Sezonun ilk yarısında deplasman maçı kazanamadan ligi tamamlamış olacağız. Şampiyonluğa oynayan bir takım için son derece kötü bir performans. Oysaki kadronun oyuncu profili, deplasman maçlarına daha yatkın oyunculardan oluşuyor. Bahattin, Cengizhan, Burhan, Çağrı gibi çabuk ve sprinter oyuncuları bu kategoride sayabiliriz. Peki ama bu oyuncu yapısı ile deplasmanda neden maç kazanamıyoruz? Sebebi çok açık. Öncelikle kendi sahanda yada deplasmanda oynarken maçı kazanmayı istemek lazım. İçerde bu istek ve arzuyu seyircinin de etkisiyle görebiliyoruz ancak deplasmanda bunu maalesef göremiyoruz. Karşıyaka maçı hariç, deplasmanda gerekli direnci ve isteği göremiyoruz. Rakip takımlar daha arzulu ve mücadeleci oynayınca takımımız sahada silik kalıyor.
Sapanca Gençlik maçına, geçen haftadan cezali oyuncumuz ‘in Mikail dönüşü ile Yağızcan dışında aynı kadro ile çıktık. Tercihler ve dizilişte geçmiş 3-4 maçı baz aldığımızda bence doğru kararlar verdi Bülent hoca. Formsuz Bahattin’in yerine Murat Torun’u tercih etmek adaletli bir yaklaşım olacaktı ki Bülent hoca doğru olanı yaptı. Murat’ın kendisine gelen bu şansı değerlendirememesi kendi geleceği için büyük bir handikap oldu. Murat ile birlikte Burhan’ın da etkisiz oyunu hücumda çok zorlanmamıza sebep oldu. Attığımız gol sayısına baktığımız zaman, hücum hattımızdaki oyuncularımızın verimsizliği ortaya çıkıyor. Bülent hocanın bu kısır performansa çözüm aramak için kadro arayışına girmesinin de çok doğal olduğunu düşünüyorum.
Deplasmanda oynarken rakibin agresif oyununa reaksiyon gösterememek, direnç olarak rakibe göre zayıf kalmak dışardan gördüğümüz ilk resim. Ayrıca çok kolay gol yeme hastalığımız bütün maçlarda göze batan eksiğimizdi. Sahamızda seyircimizin desteği ile maçı çevirebiliyoruz ancak deplasmanda bunu başaramıyoruz. Zira son dakika penaltıları rakiplerin acemiliğinden kaynaklanan hatalardı. Kuramadığımız baskı, bulamadığımız gol pozisyonları, yapamadığımız organize hücum varyasyonlarını, kazandığımız basit penaltılarla telafi etmemeliyiz.
Yediğimiz goldeki hatalar zinciri bu takımın oyuncu grubuna hiç yakışmadı. Mehmet Eksik’in topu oyuna sokmaya çalışırken riskli bölgeye attığı zor top sonrası, orta alanda yaptığımız yanlış bir hamle ile oyundan düşmemiz ve akabinde Berşan’ın şaşırdığımız kademe hatası rakibin golü bulması 90 dakika boyunca verdiğimiz iki pozisyonda biri idi. İkinci yarıda orta alanda kaptırdığımız bir pozisyonda Berşan’ın bölgesinde olmamasıyla rakibe verdiğimiz bir fırsat daha oldu. Bunun dışında baskı yemeden ama baskı da yapamadan maçı bitirdik.
Takımın son maçlarda yeterince konsantre olamadığını düşünüyorum. Elazığspor yönetiminin Başkan ve idareci profili, önümüzdeki seçimlerin atmosferi ile oluşan belirsizlikle birebir örtüşüyor alması, bizler gibi oyuncuları da tedirgin ediyor açıkçası. Ancak oyuncu grubunun bu durumu leyhlerine çevirebilmek için sürekli maç kazanmaları gerekmekte. Aldıkları yada alamadıkları para konularını bir tarafa bırakıp üst üste maç kazanıp iddialı bir şekilde ligde devam etmek zorundalar. Hocamızın ve oyuncu grubumuzun yapmaları gereken tek şey, bu kritik süreçte puan kaybetmeden ilerlemektir. Elazığspor, bu şehrin en önemli dinamiğidir. Takımın başarılı gitmesi herkesin işine gelir, umarım anlaşılmıştır!