Bu yazı seçimler yapılmadan evvel yazıldı. Yazı yazılmaya başlandığı sırada adaylar arasında kıyasıya bir yarış yapılıyordu. Her aday kendi toplantılarına rağbetin daha fazla olduğunu iddia ediyordu. Doğrusu da budur. Hiçbir aday benim toplantıma rağbet daha azdı demez. Rakibimin toplantısı benden fazlaydı demesi yarışı bıraktığı manası taşırdı. Biz her ikisini de dinledik. Sandığa gideceğimiz zaman ne olacak daha bilmiyoruz. Ancak, umumi kanaat ve görüntü hiçbir şeyin seçimden evvelki döneme benzemeyeceğiydi. İnsanlar bir şeylerin değişmesini istiyorlar kanaati oldukça yaygın. Cumhuriyet tarihimiz yüz yaşındadır. Cumhuriyet yüzyılının çeyrek kısmını mevcut anlayış idare etti. İyi mi kötü idare ettiği daha uzun yıllar tartışılacaktır. Seçim sonuçları hayırlı olsun. 2023 itibari ile bilimde, sanatta, ekonomide, ticarette, eğitimde, sağlıkta ve her sahada millî hamlelerin hızla uygulamaya konulacağı bir ‘Türk Asrı’ olması en büyük arzumuzdur. Bu hamlelerle ‘Türk Asrı’ insanlığı da huzur getireceğine de eminiz.

     Yazıyı uzun bir giriş yaptığımın farkındayım. Aslında bir fıkra ile yazıya başlamayı düşünmüştüm. Ancak yazının akışı buraya geldi. Fıkradan vazgeçmedim. Hemen anlatacağım. Hazır cevaplılığı, nüktedanlığı ve de muktesitliği cimriliğe vardıracak kadar olmakla meşhur Erzincanlı İzzet Paşa aynı zamanda gittiği yerde cami yaptırmakla maruf biriydi. 1866 Elâzığ İzzet Paşa camisi de onun eseridir. İzzet Paşa Edirne’ye vali olarak tayin edilmişti. O devirlerde vali olmak öyle kolay bir iş değildir. Hemen her yerden heyetler çeşitli isteklerde bulunmak için ziyaret etmeye başlarlar. Edirne valiliğinin ilk gününde gelen heyetlerin biri gelirken biri gidiyordu. Vali Paşa her bir heyete uygun cevaplar vererek gönderiyordu. Bir süre sonra yeni bir heyet daha gelerek belediye başkan ve azalarından şikâyete başlarlar. Rüşvet ile iş gördüklerinden başlayarak kayırmacılığa kadar varan şikâyetlerini sıralamışlar. Vali büyük bir sabırla onları dinler. Sözleri bitince de kendilerine bir fıkra anlatır. İzzet Paşa ‘Nasrettin Hoca bir gün merkebini önünü katarak gidiyormuş. Merkep yolda rast geldiği diğer hayvanların bıraktığı gübreleri koklamaya başlamış. Bunu yaparken de yol uzayıp gidiyormuş. Hoca, üşenmeyerek merkebin kokladığı gübreleri toplayıp heybeye doldurmuş. Akşam heybeye doldurduğu gübreyi merkebin yemliğine boşaltmış. Merkep yemliğine boşaltılanı yemediği gibi yolda kokladığı gibi burnunu bile uzatmamış. Hoca, merkebine dönerek niçin yemiyorsun sen kokladın bende heybeye koyup önüne koydum. İmdi efendiler şikâyetçi olduklarınızı siz seçtiniz. Ben de tayin ettim. Hadi şimdi işinize gidin bakalım’ diyerek kapıyı şikâyetçilere göstermiş.

     En başta eğitim, sağlık, savunma, mülteciler, artan pahalılık, yolsuzluklar, kayırmacılık, işsizlik, terör, artan enerji ihtiyaçları ve daha bir sürü meselemiz var. Kim seçilirse seçilsin bir dahaki seçimlere kadar önümüzdeki meseleleri çözmesinde yardımcı olmak her Türk vatandaşının vazifesidir.

     Sözüm elbette meclisten dışarı. Seçtiklerimizi seçtik. Önümüze konulanların bizi ne kadar ve nasıl temsil edeceklerini bilemiyoruz. Seçim öncesinde verdikleri sözleri tutacaklar mı? Bilemiyoruz. Ancak, şikâyet edeceğimiz bir merci de yok. Seçtiklerimizi bir daha seçmeyiz. O kadar. Elimizden o geliyor. Arzumuz elbette memleketimizi girişte bahsettiğimiz hedefler için çalışmalarıdır. Her bir işi seçtiklerimize yüklemenin de yanlış olduğunu söylemeliyiz. Son sözümüz seçimlerin vatanımıza ve Türk milletine hayırlı olmasını dilemektir.

12.05.2023