10 Kasımları nasıl idrak ediyoruz? Bir dönemin muhasebesini yaparak mı?
Rahmetli Şeref Tan’ın bir mısrası hafızama geldi;
“Muhasebesini yaparsak dünün
Hesabını ak alınla veren var.”
En çok neden korkarım, “geçmişini inkâr edenlerden!” Dahası mı, “ölülerini hayırla yâd etmeyenlerden!” Bahtiyar Vahapzade, (Allah ondan razı olsun) öyle bir söz söyler ki, “Geçmişine taş atanın geleceğine gülle atarlar!”
Birlikten/ bir olma şuurundan bahsederken, ‘nefsimize gem vuracağız!”
Millet olarak, ‘tarihi gerçeklerle yüzleşeceğiz’
Edebimizi, adabımızı, vakarımızı koruyarak!
İnancımız bizlere, “Hüsnü Zan’da” bulunun der.
Her zaman için, ‘ifrattan kaçacak, orta yola rücu edeceğiz’
Akif, “Kıssadan Hisse” şiirinde ne diyorlar;
“Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
“Tarih”i “tekerrür” diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”
Günümüzde kibirlenenlere de, ‘mevsim gözlüğüyle’ seslenmek istiyorum;
“Bak ibret al yere düşen yaprağa,
Eskiden o da bakardı toprağa.”
Çanakkale tabyalarına baktın mı?
“Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.”
Gazi Atatürk’ü anarken, “Bir vatan kalbinin attığı yer…” Anadolu’yu düşünürüm!
“Türk milleti daha dindar olmalıdır, yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır!” diyen, Gazi’yi daha derinden anlıyorum!
Sadık Kemal Tural Hoca, şiire ne kadar özlü bir cevap getirmişler; “Şiir olmasa dünya çöl olurdu!”
Yahya Kemal Beyatlı’nın 26 Ağustos 1922 tarihi zafere ithaf ettiği şiir; Türk Milletine bir dönemi öyle nezih bir ifade ile anlatıyor ki;
“Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi.
Senin uğrunda ölen ordu budur, yâ Rabbi.
Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın
Galip et, çünkü bu son ordusudur İslâm’ın.”
O ordunun başında kim vardır, Gazi Mustafa Kemal Atatürk!
Gazi Atatürk’ün şu sözünü ibretle, ‘akıl defterine…’ yazınız;
“bedenimiz babası Ali Rıza Efendi, hislerimin babası Namık Kemal, fikirlerimin babası ise Ziya Gökalp’tir!” Ziya Gökalp, “Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir; Turan!”
Can Azerbaycan’ın üç renkli bayrağının şekillenmesinde; “Gaspıralı İsmail Efendi’nin, Ziya Gökalp’in…” fikir ve düşünce bağlamında çalışmaları vardır.
Atatürk, Rusya’nın hâkimiyeti altında bulunan Türkler için ne diyor;
“Dil bir köprüdür… İnanç bir köprüdür… Tarih bir köprüdür… Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimiz içinde bütünleşmeliyiz!” (29 Ekim 1933)
Atatürk’ün en yakınında bulunan isim ne diyorlar; “Kimsenin kıyafetine karışmazdı. Batı’yı Türkiye’ye getirmeye çalışıyor. Benim babaannem çarşaflıydı. Köşkte çarşafıyla geziyordu!”
Gazi Atatürk’ün en yakınında, tarihi şahsiyet kimdir; “Mustafa Fevzi Çakmak!”
Rahmetli Fevzi Çakmak, Gazi’den sonraki ikinci ve son meraşal. TBMM birinci Dönem Kozan Milletvekilidir. Türkiye’nin ilk Milli Savunma Bakanıdır. Cumhuriyet Döneminde İlk Genel Kurmay Başkanımızdır. Atatürk Döneminin Genel Kurmay Başkanıdır. Atatürk’ün de, ‘şahsında, özel saygı gösterdiği bir şahsiyettir’ Koca bir ömrü birlikte geçiren/ aralarında hiçbir kırılma olmayan şahsiyet…
Öyle bir dönemdir ki, “Hamdullah Suphi Tanrıöver…” TBMM’de, “Milli Hatip” veya “Cumhuriyet Hatibi” olarak anılır. İstiklal Marşını TBMM’de okuyan ilk şahsiyettir. Cumhuriyet Türkiye’sinin, ‘Milli Eğitim Bakanı’ ve aynı zamanda, “Türk Ocaklarının 34 yıl Başkanlığını yapan şahsiyet…” Atatürk, böyle bir dünyanın önderidir, “Devlet Adamıdır!”
Gazi Atatürk’ün, 5000’e yakın kitap okuduğu/ kenarlarına notlar düştüğü belirtilir.
Atatürk’ün doğum tarihi (1881), Samsun’a çıkış tarihi (1919) Vefatı (1938) Vefat ettiği zaman Atatürk, 57 yaşındadır… Dikkatinizi çekmek isterim; “1881, 1919, 1938 ve 57 rakamları…” 19’un katlarıdır… Bu bir tesadüf mü? Tesadüf diyemem…
Harput’ta metfun İmam Efendi’nin (bir ömrü birlikte geçirdiği) yakın arkadaşı;
TBMM’de 1. Dönem Ergani Milletvekili Dede Nüzhet ’in Atatürk İçin yazdığı şiiri paylaşmak istiyorum;
MUSTAFA KEMAL PAŞA’YA
“Tarihte ser-varaktır, ser safha-yı cemalin.
Kandîl-i nûr-i Hak’tır; ey Mustafa, kemalin.
Estikçe bad-ı nusret, İslâm’a geldi kuvvet,
Verdi semaya ziynet, mevci kızıl hilâlin.
Başından eksik olmaz, seng-i Bela Bilal’in
Bak sayende daimdir, Ezanı Zülcelal'in
Ey Kâbe’nin hadimi, vey ülkemin hamisi
Kâfirleri ürkütür, bile senin hayalin.
Her kişver-i Müslüman, Efkan-ü Hind-ü İran
Akvam-ı ehl-i iman, nalende-yi visalin.
Envar-ı şems-i âlem, kapansın da velakin,
Ayineler kırılsın, göstermesin zevalin.
Bu hak-i pake karşı, ettin feda hayatın
İmdadına yetiştin, bu halk-ı bi-mecalin.
Hariçte sildin ahir, her fitne vü fesadı
Sayende yok vücudu, dâhilde ihtilalin
Sende o hüsn-i niyet, bende bu dua varken,
Hanki teres bükermiş, ol kadd-i nev-nihalin?
Nüzhet, dilin dolaşmış, giysû-yi dil şikâre;
Ol ukdeyi çözer mi, bu nazm-ı bî-me’alin?
Bilinmeyen Kelimeler;
Ser-varak: Baş sayfa, Safha-yı cemal: Güzel yüzünün görüntüleri,
Bâd-ı nusret: İlahi yardım yeli Mevc: Dalgalanma, Kızıl hilâl: Al bayrak, Seng-i Bela: Bela taşı,
Kişver-İ Müslüman: Müslüman ülkesi Akvam: Kavimler,
Nalende-yi visalin: Seni görmek için çırpınır, Envar-ı şems-i âlem: Güneşin ışıkları,
Hak-i pak: Temiz toprak, kutlu vatan, Bi-mecal: Güçsüz ve sahipsiz
Kadd-i nev-nihal: Taze fidan boylu, Giysû-yi dil şikâr: Saçları örgülü ceylan,
Ukde: Düğüm, Nazm-ı bî-meal: Bu manasız şiirler.