Hayatımızın her yerinde, her noktasında, ‘adalet…’ deriz.

Adalet çağrımızda da, ‘ey akıl, ey izan, ey vicdan neredesin?’ diyerek sesleniriz.

İnsan hafızasında yer etmiş bulunan en temel sözler arasında;

“Adalet, mülkün temelidir…”

“Adalet, kâinatın ruhudur…”

“Adalet olmadan düzen olmaz…”

Yerküresinde geçmişten günümüze kadar yaşamış mütefekkirlerin ortak beyanı, “adalet üzerine olmuştur/ ve de adalet üzerine olmaktadır…”

Nahl Suresi 90.ncı ayette şöyle buyrulur; “Şüphesiz ki Allah adâletli davranmayı, iyilik yapmayı

Ve akrabayı görüp gözetmeyi emreder. Her türlü hayâsızlığı, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Düşünüp ders almanız için size böyle öğüt verir.”

Adaletin karşısında ne vardır, ‘zulüm vardır, haksızlık vardır, hukuksuzluk vardır’

Vicdansızlar için bizler, ‘akıldan öte gidenler…’ deriz.

Akıl sermayesini yitirenlere, vicdanların sesini duyamayanlara yazıklar olsun!

Bir ülkede, ‘hayâsızlık, iffetsizlik, kötülükler, azgınlıklar kol gezmeye başlarsa…’ vah bizim halimize deriz.

Öncelikle içerisinde yaşadığım şehrimin, coğrafyamın fotoğraflarına bakarım. O fotoğrafları analiz etmeye çalışırım.

Tıpkı Swot Analizi misalinde olduğu gibi, “zayıf yönlerini, güçlü yönlerini, tehditleri, fırsatları…” bir bütün içerisinde değerlendiririm. İnsanlık ilmi bizlere, ‘sebepler üzerinde akıl yürüt der…’

Kaşgarlı Mahmut, “Zulüm kapıdan girerse, adalet bacadan kaçar!”

Bu şu demektir, ‘zulüm ve adaleti bir arada tutamazsınız’

Bir yerde zulüm varsa, ‘her türlü kötülükler, çirkinlikler, fenalıklar gelir sizleri bulur…’

Hırsızlık, dolandırıcılık, rüşvet, ihtikâr, kumar, alkol vesaire birer hastalıktır…

Hz. Süleyman, “Yurt adaletle pekiştirilir, ama rüşvet alan onu yıkar…”

O halde, ‘adalet mazlumu ayağa kaldırır’ Adaletle, toplumun bütün kesimleri kendilerini güvende, emniyette hissederler. Güven ve emniyet insanın en önemli moral kaynağıdır…

Zariyat Suresi 19.ncu ayette şöyle buyrulur; “Mallarında (yardım) isteyen ve (iffetinden dolayı istemeyip) mahrum olanlar için bir hak vardır.”

O hak nedir? Fakirin zengin üzerinde ki, ‘zekât, fitre, sadaka olarak inancımızın emrettiği haklarıdır’  Adaletle yerine getirilen o haklar, ‘hayatımızın sigortası olur’

Hz. Süleyman, “Doğru adam yoksulun hakkını tanır, kötü adam tanıma nedir bilmez!”

Bizim asrımızda en büyük endişemiz neler olabilir, “haksızlığı kendilerine adet haline getiren Karunlaşan zihniyetlerdir!”

Arif Nihat Asya, o meşhur NAAT’ında ne diyorlar;

“Bu dünyadan nereye göçelim, yâ Muhammed?

Yeryüzünde riya, inkâr, hıyanet

Altın devrini yaşıyor…

Diller, sayfalar, satırlar,

(Ebu Leheb öldü) diyorlar;

Ebu Leheb ölmedi, yâ Muhammed;

Ebu Cehil, kıtalar dolaşıyor!”

Adaletin olmadığı yerlerde Ebu cehiller, Ebu Lehebler olur, asrın fitnelerinin işgali de kaçınılmaz olur.

Belâya, musibetlere, felaketlere karşı en çetin mücadele, ‘adaletle verilen mücadeledir’

Emile Zola,  “adalet ancak hakikatten, mutluluk ancak adaletten doğabilir…”

Adaletle yerine getirilen o haklar, ‘hayatımızın sigortası olur’

Umuda çağrı mı diyeceksiniz, “adalet…”

Huzura, güvene, istikrara çağrı mı diyeceksiniz, “adalet…”

Sulha ve Barışa çağrı mı diyeceksiniz, “adalet…”

Yüksek bir ahlaka, vicdana çağrımı siyeceksiniz, “adalet…”

Hz. Ali, “Yüce Allah; adaleti ve iyiliği emretmiş, kötülük ve zulme karşı uyarmıştır.”

Güzel eserlerden, iyi fikirlerden ve düşüncelerden bahsetmek, uyumdan ve ahenkten söz etmek isterseniz, ‘adaletle yolunuza devam ediniz’  Her yerde, sözün imlasında da, ‘adalet’ diyoruz.