Atatürk’ün, Birleşmiş Milletler tarafından da kabul gören, “Yurtta Sulh cihanda sulh” sözlerini bizlerde günümüzde de formüle ederek, ‘istikrar kavramıyla’ bütünleştiriyoruz.

ABD’de, “son bir yıl içerisinde aşırı doz uyuşturucudan on binlerce insanın ölümü…”

ABD’nin, “Aralık 2020’den itibaren Türkiye’ye uyguladığı yaptırımlar…”

Avrupa’da, ‘kadına şiddet olaylarında artış…’

İngiltere ekonomisi, ‘2020’de yüzde 9,9 küçüldü; 1709’dan bu yana en büyük daralma…’

Suriye’de iç savaşın getirdiği en büyük tahribat, “yıkılan şehirler, tarih, kültür, milyonların göçü…”

Doğa’nın tahribatıyla birlikte artık günümüzde, ‘ülkeler sanayi mezarlığına döndü…’

Hiç şüphesiz, “Ailede, okulda, çevrede, sokakta, pazarda, iş yerinde…” sizlere tebessüm eden bir dünya istersiniz! Maalesef, böyle bir dünyanın artık çok uzağındayız. Ülkemde de, “Yunusları, Hacı Bektaşi Velileri, Nasrettin Hocaları, Ahi Evranları, Mevlanaları…” yetiştiren bir iklimi o kadar çok arzu etmişimdir ki…           Elbette, İster bireysel, isterse toplumsal başarılar sizleri sevindirir. Bu milletin köklerinde var olan, “Selâh ve Felâh kavramlarında…” evrensel bir çağrı, o çağrının özünde ‘kurtuluş’ vardır

Şimdi söylemek isterim, “Yurtta Sulh…” kavramı sizleri ne kadar etkiliyor.

Sıklıkla/ veya defalarca hiçbir zaman üşenmeden, Sosyal, Kültürel, Siyasal, İktisadi hayatınızda, ‘huzur, güven, barış, istikrar…’ dersiniz!

İşte, üzerinde en fazla titrememiz gereken, temel kavramların ilkleri arasında yer alan, “İstikrar Kavramı”

İstikrar sözlükte, “düzenlilik içinde sürüp gitme, kararlılık…”

İstikrarı yakından ilgilendiren bir söz vardır; “En kötü karar, kararsızlıktan iyidir!”

Fatih’in, “Ya Ben İstanbul’u alırım Ya da İstanbul Ben’i” sözlerinde,  İstanbul’u kuşatan iradenin, ‘kararlılığını’ bizlere tarif ediyor. Sağa ve sola yalpa yapmadan, kendi özünden beslenen kararlı duruş!

O kararlılığın içerisinde, ‘özgüveni’ mutlaka okumalıyız.

Sabrı ve Tahammülü…” ve de,  “risk alma ölçülerini…” okuyabilir siniz!

İstikrar veya devamlılık konularında inancımız ne diyor; “Amellerin Allah’a en sevimli olanı, az da olsa devamlı olanıdır.” (Hadis) İstikrar, “devamlılık, süreklilik” olarak tanımlanır. “Mü’minin niyeti, amelinden hayırlıdır.” (Hadis) Niyet etmek, bir konuda; “irade belirlemek/ veya irade ortaya koymaktır!” Bir diğer hadiste, “İki günü eşit olan aldanmıştır!”

Burada ne vardır? Devamlılık içerisinde, “kendini yenileme” Her günü kendimize, kutlu bir seferberlik olarak düşüneceğiz! Devamlılık içerisinde, “değişimi moralize etme…”

Konfüçyüs ne diyorlar, “Davranışlarında ölçülü olanlar, pek az hata yaparlar.” Ölçüyü kaçırmak, bir bakıma haddi aşmaktır.  Montaigne ne diyorlar, “Doğru ve temiz işler hep ölçülü ve ağırbaşlıdır. Ölçü olmayan yerde kavga, gürültü ve haksızlık vardır.”

Kur’an’da ne buyruluyor; “Doğru terazi ile tartın” (Şuara, 182)

İnsanların mallarını ve haklarını eksiltmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın.” (Şuara, 183) Ölçü, “hak, hukuk, adalet, terazi, doğruluk” anlamlarına geliyor.

