Son yıllarda tarım sektörü, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de büyük zorluklarla karşı karşıya. Girdi maliyetlerinin artması, iklim koşullarındaki değişiklikler ve pazar sorunları, üreticilerimizi köşeye sıkıştırmış durumda. Elazığ’daki üzüm üreticileri de bu zorlukları yakından hissediyor. Her yıl sabırsızlıkla bekledikleri Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) taban fiyat açıklaması, bu yıl belki de her zamankinden daha kritik bir hal aldı. Üreticiler, ürünlerini hak ettiği değerde satabilecek mi? Yoksa büyük emekle yetiştirdikleri mahsuller, ucuza mı gidecek? Üzüm, Elazığ ekonomisi için önemli bir tarım ürünü. Ancak üretim maliyetlerinin giderek artması, gübre, ilaç, mazot gibi temel girdilerin fiyatlarındaki artış, üreticilerin kâr elde etmesini zorlaştırıyor. Üzümün para etmemesi durumunda, üreticinin karşı karşıya kalacağı durum sadece ekonomik değil, psikolojik bir çöküntüyü de beraberinde getirecek. Geçim sıkıntısı çeken bir üretici, bir sonraki yıl tarıma yatırım yapmayı düşünecek mi? Cevap ne yazık ki çoğu zaman hayır. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin üzüm için taban fiyat belirlemesi, üreticinin emeğinin karşılığını alabilmesi adına büyük bir gereklilik. Üretici, bu fiyatın kendisini zarar ettirmeyecek, emeğini boşa çıkarmayacak seviyede olmasını bekliyor. Tarımsal üretimde sürdürülebilirlik, ancak üreticinin kazancının güvence altına alınmasıyla mümkündür. TMO’nun vereceği bu karar, üreticinin geleceği ve tarımın devamlılığı açısından kritik bir öneme sahip. Ancak burada devletin yanı sıra yerel yönetimlere ve çiftçi kooperatiflerine de büyük görev düşüyor. Tarım politikalarının üretici odaklı bir anlayışla şekillendirilmesi şart. Üzüm gibi stratejik ürünlerin geleceğini korumak, sadece bugünün değil, yarının da tarım politikalarını belirleyecek. Üzüm üreticisinin sesine kulak verilmezse, tarımsal üretimde bir zincirleme reaksiyonla ciddi kayıplar yaşanması kaçınılmaz olacak. Bir diğer önemli husus ise tarım alanlarının korunmasıdır. Tarımın geleceği, bu toprakların verimliliği ile doğrudan ilgilidir. Ancak ne yazık ki tarım arazilerinin hızla imara açılması ve yapılaşma, gelecekte üretim kapasitesini ciddi şekilde tehlikeye sokmaktadır. Bu konuda da ciddi adımlar atılmalı; tarım arazileri, her türlü yapılaşmaya karşı korunmalıdır. Sonuç olarak, üzüm üreticilerinin beklentisi sadece bir fiyat değil, aynı zamanda geleceğe dair bir umut ışığıdır. TMO’nun yapacağı açıklama, üreticinin yüzünü güldürmeli ve gelecek yıllarda tarım yapma hevesini artırmalıdır. Tarım, sadece bugünü değil, yarınlarımızı da besleyen bir sektördür. Üreticiyi desteklemezsek, geleceğimizi de tehlikeye atmış oluruz.