Ekonomimizde sürekli sorun yaratan iki açık için yıllardır çözüm bulamadık. Kapamak için çare bulamadığımız bu iki delik cari ve bütçe açıkları… Cari açık ihraç edilen mal ve hizmetlerden kazandığımız paranın, ithal edilen mal ve hizmetlere harcadığımız paradan az olmasından oluşur. Sonuçta cari açık döviz stokumuza bağlı olup, yeteri kadar döviz kazanamadığımız için dövizli borç bulmak zorunda kalıyoruz. Ayrıca, her geçen gün ithalatımız yükselmekte ve döviz talebimiz artmaktadır. Bu durum bir taraftan dövizin fiyatını yükseltirken diğer yandan ithal edilen malların pahalı olmasına neden olmaktadır. Bu yüzden dövizin fiyatı yükselmesin diye kurda yüksek bir artış düşünülmüyor.

Bütçe açığında ise durum daha tehlikeli boyutta. 2024 yılı bütçesinde öngörülen bütçe açığı, 1 trilyon 651 milyar lira olarak açıklanmıştı. Açığın yılsonunda 2 trilyon liranın üzerinde çıkacağı kesin gibi… Bütçe açığı nedeniyle 7 trilyon lira dolayında olan borç stokunun 9 trilyon lirayı aşması bekleniyor. Her geçen gün büyüyen bütçe açığının kapatılması için Hazine yüksek faizle borçlanmaya devam edecek gibi… Bu durumda toplanan vergilerin büyük bir bölümünün faize gideceği kaçınılmaz olacak. Yıllardır izlenen dış borç destekli kalkınma politikası tıkanma noktasına geldi. Bir taraftan yüksek faiz nedeniyle dış borçlanmanın maliyeti yükselirken diğer yandan yeni borç bulmada zorluklar yaşamaya başladık.

Şimdilerde dolar cinsinden borçlanıp Türk Lirası’na yatırım yapılması şeklinde olan ve “Carry trade” olarak tanımlanan yeni bir sistemin gündemde olduğunu görüyoruz. Carry trade düşük faize sahip bir para biriminden borçlanarak, bu parayı yüksek faiz getiren başka bir ülkenin enstrümanlarına yatırarak yapılan bir ticaret olarak tanımlanıyor. