“Biz Ahi Evranlıyız, ocaklıyız

Tâ Türk Yurdu, Horasan’dan Yolumuz!

Kök salmış gönüllere bucaklıyız

Çarşı, pazarda ahlaktır, yolumuz

Ahilik der, kardeş kardeşe yar olur

Birlikte her yer bahar, gülzar olur

Huzuru adımlar, bahtiyar olur

Bu kuru sevda değil, hak yolumuz”

Bu yıl Ahilik Kutlamaları ülkemiz genelinde, 23-29 Eylül tarihlerinde “Ahilik Haftası…” olarak idrak ediliyor. Bu kutlamaların öncülüğünü, ‘Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Odası’ gerçekleştiriyor.

Bu kutlamalar bizleri ‘kendi tarihi kimliğimize…’ ne kadar taşıyabiliyor? Ahilik ilkelerine, ‘çarşılarımız ve pazarlarımızla ne kadar dokunabiliyoruz?’ Maalesef, soru işaretleri o kadar çok ki!

Yazımızın/ veya sohbetimizin en başında ifade etmeliyim, “13.ncü asır bu milletin aydınlanma asrıdır!”

Ahi Evran (1171-1261), Hacı Bektaşi Veli (1209- 1271), Şeyh Edebali (1206-1326),

Yunus Emre (1240-1320), Mevlana (1207-1273), Nasrettin Hoca ( 1208-1284)

 13.asrın Anadolu tarihinde çok önemli bir yeri vardır. Bu dönemi oturup sağlıklı bir şekilde düşünmeliyiz

Doğuda Moğol istilası, Batıda ise Haçlı Seferleri ile ‘can boğaza dayandığı’ zamandır!    

Bu devrin büyük âlimlerinden ve ‘vatan müdafaasında’ şehit olan Ahi Evran’ı, bütün Anadolu insanının ve özellikle, ‘meslek erbabı’ esnafımızın imrenme/özenme ve bağlılık noktasında Ahi Evran Ruhuna sahip olması, O ruhla mesleğini yani ‘ekmek teknesini’ sevmesi, âleme sevdirmesi ne güzel olur!  

Asrın Velilerinden Muhyiddin’i Arabî ve Hocası Evhadüddin ile birlikte Anadolu’ya gelen Ahi Evran, başta Fahreddin-i Razi olmak üzere asrın birçok büyük âlimlerinden, Akli(fen) ve nakli(dini) ilimleri öğrenmiştir.  Kırşehir, bu güzel insanın mekân tuttuğu özge diyardır. Tasavvuf yolunda, Ahmet Yesevi Hazretlerinin derin izlerini görmekteyiz.

Ahi Evran eşi Fatma Hanım ile birlikte Anadolu şehirlerini dolaşmıştır. İlk defa, iman ve İslam atlası coğrafyasının en nazende gül bahçesi olarak tasvir edilen, Güzel Anadolu’da, esnafı teşkilatlandırdı!

Çok hassastır, Moğol tehlikesine karşı Anadolu esnafının verdiği kahramanca direnç takdirlere şayandır.

Devlet güçlerinin yanında emeğinin hakkıyla, sanatının verdiği ilhamla hayata yürüyen bu yürekli insanlar,

Vatan savunmasında, ‘milis güç’ olmuşlardır.

Âlim ve feyiz sahibi bu güzel insan vatan savunmasında şahadet şerbetini içmiştir. Ahi Evran’ın hanımı, Fatma Hanım’da kadınlar arasında teşkilatlanmayı sağlayan şahsiyet olarak, ‘Bacıyan-ı Rum’ olarak anılmıştır.

Ahi Evran, bir sanatkârdır. Bir milletin sanatla yürüyeceğini ve sanatla, ‘eserden müessire’ ulaşacağını gayet iyi bilir. Dinimiz, “Rızkın onda dokuzunun ticarette olduğunu” belirtir.

Bizim inancımız, helal bir çizgi üzerinde yürüyen tacirleri teşvik ediyor.   

Ahi Evran Ruhunda, Anadolu esnafının mükemmeliyeti vardır. ‘kardeşlik’ şuurunun önemi vardır.

Fatih’in İstanbul’u fethedişinde ki sırlarının biri de, esnafın ne derece; kendi içerisinde ahenkli bir dayanışma sergilediği, dışında ise ticari ahlakı koruduğu sıkça anlatılır.

Ahi Evran ruhunda ne vardır; meslek ve sanat sevgisi!’ O sevgi ile halka ve etrafına yöneliş…

O yönelişte ki, şükür edası, Niyet hayırlı oldu mu mutlaka akıbette hayırlı olur.

Bizlerin yaşadığımız şehirde olsun;  Anadolu’muzun herhangi bir ilinde/beldesinde olsun bütün arzumuz nedir; Bu meslek kuruluşunun kendi ulvi gayesi ile Türkiye’yi büyük ufuklara götüreceğidir.  

Burada şunu belirtmek isteyeceğim, hayatın iki önemli parçasından birinin sabır, diğerinin şükür oluşudur.  Ve her halükarda, ekmek teknesine sahiplenme! O teknenin alabora olmaması için gerekli bütün ihtimamı göstermesi… Kendisi kadar, komşu esnafını/sanatını/mesleğini koruması…

Helal ve haram çizgisi üzerinde; esnafımız, Bu dünyada sırat köprüsünden nasıl geçileceğinin sırrına da vakıftır herhalde!..     

Doğruluk, dürüstlük, sadakat, işine bağlılık, ehliyet, liyakat gibi kavramları, hayat elbisesi olarak üzerine geçiren esnafımıza ne mutlu! Özelliklede günümüzde, 13 Eylül tarihinde başlayan “Ahilik Haftasını…” teknolojinin de imkânlarını kullanarak idrak etmeliyiz. Osmanlıyı, 6 asır ayakta tutan, ‘o ruhun verdiği saadettir, sadakattir, hamiyettir, iltifattır.’

AHİLİĞİN BİLİNEN GENEL KURALLARI

“Eline, diline, beline sahip ol. Kalbini, kapını, alnını açık tut. Ahi'nin eli, kapısı, sofrası açık olmalı; gözü beli ve dili kapalı olmalı. Eşine, işine, aşına özen göster. Harama bakma, haram yeme, haram içme. Doğru, sabırlı, dayanıklı ol. Yalan söyleme. ... Gelen gelsin saadetle, giden gitsin selâmetle…”