Hadis, “Söz ve davranışlarında ileri gidip haddi aşanlar helak oldular.” Prof. Dr. Sadık Kemal Tural’ın, “İstikrar Kavramı” üzerinde şöyle diyorlar; “İstikrar, bir varlığa ait yapının ve işlevin, kararında olması, sabit bulunması, bozulmaması, düzenini ve dengesini koruması, var oluş sebebine uygun kalması anlamını taşıyor. İstikrarsızlık, bedende hastalık, toplumda ise, bozuk düzen, anarşi ve kargaşa demektir. İnsan, bedenî ve ruhî ihtiyaçlarını bilinçli bir çaba içinde giderirken, düşünce ve davranışlarında istikrarlı olmak zorundadır. İşlevinin gereği olan görev ve sorumluluğu başarıyla yerine getirmeye ehliyet, Bu durumun reddedilmezliğine liyakat diyoruz. İnsan, zekâsını kullanabilmeli, görev, sorumluluk ve ehliyetine uygun davranmalı,  psiko-sosyolojik bir bütünlük olmanın gereklerini istikrar göstererek yaşamalıdır. İstikrar kavramı, siyaset, adalet, yönetim, maliye, ticaret, sağlık, güvenlik, eğitim alanları için O alanların uzmanlarınca, ayrı ayrı tanımlanması gerekir.”

Bir Brezilya Atasözünde, ‘istikrarın-sürekliliğin…’ önemine vurgu yapılır; “Taşı delen suyun kuvveti değil, damlaların sürekliliğidir.” Süreklilikte, ‘aynileşme’ söz konusudur.

Bizim bir Atasözümüzde, “damlaya damlaya göl olur!” Bir katreyken, ‘derya olmak’ İstikrarın neticesi/ veya onun ‘verimliliğidir’

Hz. Âdem’den Allah’ın Resulüne kadar gelip geçen; 124 bin peygamberin, “Tevhit Mücadelesi…”

Kâinatın var oluşundan günümüze kadar devam eden, “İstikrar Kavramının” insan hayatı ile ‘aynileşmesidir!’ O halde ne diyebiliriz, İnsanlık tarihi, eşittir; “İstikrar…”

Örnekler verebilecek olursanız; Karıncadaki istikrar, “kararlılık!” Fatihteki istikrar, “iradedir!”

Hz. Eyüp’teki istikrar, “sabırdır!” Allah Resulü (sav), “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim!” İstikrar, ‘ulvi bir duruşu’ ufuk ve gayeyi ifade eder.

Her gün yeni bir başlangıçtır” sözünde; İstikrarı, birlikte okuyabiliriz! İstikrar kavramında, “inşa ve ihya” eden bir anlayışı da okuyabiliriz!

Fethi Gemuhluoğlu ’nun güzel bir sözü vardır;  “insan öncelikle kendisine dost olacak…” O dostluğu anlatırken/ veya ifade etmeye çalışırken; “iç dünyasında anlamlı ve istikrarlı bir yapı kuramayan insan”

Dış dünyasında, “istikrarlı bir irade” ortaya koyamaz!

İstikrarı engelleyen, “terbiye olmamış nefis…”  Ve onun akabinde, “cehalet” Ve onun devamında, “haset…” Bütün bunlar, “disiplinsiz bir hayatı” karşımıza çıkarır.

Woltaire ne diyorlar, “Hırs bir sandalın yelkenini şişiren rüzgâra benzer; “Fazlası gemiyi batırır, azı da gemiyi olduğu yerde tutar.” Siyasette istikrarın tarifinde, “halkla bütünleşme” nasıl ifade edilir; “Halkı bir tek insan, bir tek insanı bütün halk gibi gör.”

İnsan için istikrar ne kadar önem taşıyorsa, aile için de, toplum için de, devlet için de; İstikrar o kadar önemlidir.  Günümüzde, 85 milyon insanımızın ‘bir akıl, bir yürek olması yolunda…’ samimi, dürüst, içten, vicdanın sesini ön plana çıkaran vefalı bir duruş… Tepeden tırnağa, ‘nefsi arzulardan/ veya isteklerden tamamen uzak…’ bir bütün olarak fedakârlık! Selam ve muhabbetle…