Elazığ, vatanperverlikle ve kahramanlıklarıyla özdeşleşmiş bir şehirdir. Tarihi boyunca birçok zorlu durumu göğüsleyerek vatanına olan bağlılığını her daim ortaya koymuştur. Hem milli mücadele dönemindeki direnişle,  hem de daha sonraki yıllarda vatan savunmasında gösterdiği kararlılıkla Elazığ, vatanperverliğin sembol şehirlerinden biri haline gelmiştir. Aziz Elazığlılar, vatanlarına duydukları sevgi ve bağlılıkla daim olarak bilinir. Özellikle Kurtuluş Savaşı'nda, Elazığ'dan binlerce kişi kahramanca cepheye koşmuş ve ülkesini savunmuştur. Bu vatanseverlik geleneği, Elazığ'ın sosyal dokusunun da günümüzde şekillenmesine sebebiyet vermiştir Şehir, vatanına olan sorumluluğunun bilincinde, birlik ve beraberlik içinde milli değerlere sahip çıkmaya devam etmektedir.  İşte bu kahramanlık halkasına dahil olan kişilerden biri de İstiklal Madalyası Baskilli Halil Yanlıç’tır. Halil amca 1898 yılında Elâzığ’ın Baskil ilçesine bağlı Hacı Mustafa köyünde doğmuştur. Kendisi Bekiroğlu ailesinden Hüseyin Yanlıç’ın oğludur. Halil amca çok genç yaşlarda, kurtuluş savaşı döneminde askerlik görevini yerine getirmek için Harput’taki birliğine teslim olmuş, sonraki süreçte ise Sakarya Meydan Muhaberesine katılmış, bu cephede uzun bir dönem canla başla savaşmıştır.  Halil amca bu cephede aldığı kurşun yaralarının dışında cephanelikte sağ kolunun üstüne mermi sandığı düşmüş, kolunu burada kaybetmiş ve Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından 10 ağustos 1935 tarihinde gazilik belgesiyle birlikte İstiklal Madalyası almaya hak kazanmıştır. Gazi Halil amca savaştan sonra memleketi Elâzığ Baskil’e dönerek, Hacı Mustafa köyünde çiftçilikle geçimini sağlamıştır. Ayrıyeten baktığımız belgelere göre ise kendisine bir gazilik ve vazife malulü maaşı bağlanmıştır. Kendi köyünde bir akrabasıyla evlenen Halil amcanın hiç çocuğu olmamış, köyde ekip biçtiğiyle geçinip gitmiştir. 1978 yılında kendi köyünde vefat eden istiklal madalyası sahibi gazi Halil amca madalyası ve diğer emanetlerini torunlarından emekli albay Ahmet Turan Yalçıner’e bırakmıştır. Halen kendisinde muhafaza edilmektedir.

     İstiklal madalyaları 1 Kasım 1926 tarihine kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce takdim edilmiş, bu tarihten sonra ise Millî Savunma Bakanlığı tarafınca verilmiştir. Geçen süre zarfında bugüne kadar toplamda 10.000 kişiye İstiklal Madalyası verildiği bilinmektedir. Böylesine önemli bir kahramanlık göstergesi nişanesinin Elâzığ’da bir hemşerimizde bulunması çok önemli bir durumdur.  Tabi bu köşe yazımızın aracılığıyla yetkililere çağrıda bulunarak, Halil Yanlıç amcanızın mezarı en azından onarılsa, mezar taşı eklense çok sevineceğimizi belirtmek isteriz Halil Yanlıç gibi kahramanları gelecek kuşaklara aktarmak, anlatmak daimî vazifemizdir.

Halil Yanlıç’da Bulunan Teşrînisânî 1338 Tarihli Eski Türkçe İstiklâl Madalyası

Mesrur İzzet Bey’in tasarladığı, Kurtuluş Savaşı'ndan sonra İstiklâl Madalyası Kanunu adlı özel bir yasaya göre verilen, ilk tip Osmanlıca yazılı 1338 tarihli kahramanlık madalyası. Sadece cephede bulunanlara verilen orijinal “kırmızı” renk kurdeleli madalyalardır.

Atatürk Ansiklopedisi’nde Bu Madalya ile İlgili Olarak Şu İfadelere Yer Verilmiştir;  

‘’Türk Kurtuluş savaşından sonra, millet önderlerine bir minnet ve şükran sembolü olarak verilmesi özel kanunla düzenlenen tek madalya İstiklal madalyasıdır. Kimlere verileceğini ve şekli ile nasıl takılacağını içeren İstiklal Madalyası Kanunu 4 Nisan 1921 tarihinde 66 numara ile çıkarılmıştır. Bu Kanuna göre İstiklal Madalyası; 30×40 mm çapında ve 15.55 gr ağırlığında olmak üzere Pirinçten yapılacaktır. Parlak sarı renktedir. Bu madalyayı almaya hak kazananların; Millî Mücadelede aldıkları rol ve yaptıkları hizmetin çeşidine göre değişen renklerde kurdele takılarak verilir. Madeni kısmı aynı olmakla birlikte İstiklal Madalyası kurdele renklerine göre dört çeşittir. Kırmızı kurdeleli olanlar: Orduda görevli sivil ve asker kimliği ile Millî Mücadele cephelerinde doğrudan savaşanlara verilir. Bu Mücadeleye büyük çapta yardım edenlere de aynı renkte kurdeleli İstiklal Madalyası verilmiştir. Cephede şehit olanların hak ettikleri bu madalyalar ailelerine verilmiş Yeşil kurdeleli olanlar: Millî Mücadele döneminde Türkiye Büyük Millet Meclisinde üye olarak bulunanlara verilmiştir. Beyaz kurdeleli olanlar: Millî Mücadele döneminde Cephe gerisinde bulundukları halde, yaptıkları büyük görevlerle bu mücadelenin başarıyla sonuçlanmasına anlamlı destek olanlara verilmiştir. Kırmızı- Yeşil kurdeleli olanlar: Dönemin milletvekillerinden olup cephede çarpışanlara ve şehit olanların da ailelerine verilmiştir. Daha sonra çıkarılan 869 sayılı kanunla beyaz kurdeleliler de kırmızıya çevrilmiştir. Madalyanın bir beratı ve bir de veriliş sebebini açıklayan bir belgesi bulunur.

Halil Yanlıç’a ait 1935 yılında El-Aziz askeri hastanesinden almış olduğu belgede şu ifadeler yer almaktadır; ‘’Baskil askerlik şubenin tarihsiz ve 382 sayılı evrak ile muayene edilmiştir. İfadesine nazaran İstikbal Savaşı'nda Sakarya cephesinde sağ koluna cephane sandığı düşmüş muayenesinde sağ mafsalı mihrakta ageli ihtimal kırıkla çıkık neticesi mezkûr mafsalın kabil hareketi zaviyesi kaim vaziyetine kadar kabil olabilmektedir. Diğer mafsalların hareketi serbesttir.’’

Sıhhiye operatör yüzbaşı

Veysi Demirel

El -Aziz Askeri Hastanesi

1935-Karar no: 903