. Bununla birlikte, son asırdan itibaren bu ilim insanlarının hem sayıları hem de eserleri daha iyi bilinmektedir. Harput alimleri, Türk kültür tarihinde önemli bir yer tutmaktadır. Cumhuriyet öncesi dönemlere ait devlet görevlileri, Harput medreselerinin müderrisleri, ünlü bestekârları bu değerli kişilikler arasında sayılabilir. Harput, yetiştirdiği ilim ve gönül ehli insanları ile çevredeki diğer yerleşim merkezlerinin başvuracakları yegâne mekân olmuştur.
Şairleri bol olan Harput için "şairler diyarı" desek abartmış olmayız. Cumhuriyet öncesi ve sonrasında yetişen şairlerin eserlerinin birçoğunu hemen herkes bilir. Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu, destan şiirleriyle tanınırken; Ahmet Tevfik Ozan, modern Türk şiirine unutulmaz dizeler kazandırmıştır. Cenani Dökmeci, Fikret Memişoğlu, Şeref Tan, Hicabi Karaçorlu ve Ziya Çarsancaklı da Harput’un edebi dünyasına zenginlik katan isimlerdir. Hayatta olan Harputlu şairlerimizi de bu listeye eklersek, onları anlatmaya sayfalar yetmeyecektir. Bu durum, Harput’un edebi geleneğinin hala canlı olduğunun bir işaretidir.
Harput’un edebi ve kültürel gelenekleri, köklü bir ağacın dalları gibi hala meyve vermeye devam etmektedir. Kültürü ile maruf olan şehirlerin özel olarak korunması gerekir. Sanata kültüre kabiliyeti ve yeteneği olanların destek bulması halinde neler yapabileceğini hesaplayabiliriz. Elâzığ (Harput) Türk Dünyası Kültür Başkenti olduğu takdirde bu kıymetlerin bütün Türk dünyası tarafından daha iyi tanınacaktır. Bunun sonucunda aradaki milliyet bağları daha da kuvvetlenecektir.
Siyasetçi, şair, mutasavvıf, heccav kişilikleri bile yetiştiren Harput kültürüdür. Bunlardan biri de Nüzhet Dede adı ile maruf olan Ahmet Nüzhet Saraçoğlu’dur. (1) çok yönlü bu sanatçının Maden Vilayet olduğu zaman da Milletvekilliği yapmıştır. Devrin ünlü gazetesinde Celal Nuri İleri Gazetesinde şiirlerini yayınlayarak onun için Şark’ın Romen Diyojen’i diyordu. (2) Harput kültürünün herkesçe bilinen musikisini yazılı kaynaklarda ele alan İshak Sunguroğlu’dur. (3) İshak Sunguroğlu bu eserinde bütün Harput’u kucaklayan bilgilerle okuyucuyu aydınlatmaktadır. Harput Halk seyirlik oyunlarının Türk halk kültürü içinde müstesna bir yeri vardır. Türkistan coğrafyasından taşınarak getirilen ve geliştirilerek günümüze kadar gelmesi sağlanmıştır. Şair, politikacı, müzik insanı, Avukat Fikret Memişoğlu’nun Harput Ahengi isimli uzmanlarca kült bir eser olarak kabul edilmektedir. Bu eserde Harput musikisine ait eserlerin bir icmali yapılmıştır. (4) Velisi, şairi, evliyası, musikisi ve dahası asırlarca birlikte yaşadıkları Müslüman olmayan halkla geçimi destanlara romanlara ve hikâyelere konu teşkil etmiştir. (5) Müslüman olmayan halkın arasından da Harput hayatı hakkında yazılanlar vardır. Bunlardan sadece biri de Hamesdeğ’dir. (6) Gayrı müslimi, velisi, şairi ve alimi ile maruf Harput’un delisi yok muydu? Hem de ne deliler. Konuştuklarından söylediklerini kendisini en akıllı bilen biri şaşıp kalırdı. Bilinenlerini kaleme alanlar alarak kaybolmalarına engel olmuşlardır. (7) Maziden seslenerek ardından eserler bırakanların bir kısmının icmali yapılmıştır. (8) Cumhuriyet tarihimizin yazarları arasında, Harput evladı olan Ahmet Kabaklı ve “Türkiye’nin Muhtarı” unvanlı Fethi Gemuhluoğlu da bu toprakların yetiştirdikleri arasındadır. Kabaklı’nın Harput ile ilgili yazdığı eserlerinin bütün Türk dünyası tarafından bilinmesinin sebepleri arasında, onun Türk edebiyatının adeta “kıblesi” haline gelen çalışmaları yer almaktadır; bu çalışmalar takdirle karşılanmanın çok ötesine geçmiştir. Harput ve yöresi ile ilgili yazılanlar ayrı çalışmanın konusudur. Zengin ve derin bir kültür mirası insanlarını ve çevresini aydınlatan eserleri ile ELÂZIĞ (HARPUT) Türk Dünyası Kültür Başkenti olmayı her yönden layıktır. Turan yurdunun mümtaz mekânlarından biri de hiç şüphesiz Türkistan kültürünün Anadolu’daki yuvası Elâzığ (Harput)’tur. Türk Dünyası Kültür Başkenti unvanının, Turan coğrafyasında büyük bir ilgi uyandıracağından hiç şüphe yoktur.
Millet olmanın bedeli tarihte ödenmiştir. Gerektiğinde yine ödenir. Güçlü olunduğu takdirde bu bedel daha az bir zayiat verilir. Kendi kültürü ile barışık olmayanlar yozlaşarak tarih sahnesinden silinirler. Tarih milletler mezarlığı ile doludur. Bizim kültürümüz köklü ve güçlüdür. İnsani değerleri barındıran bu kültürün bütün insanlığa yetecek kadar değerleri içinde barındırır. Biz kültürümüz yaşamaya, yaşatmaya ve bu vesile ile tanıttığımız takdirde gücümüzün farkına varacağız. Türk Dünyası Kültür Başkenti uygulamasının bu amaca yönelik olduğuna inanıyorum. Türk kültürü içinde Elâzığ ya da Harput’un müstesna bir yeri vardır. Elâzığ (Harput) Türk Dünyası Kültür Başkenti olduğu takdirde büyük bir hizmet olacağına hiç şüphe olmaz.
1.Kanter, Necati Bizim Şehrin Divaneleri Manas Yayıncılık 1.Baskı 2013 Elâzığ
2.Yedek, Şahin Dr. Birinci Dönem Mebusu Nüzhet Dede Manas Yayıncılık 2019 Elâzığ 3.Sunguroğlu, İshak Harput yollarından 4 cilt. Elâzığ Kültür ve Tanıtma Vakfı Yayını 1968 İstanbul
4.Memişoğlu, Fikret Harput Ahengi Matbaa Teknisyenleri Derneği Yayını 1966 Ankara 5.Çakmak, Yücel Ahçik Yediveren Yayınları 2018 İstanbul
6.Hamesdeğ, Hampartsum Güvercinim Harput’ta Kaldı Aras Yayıncılık 1998 İstanbul
7.Kanter, Necati A. G. E Manas Yayıcılık 1. Baskı 2013 Elâzığ
8.Kılıç, Orhan Prof. İz Bırakan 100 Elâzığlı ELFED Yayını 2023 İstanbul