Yıllardır Elazığ için ‘bakanlık’ istedik… Ama her seçim sonrası Elazığ unutuldu.

Hadi ‘Bakanlık’tan vazgeçtik, bari daha yetkili bir unvanın başına bir Elazığlı atansa…

En yetkili olarak AK Parti kurucuları arasında yer alan Sayın Necati Çetinkaya, Genel Başkan Yardımcısı olmuştu. Sonra Bakan Yardımcılıklarında ve MKYK’da görevli Elazığlı isimlere rastladık.

Şimdi ise Genel Başkan Yardımcısı Yardımcılarına rastlamaya başladık.

Bir alt lige düştük. Yani Elazığ’a ‘yardımcının yardımcılarıyla idare ediniz’ deniliyor.

Bu atamalar sonrası biz ne yapıyoruz?

Bazı siyasilerimiz ve yandaş medya bu atamaları büyük bir nimetmiş gibi bayram ederek kamuoyuyla paylaşıyorlar.

Hadi bakalım tavşanın suyunun suyuyla iftarınızı açınız. Afiyet olsun…

********          ********           ********

İstanbul’da faaliyet gösteren Elazığ Dernekleri övgü almaya devam ediyorlar.

Geçen hafta Ramazan ayı boyunca düzenlediği iftar yemekleriyle takdirleri alan Kartal Elazığlılar Derneği’ni köşemize taşımıştık.

Bu hafta ise yine Kartal’a faaliyet gösteren İstanbul Elazığ Kültür ve Yardımlaşma Derneği’nden övgüyle bahsedeceğiz. Bu güzide derneğimize üye olduğumu hatırlatmak isterim.

1992 yılında kurulan ve en eski Elazığ derneklerinden olan Cevizli’de ki bu derneğimiz, 10 yıldır Ramazan ayında geleneksel olarak yetimlere nakit yardımında bulunuyor. Toplam 400 milyar dağıtıldı. Bu paranın 200 milyarını ise ismini açıklamayan Elazığlı hayırsever bir iş insanı veriyor. Başta Dernek Başkanımız Ömer İçmeli olmak üzere tüm yönetim kurulu üyelerine ve hayırsever iş insanımıza teşekkür ediyorum. Allah hayrınızı kabul etsin.

********          ********           ********

Zekatlarını vermek isteyenler Bedri Yücel’e koştu.

‘Bir Garip Bedo’ mahlaslı Bedri Yücel Ağabeyimizin asıl mesleği ve uğraşı Kuyumculuk…

Elazığ’ın hem sevilen hem de renkli kişiliklerinden olan Bedri Yücel, mizah yazılarıyla tanınıyor.

Bedri Yücel Ağabey geçen haftaki yazısında tanış ve tanış olmayanların bu yıl ki zekatlarını hesaplatmak için kendisine akın ettiklerini dile getirmiş. Yastık altındaki altınlar günışığına çıkarken, Bedri Yücel Ağabeyde hem yoğunluğu azaltmak hem de espri olsun diye zekatını öğrenmek isteyenlerden badem şekeri istemiş. Kendi tabiriyle ‘Badem Şekeri Manyağı’ olan Bedri Yücel Ağabey, eşe dosta zekat karşılığı olan badem şekerini dağıtmaya başlamış…

Sevgili Bedri Ağabey, malumun İstanbul’da badem şekeri yok. Ben de senin kardeşin sayılırım. Geçen gün badem şekeri alan diğer gazeteci arkadaşlar gibi her yerde senden övgüyle bahsettim. Anlarsın ya… O zekat karşılığı olan badem şekerleri inşallah İstanbul’a da uğrarlar.

********          ********           ********

Elazığlıların vazgeçilmez bayram yemeklerinden olan hem zeytinyağlı hem de etli olarak yapılan kuru dolmaların bağı Kapalı Çarşı’da170 TL’den satılıyor.

Elazığ’da olduğumuz dönemde Kapalı Çarşı’da ki kuru dolmaların yani halk tabiriyle kofiklerin hem fiyatını hem de yöresini sormuştum. Yöre olarak kofikler genellikle Gaziantep ve Kahramanmaraş’tan getiriliyormuş. Yani anlayacağınız analarımızın bacılarımızın balkonlarına camlarına astıkları Elazığ kofikleri Kapalı Çarşı da satılmıyor. Elazığlılar kofiklerini sadece kendileri için kuruttukları ortaya çıkmış oldu.

********          ********           ********

Kofik demişken aklıma Eşo Diyeze geldi.

Elazığ’da güz hazırlıkları başlamıştır. Elazığ’a yeni yerleşen bir polis eşi ise Eşo Diyeze’ye komşu olmuştur. Kofikler balkonlara cam kenarlarına asılmaya başlamıştır. Kofikleri ilk kez gören Bursalı genç gelin Eşo Diyeze’ye sorar:

-        Eşo Teyze bu astıklarınız nedir?

-        Kofik…

-        Kofik ne teyzeciğim?

Eşo Diyeze, genç geline muziplik yapmak ister:

-        Bak kızım, teze biberlerin içini oyarak ipe düzerüz. Sonra onları kurutmak için dışarı asarız. Kim eyi ve çoh biber bulup asarsa mahallede ona ödül verirler. O kış mahallede onun sözü geçer. Ben her kofik zamanı 100 kilodan fazla iri biber asarım. Bölelikle hep birinci ben olurum. Yani bu mahallede benim sözüm geçer.

-        Peki kuruyan biberleri ne yaparsınız?

-        Kızım onun adı artık “kofik”tir. Kofikleri kışın dolma yaparız.

-        Geçen gün birine de “kofik” dediniz. Neden?

-        Kızım o Malatyalıydı…