Yaşamış olduğumuz 2020 Elazığ Depreminin ardından, 2023 Asrın Felaketi diye adlandırılan depremlerden sonra yıkılan şehirlerimizin tekrar ayağa kaldırılması belki on yıllar alacak; ancak kaybolan dostluklar, yıkılan hayaller, enkaza dönmüş hayatların artık eskisi gibi olamayacağını hepimiz iyi biliyoruz.
Deprem sonrası başlatılan kalıcı konut seferberliği, yaraya merhem olsa da, şehir merkezlerindeki yıkılan binaların yerlerinin ne olacağı ise belirsizliğini koruyor. İnsanların küçük çaplı da olsa zorunlu bir göçe yönlendirilmesi zaten zor olan şartları daha da zorlaştırmıştır.
İlimizde bu konuda ciddi bir sıkıntı yaşanmaktadır. Özellikle Mustafa Paşa, İcadiye, Nailbey, İzzetpaşa gibi mahallelerimiz artık eski görünümünden çok uzak, insana bir film sahnesinde yaşıyormuş hissi veren manzaralar çıkarıyor. Buralarda boşalan arsaların sahiplerinden arsa paylarını toplamaya başlayan insanların olduğu bilgisi de kulaklarımıza çarpmakta… Yaşanılan felaketlerin bir oldubittiye getirilerek, bir kısım vatandaşımızın mağduriyeti ve yine gözü açık uyanıkların kar rüyalarının gerçeğe dönüşmesi senaryolarına devletimiz müdahale edebilir. Vatandaşlarımızın mağdur olmaması; en azından depremde hasar görüp yıkılan mülklerinin değerlenmesi noktası çok hassas bir konudur.
İnsanımızın deprem sonrasında yıkılan psikolojik durumundan ise pek fazla bahsedilmemekte…
Son aylarda ilimizde artış gösteren şiddet olaylarının bu durum ile bağlantısı olduğunu düşünüyorum. Hemen hemen her gün duyduğumuz kavga haberleri, artan şiddet olayları artık gözümüzden kaçan bir gerçeği bizlere acı bir şekilde hatırlatmaktadır. Bu sorunun çözümü veya destek noktasında konuya hâkim insanların yapacakları bilimsel açıklamaların, çok daha faydalı ve yaraya merhem olacağına inancım tamdır.
Yıkılan ve hasar alan kamu binalarının da acilen güçlendirme ve yeniden tesisi elzem bir ihtiyaçtır. Vatandaşın yoğunlukla faydalandığı, gerektiğinde farklı amaçlar içinde kullanabilme özelliği olan sağlam, güvenli binalar inşa etmek zorundayız.
Yaşanan felaketleri bir noktadan sonra Devlet ve Millet olarak fırsata çevirmeliyiz. Artık çok katlı yapı stoğundan vazgeçip; vatandaşın güvenle ve modern bir şekilde yaşayacağı az katlı (2 veya en fazla 3) yapılara yönlenmemiz lazım. Bunun için sağlam ve kayalık zeminleri tercih ederek, tarım imkânı olan ova ve arazileri imara açmamalıyız. Yaşanılan felaketlerden ders almadığımız sürece; bu felaketlerin bir şekilde tekrarlanacağını unutmamamız gerekir. Geçen hafta ilimizdeki bir konferansa katılan hemşerimiz Naci GÖRÜR’de aynı yukarıda bahsettiğim konulara değinmişti. Elazığ’ın bir deprem bölgesi olduğunu; geçmişte ve günümüzde olan depremlerin gelecekte de olacağını, buna karşı tedbir almadığımız zaman ise sonuçları ile yüz yüze getiren Naci Hocamız; bizlere adeta unutmamız gereken bir ders vermiştir.
Bu çerçevede yeni seçilecek Belediye Başkanına çok iş düşüyor. Gerek mevcut Belediye Başkanı devam etsin; gerekse yeni bir Başkan seçilsin; bu konuda son derece dikkatli ve hassas davranmalıdır.
Çevremde bulunan çok sayıda dost ve arkadaşlarımın bir konudaki ortak ricalarını da yeni dönemde görev alacak Belediye Başkanına buradan açık bir şekilde iletmek istiyorum. Sayın Belediye Başkanından özellikle personeli ve sabit gelirli alileler için toplu konut projesi yapılmasını rica ediyorlar. Yapılacak konutlarda maliyetine yakın bir şekilde satılmasını ve maaşlarından yapılacak kesintilerle sağlam konutlara kavuşmayı bekleyenlerin olduğunu hatırlatmamızı istediler…
Yeni Başkan’a bizden söylemesi…