“Elazığ’ın Ağın ilçesine özgü Ağın Leblebisi, artık Tarım Kredi Kooperatifi marketlerinde satışa sunulacak.” Haberini okuyunca gurbette bulunan her Elazığlı gibi sevindim.
Bir süre sonra koşa koşa oturduğum mahalledeki bir Tarım Kredi Koop marketine gittim.
Raflarda aradım Ağın Leblebisini… Nihayet bir paket içerisinde Ağın Leblebisini buldum.
Buldum ama büyük bir hayal kırıklığına uğradım. Pakette ne Ağın ismi ne de Ağın Leblebisi ismi vardı! Pakette “Kumda Kavrulmuş Leblebi” ismi yazıyordu.
Gerçekten üzüldüm…
Ağın Belediye Başkanı Şeref Çakar açıklamasında, “Tarım Kredi Kooperatifleri ile yapılan anlaşma kapsamında, bölgede üretilecek nohutların işlenmesiyle elde edilen Ağın Leblebisi, Tarım Kredi Marketlerinin raflarında yerini alacak. Böylece hem yerli üretici desteklenecek hem de Elazığ’ın coğrafi işaretli bu özel ürünü ülke çapında tanıtılmış olacak.” demişti.
Ağın Leblebisi kumda kavrulan bir leblebi olarak bilinmektedir ve tescillenmiştir. Elazığ’ın coğrafi işaretli ürünü olan Ağın Leblebisi bu paketteki leblebi mi?
Eğer Ağın Leblebisi ise paketlerin üzerinde neden “Ağın Leblebisi” yazılmadı?
Elâzığ’ımızın dünyaca ünlü Salçalı Köfte Festivaline (!) bir yenisi daha eklendi Makarna Festivali…
Elazığ’ın meşhur makarnaları bu festivalle sevenleriyle buluşuyor.
15-22 Nisan tarihleri arasında kutlanan Turizm Haftası etkinlikleri kapsamında düzenlenen “Geleneksel Taze Makarna Festivali” programı, 17 Nisan Perşembe günü Şehit Mehmet Öter Turizm Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde gerçekleştirildi. Elazığ İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile Şehit Mehmet Öter Turizm Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi iş birliğinde organize edilen festival, okulun geleneksel etkinlikleri arasında yer alıyormuş. Etkinlikte, yiyecek içecek hizmetleri alanı öğrencileri tarafından özenle hazırlanan taze makarnalar, davetlilere ikram edilmiş.
Elazığlı hanımların erişte kestiklerini bilmekteyim. Hatta yıllar önce Elazığ’da “Şehriye Gecesi” yapıldığını duymuştum… Ama ilk kez Makarna Festivali’ne şahit oluyorum.
Galiba İtalyanların tahtına göz diktik. Hadi hayırlısı…
******* ******* *******
Elazığ’ın üzümü meşhurdur.
Bunu duymayan veya bilmeyen yoktur sanırım…
Üzümden yapılan Orciğin ve pestilin festivali yapılmaz…
Üzümden yapılan pekmezin festivali yapılmaz.
Üzümden yapılan günah diye Şarap festivali yapılmaz…
Kuru üzüm hebbesi festivali da yapılmaz…
Yaş üzüm festivali hiç yapılmaz…
Salçalı köfte ve makarna festivalleri ithal ederiz.
Yazın da dondurma festivali yapalım, ne de olsa vişneli dondurmamız var.
******* ******* *******
Fırat Gazetesi’nden Melike Gültekin’in haberine göre Elazığ’da uzun süredir Devlet Tiyatrosu oyunları sahnelenmiyormuş. Bu duruma tepki gösteren Elazığlı tiyatro tutkunları, “Kömürhan Köprüsü’nü geçemeyen oyunlar” esprisiyle bu duruma dikkat çekmek istiyorlarmış.
Tuttum bu espriyi; “Kömürhan Köprüsü’nü geçemeyen oyunlar” …
Bir tek oyunlar mı köprüyü geçemeyen?
Kömürhan Köprüsü oldukça sağlamdır. Eğer korkisen çağır Gakgo’yu seni geçirsin…
Onlar köprüden geçe dursun, bizler kendi tiyatrocularımıza sahip çıkalım. Onlar sayesinde sahne perdeleri açılıyor. Alkışlar onlar için…
******* ******* *******
Gazeteciliğe ilk başladığım yıllarda Hocam sayılacak isimlerden bir de Haluk Okur’du…
Haftalık yayınlanan Yenigün Gazetesi’nde Haluk Okur, Merhum Sadettin Öner Gedik ve Erhan Dabak’ın yanında yetiştim. Onlardan gazeteciliği öğrendim. Haluk Abinin ölümü beni derinden yaraladı. Tam bir Elazığ Beyefendisiydi. Hem Elazığ Spor camiasının hem de basın camiasının saygın isimlerinden biriydi.
Foto Maç, Foto Spor ve Foto Gol gibi spor gazetelerde muhabirlikten yükselerek köşe yazarlığı yaptı. İlk kez Elazığ’dan ulusal gazetelerde spor köşe yazısı yazan gazeteci unvanını aldı. Elazığ Amatörde futbol oynayan, Elazığspor yöneticiliği de yapan Okur, 6 yıl bölge futbol hakemliği de yaptı.
Elazığ spor camiası ve Basın camiasının başı sağolsun. Mekanı cennet olsun.