Toplumumuzda Cumhuriyeti ve onun nimetlerini içine sindiremeyen bir topluluk var. Bu topluluk halen daha varlığını sürdürmekte!
Toplumsal tecrübesizlik ve cahillik de bu topluluğa eklenince ortaya içinde bulunduğumuz durum çıkmaktadır. Yönetim şekli olarak adını koymakta güçlük çektiğimiz bu sistemimiz, ortaya değişik durumlar çıkarıyor.
Bu yönetim şeklinin adına, ister ‘Dikta’, ister ‘Tek Adam Rejimi’ isterseniz ‘Padişahlık’ deyin, ya da ne derseniz deyin! Çağımızda bu yönetim şeklinin sürdürüle bilinir olması mümkün değildir. Çağımız bilgi ve teknoloji çağıdır. İnsanlar devasa boyuttaki her bilgiye çok kısa sürede ulaşabilmektedir.
İnsanları göz boyamakla, samimiyetsiz hizmetler yapmakla bir yere kadar kandırabilirsiniz!
En basiti yakın zamanda açıklanan ve büyük bir hizmet olarak lanse edilen konut hamlesi…
Ben bu hamleyi samimi ve ülke için faydalı bir proje olarak görmüyorum!
Bu proje yerine her İl’e ‘’En az on adet fabrika hamlesi’’ başlatılabilseydi sonuçlarının çok daha iyi olacağını söyleyebilirim.
Yapılan yollar, inşası biten köprüler gerçekten çok güzel. Ancak deponuzu doldurabilecek, yakıt alabilecek maddi gücünüz yoksa bu yollar veya köprüler bir anlam ifade etmez!
Şehir Hastaneleri ulaşım sıkıntılarını bünyesinde barındırsa da güzel bir hizmet, ancak doktor olmadan hiçbir işe yaramadığı ortadadır!
Herkes millî gelirden istediği, hak ettiği payı almak istemektedir. Ortaya çıkan acı faturayı da bir şekilde kendi mi, yoksa herkesin eşit oranda mı ödediğini çok rahat öğrenebilmektedir. Bir vatandaşın vergi borcu için maaşına, evine haciz gelirken, bir diğer vatandaşın vergi borcu siliniyorsa burada adaletten bahsetmek hiç inandırıcı olmaz!
Halk, ay sonunu getirmek için kara kara düşünürken, kurumların araç filosunu güncellemesi veya bitmeyen ve yanlış hesaplanan projelere yüz milyonlarca lira aktarılmasını asla içine sindirmeyecektir. Bunun gibi bir sürü örnekleri çoğaltabiliriz.
Önemli olan demokrasi içinde, demokrasinin kurumlarını bağımsız bir şekilde çalışabilmesini sağlamaktır. Laik devlet düzeni içerisinde, adaleti hâkim kılarsanız bu mümkün olabilecektir! Bizler, demokrasimizin sekteye uğrayacağı hiçbir harekete göz yummamalıyız. Yakın tarihte yaşadığımız, 15 Temmuz hain darbe girişimi buna iyi bir örnek teşkil etmektedir. Bu tarz eylemler her zaman kaba kuvvetle de olmamaktadır.
Bazen işleyen bir sistemi iş göremez hale getirmek, devlete yapılmış bir hainlik ve darbedir!
Tarım ve hayvancılık gibi, kendimize üretip, çarkı döndürebilecek haldeyken, ülkeyi dış pazarlara muhtaç hale getirmek de buna bir örnek olabilir!
Demokrasimizin kıymetini bilmek zorundayız. Bunu anlamak için yakın çevremize bakmamız, biraz tarih okumamız yeterlidir. Bizler demokrasimize sahip çıkmaz isek kolay kazanılmayan, kazanmak için nice canlar kaybettiğimiz bu muhteşem değerimiz, elimizden akıp giden su misali gibi kaybolabilmektedir.
Kula kul olmadan, bizler demokrasimizin değerini bilelim!