Küresel ısınma ve iklim değişikliği doğal bir süreç değildir, insanların çevreye yeterli değeri vermemesi ve duyarsızlıklarının sonucu, tabiatın dengesini bozdukları faaliyetlerinin bir sonucudur.
    Atmosfere saldığımız karbondioksit, metan, florlu gazlar ve azot oksit gazlarının güneşten gelen ışığı engellemesiyle dünyanın ısınmasına sebep olmakta ve bu da buzların erimesi ve deniz seviyesinin yükselmesini oluşturmaktadır.
Bu dönemde hükümetler iki önemli anlaşmaya imza attılar:

  • 2005 Kyoto Protokolü
  • 2015 Paris İklim Anlaşması

Geçen Şubat ayında TBMM’ye “İklim Kanunu” teklifi sunuldu.
Teklifle, iklim değişikliğiyle mücadele faaliyetleri belirleniyor. Buna göre, sera gazı emisyonları, Ulusal Katkı Beyanı, net sıfır emisyon hedefi ve İklim Değişikliği Başkanlığı tarafından yayımlanan veya güncellenen strateji ve eylem planları doğrultusunda azaltılacak.
     Kurum ve kuruluşlar, net sıfır emisyon hedefi ve döngüsel ekonomi yaklaşımı ile uyumlu olacak şekilde Ulusal Katkı Beyanı’nda yer alan sektörlerde uygulanmak üzere; enerji, su ve hammadde verimliliği, kirliliğin kaynağında önlenmesi, yenilenebilir enerji kullanımının artırılması, ürünlerin, işletmelerin, kurum ve kuruluşların karbon ayak izinin azaltılması, alternatif temiz veya düşük karbonlu yakıtların ve hammaddelerin kullanımı, elektrifikasyonun yaygınlaştırılması, temiz teknolojilerin geliştirilmesi ve kullanımının artırılması gibi azaltım önlemlerinin alınması, bu önlemlerin adil geçiş gereklilikleri gözetilerek uygulanması ile sıfır atık sisteminin kurulması, uygulanması ve izlenmesiyle yükümlü olacak.
     Net sıfır emisyon hedefinin sağlanmasına yönelik emisyonların dengelenmesi için orman, tarım, mera ve sulak alanlarda karbon yutağı kayıplarını engellemek üzere ilgili kurum ve kuruluşlarca tedbirler alınacak, yutak alanların ve korunan alanların korunarak artırılması sağlanacak.
Teklifte, Emisyon Ticaret Sistemi'nin düzenlendiği, ilk defa uygulanacak sistemin kurallarının belirlendiği, gönüllü karbon piyasalarında yer alan karbon kredilerinin oluşturulması ve uygulamaya geçmesine yönelik hükümlere yer verildiği görülmektedir.
      İlin şartlarına uygun olarak strateji, eylem ve uygulama alanlarını belirlemek ve bunların uygulanmasını sağlamak üzere her ilde VALİ başkanlığında, ilgili kurum ve kuruluşların varsa il veya bölge teşkilat temsilcileri ile yerel yönetimlerin temsilcilerinden oluşan İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu kurulacak. Kurulun sekretaryasını Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı taşra teşkilatı yürütecek, kurulun çalışma usul ve esasları Bakanlıkça belirlenecek.
     Yerel iklim değişikliği eylem planları; sera gazı emisyonlarının azaltımı ve iklim değişikliğine uyum amacıyla her ilin bütüncül bir planı olacak şekilde VALİ koordinasyonunda, büyükşehirlerde büyükşehir belediyesi, diğer illerde il belediyesi ve il özel idaresi tarafından birlikte, ilgili kurum ve kuruluşların katılımıyla hazırlanacak veya hazırlatılacak ve karara bağlanmak üzere İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu’na sunulacak.
      Elazığ Çimento Fabrikası’nın şehrin merkezinden taşınıp yine ilimizde olmak üzere daha uygun bir yerde faaliyete devamı için yasal dayanaklar oluşmaya başlayacaktır.
     Çevre kirliliğinin çevresel, ekonomik, toplumsal (yerleşim yeri olarak gelişememesi) ve sağlık üzerine etkilerinden bahsederken, diğer canlıların da olumsuz etkilendiklerini unutmayalım.

Hayırlı haftalar dilerim.