Günümüzde en fazla üzerinde titrememiz gereken ana konulardan birisidir, “Sır ve Sırdaş Kavramı…”

Öyle konular var ki, ‘sırrınızla birlikte sizlerle mezara gider’  Fatih Sultan Mehmet Hanın meşhur sözüdür; “Aklımdan geçeni sakalımdaki bir tek kıl bilse, o sakalı keserim!” Sırrıyla yürüyen devlet adamında büyük bir vakar/ veya duruş görürsünüz!

Şeyh Sadi, “Hiç kimse senin sırrına senden fazla şefkat göstermez.” Şefkatte, ‘iç huzuru’ ve ‘güveni’ birlikte yaşarsınız. Sır nedir; “Gizlilik, gizde kalan, saklı tutulan…”

Mücadele Suresi 9.ncu ayet, bizlere özel konuşmanın/ veya fısıldaşmanın adabını öğretiyor;

“Ey iman edenler! Aranızda özel konuşacağınız zaman günah, düşmanlık vw Elçi’ye isyan konusunda gizlice konuşmalar yapmayın! İyilik ve takvaya (duyarlılığı) gizlice konuşun! Yalnızca kendi huzuruna toplanacağınız Allah’a karşı takvalı (duyarlı) olun!”  Kendimizi her zaman/ her an için Hakkın huzurunda göreceğiz! İşte o zaman insanımıza karşı da duyarlılığımız artacaktır.

Sırdaş nedir; “Birinin sırrını bilen, onun sırlarına ortak olan, O sırları saklayan, güvenilir kimse.”

Ali İmran Suresi 118. Ayette ne buyruluyor; “Ey iman edenler! Sizden olmayanları sırdaş edinmeyin;

Onlar size fesat çıkarmakta kusur etmezler. Çünkü (her zaman) sıkıntıya düşmenizi istediler.
Doğrusu kinleri ağızlarından taşmıştır (hep aleyhinize konuşurlar) Sinelerinin gizlediği (kin ve düşmanlık)  ise daha büyüktür. Eğer akıl erdirirseniz, ayetlerimizi size iyice açıkladık.”

Kur’an bizlere ders veriyor… Adım adım bizleri aydınlık yollara çıkarıyor. Bilerek insanoğlu kendisini ateşe atar mı? Maalesef… Birey olarak, toplum olarak, millet olarak çektiğimiz en büyük sıkıntı; ‘saklanması gereken sırların ifşa edilmesi…’ Nasr-i Hüsrev, “Her insan sırdaş olmaz. Her testi su tutmaz!” Abdülaziz Dehlevi, “İki kişinin bildiği şey sır olmaz.”Hz. Ebubekir (ra), “Sırrını aşikâre olan işlerle bir tutma. Zira işin bozulur” Dostluklar, stratejik ortaklıklar ayrı; ‘sır apayrı…’

Mevlana ne diyor; “Unutma sır gibi seversen eğer muradın gerçekleşir. Çünkü tohum toprağa gizlenirse yeşerir.” Fatih’te, Yavuz’da sırrını sakladılar… İdealleriyle birlikte yaşadılar…

Kıbrıs Barış Harekâtında da, “Ayşe tatile gidecekti” sözünde sır saklıydı! Atalar ne demişler; “Akıllı isen sırrını açma dostuna dostunun dostu vardır. O da söyler dostuna” Sonrasında, “Genç Osman akıbeti”
Allah’ın Resulü (sav) buyuruyorlar; “Birisi bir söz söyledi de sonra önüne ardına sağına soluna baktı mı o söz sırdır.” Söz emanettir… Onu korumakla sorumluyuz!

Mevlana, “Sus artık yeter! Sır perdelerini pek o kadar yırtma. Çünkü bize kırıkları sarıp onarmak sırları örtmek yaraşır.”

SEVGİ İMANDAN CÜZDÜR!

Ali İmran Suresi 118. Ayette ne buyrulmuştu; “Ey iman edenler! Sizden olmayanları sırdaş edinmeyin”
Hemen bir sonraki, 119. Ayette ne buyruluyor; “İşte siz öyle kimselersiniz ki onları seversiniz
(onlar ise) kitapların tamamına iman ettiğiniz halde sizi sevmezler.
Sizinle karşılaştıkları zaman; “İman ettik!” derler. Kendi başlarına kalınca da, size olan öfkelerinden parmaklarını ısırırlar. De ki; “Öfkenizle geberin!” Muhakkak ki Allah, Sinelerin içinde olanı hakkıyla bilendir.”

Sizlerin hoşgörüsünü karşılıksız bırakan, ‘bir zihniyet’ Veya sizlere karşı kalpleri kaskatı kesilmiş, ‘kopkoyu bir taassup’ O taassup tarih boyunca değişmedi… Değişecek de değil!

SİZLERE DOKUNAN İYİLİK ONLARI ÜZER!

Mümin, ‘feraset sahibidir’ İç aydınlığı dışına akseder! Aklıselim sahibidir.

Feraset sözlükte, “anlayış, seziş, seziştir…”

Ferasetin zıddı nedir, ‘ahmaklıktır’

Ali İmran Suresi 120. Ayette şöyle buyrulur; “Eğer size bir iyilik dokunursa (bu) onları üzer;
Fakat size bir kötülük gelirse, onunla sevinirler. Eğer sabreder ve (günahlardan) sakınırsanız,

Onların hilesi size hiçbir zarar vermez. Şüphesiz ki Allah, onların yapmakta olduklarını hakkıyla kuşatıcıdır”
Kederde, acıda, sevinçte, tasada sizlerle bir olmayanlar; Dostlukları, ‘zahiridir’ İç dünyalarından kopup gelen gönül bağları yoktur! Bu coğrafya da bizler, ‘ilmi, hikmeti, marifeti…’ koruyacağız

Bu coğrafya da bizler, ‘adaleti, hakkı, hukuku, insanlığı’ koruyacağız

Bu coğrafya da bizler, ‘liyakati, ehliyeti, emaneti…’ koruyacağız

Bu coğrafya da bizler, ‘yüksek ahlakı, morali, iyilikleri…’ koruyacağız

Ali İmran Suresi 139. Ayette ne buyruluyor; “Gevşemeyin, üzülmeyin!  Eğer (gerçekten) mü’min kimseler iseniz, en üstün olanlar sizsiniz.” Bu bizler için büyük bir hidayettir, mükâfattır, rahmettir, manevi kazanımdır. Sözün özü nedir, “Kendini bilen Rabbini bilir!”