10 ilimizi kapsayan 6 Şubat 2023 depreminden sonra ortaya çıkan tablo, depremin kapsadığı alanın büyüklüğü ve depremin şiddeti ile birleşince yıkılan bina ve binaların altında kalıp kurtarılmayı bekleyen binlerce insanla ürkütücü bir görüntü yarattı. Yığınların altında kalanlar kendilerine bir yardım elinin uzatılmasını beklerken yakınları enkazların başında sadece sessiz ve endişe ile çaresizlik yaşadılar.
Felaketin ilk günlerinde televizyonlarda minyonlarca insanımız bölgede yaşanan bu acı görüntüleri izlerken gözlerimiz sahada “Kızılay” ı aradı. Bundan önceki felaketlerde ve depremlerde ilk saatlerde sahada görmeye alıştığımız “Kızılay” ortalıkta yoktu. Gözlerimiz depremlere çok hızlı gıda, yemek ve özellikle barınma hizmeti sağlayan Kızılay çadırlarını aradı. Bir başka ifade ile yardım deyince ilk aklımıza gelen Kızılay şimdi neredeydi? 155 yıllık bu kuruma ne oldu! Yaşanan felaketlerin ilk acısını paylaşan, kaynayan çorbaları ile ilk yardım elini uzatan Kızılay şimdi niye yoktu. Türkiye’deki en büyük insani yardım kuruluşu olarak bilinen bu gönüllüler ordusu güçsüz bir kurum haline mi gelmişti.
Bu soruların cevabını ararken, kurumun eski Genel Başkanı Tekin Küçükali; “…bugün yaşananları yorumlamaktan utandığını” söyledi. Küçükali’ye göre kurum hızlı müdahale edemedi. Gerektiği gibi de reaksiyon gösteremedi. Eski Genel Başkan, “Bu yapılacak iş değil. Başka bir şey oldu. Sözün bittiği yerdeyiz” dedi. Biz de bu sözlerin üzerine fazla bir yorum yapmak istemiyoruz. (*)
Depremin etkili olduğu bölgede ilk günlerde mobil operatörlerin hizmetlerinde büyük aksaklıklar yaşandı. Depremin üzerinden 3-4 gün geçmesine rağmen telekomünikasyon sorunları düzeltilmedi. Turkcell, Telekom ve Vodafone’un 11 milyonu aşkın mobil abonesinin olduğu deprem bölgesinde özellikle arama-kurtarma açısından en kritik saatlerde iletişim ve haberleşme imkanları yetersiz kaldı. Mobil operatörler adeta çöktü. İlk günden beri telefonla iletişim neredeyse olanaksız hale geldi. Operatörlerin afet zamanında öngörülebilir şekilde iletişim ve haberleşmede yaşanan aksaklıklara karşı bölgesel acil durum planları olmadığı görüldü. Türkiye’nin en ücra köşesindeki çekim gücü ile övünen GSM’ciler resmen sınıfta kaldı. Oysa, dünyanın birçok ülkesine göre daha pahalı olan cep telefonu faturası ödediğimiz bu telefon operatörleri ne yazık ki, bu zor günlerde ellerini taşın altına sokmadılar. Enkaz yığınlarının altında mahsur kalan birçok insanımıza yardım çağrısı yapmak veya imdat deme şansı yaratmadılar. Yıkılan binaların üzerinde bulunan verici istasyonlar da yıkılmış olduğundan bunun yerine yeni mobil istasyonların kurularak iletişimin sağlanması gerekiyordu. Kaldı ki, Afet ve Acil Durum Müdahale Hizmetleri Yönetmeliği’nde; operatöreler “afet bölgesinde, yeterli kapasitede mobil ve yedek haberleşme sistemlerinin ivedilikle kurulmasını sağlamaktan sorumlu” tutulmuştur.
Sonuç olarak, vatandaştan büyük paralar kazanan GSM’cilerin ülkenin bu acıları yaşadığı şu günlerde gösterdiği yaklaşım unutulmayacaktır.
Kaynakça :
(*) Adem Demir indyturk.com