Yeni ekonomi politikaları, şirketlerimizi de olumsuz etkiliyor. Şirketlerin bilançolarında giderlerin arttığını, satış gelirlerinin ise düştüğünü gözlemliyoruz. Bu durum, hisse senetlerine olan talebin azalmasına ve hisse fiyatlarında düşüşe yol açıyor.
Bu ekonomi politikası uygulanmasaydı, hiperenflasyon kaçınılmaz olacaktı. Geçmişteki acı deneyimlerden ders çıkaran ülkemiz için, mevcut politikanın başarıya ulaşması büyük önem taşıyor.
Tüketici güven endeksi Ağustos ayında 76,4 iken, Eylül ayında 78,2’ye yükseldi. Bu, olumlu bir gösterge olarak değerlendirilebilir. Tüketici güven endeksi 0 ile 200 arasında değerlendirilir; 100’ün üzerindeki değerler iyimserliği, 100’ün altındaki değerler ise kötümserliği ifade eder.
Gelecek 12 aylık dönemde hanelerin maddi durum beklentisi Ağustos ayında 76,6 iken, Eylül ayında yüzde 1 artışla 77,4’e yükseldi. Benzer şekilde, genel ekonomik durum beklentisi de yüzde 4,2’lik artışla 71,5’ten 74,5’e çıktı.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı Eylül ayı Ekonomik Güven Endeksi, Ağustos’taki 93,1’den yüzde 2’lik artışla 95’e yükseldi. Perakende ticaret sektörü güven endeksi yüzde 2,5 artarak 110,6’ya çıkarken, inşaat sektörü güven endeksi yüzde 0,2 azalarak 87,8’e geriledi.
Yatırım yapılırken en önemli unsur, geleceğe dair beklentilerdir. Hisse senetlerine yatırım yapanlar, belirli bir getiri elde etmek amacıyla tasarruflarını Borsa İstanbul ya da yurtdışı borsalarda değerlendiriyor. Son yıllarda hisse senedi fonlarına yönelenlerin sayısında da artış gözlemleniyor.
Hisse senedi seçiminde uzun vadede getiri beklentisi ve nakit temettü önemli unsurlar arasında yer alıyor. Şirketlerin kar payı ortaklığından faydalanmak isteyen yatırımcılar, doğru şirket seçimlerinde bulunmadıkları takdirde risklerle karşı karşıya kalabilirler.
Finansal hizmet sektörünün ve teknolojinin gelişimi, yatırım işlemlerinin hızlanmasına yol açıyor. Gelişen teknoloji, haber akışlarının anında yatırımcılara ulaşmasını sağlıyor ve ani kararlar alınmasına sebep oluyor. Bu tür kararlar yalnızca bireysel yatırımcılar tarafından değil, fon yöneticileri, kurumsal yatırımcılar ve büyük yatırımcılar tarafından da sıkça alınmakta.
Hisse senetleri piyasasındaki dengesizliklerin temel nedeni, ani kararlarla yapılan işlemler ve geleceğe dair güvensizliktir. Tüketici güven endeksindeki artış, yatırımcıların da şirketlerimize olan güvenini artıracaktır.
Şirketlerin yılın ilk yarısına ait bilançoları enflasyon muhasebesiyle zayıf geldi. Bu durumun yılın üçüncü çeyreğinde de devam edebileceği öngörülüyor. Borsa İstanbul hisse fiyatlamaları da bu duruma paralel şekilleniyor.
HSBC, gelişmekte olan ülkelerde hisse senedi piyasalarıyla ilgili çeyreklik analizinde Türkiye’nin güçlü fırsatlar sunduğunu belirtti. Raporda, "Gelişen piyasalarda hisse senetlerinin performansını en çok etkileyen faktör dövizdir. Para politikasının döviz kurundaki değer kaybını durdurmak için alışılmadık politikalardan geleneksel politikalara geçtiği durumlarda, hisse senedi performansı üzerinde olumlu etkiler daha olasıdır." ifadelerine yer verildi.
Son çeyreklerde borsalar genellikle yukarı yönlü bir ivme kazanır. Borsa İstanbul için bu yıl yükseliş trendi oluşması adına olumlu göstergeler bulunuyor. Enflasyon artışının hız kesmesi, faiz artırımlarının yapılmaması ve faiz indirimi beklentileri, hisse fiyatlarının döviz ve enflasyon karşısında düşük kalması gibi faktörler, Borsa İstanbul’un yükselmesi için yeterli sebepler arasında yer alıyor.
Riskleri göz ardı etmeden, uzmanlardan destek alarak, ekonomi politikalarından olumlu etkilenecek vizyon sahibi şirketlere ortak olabilirsiniz.
Hayırlı haftalar dilerim...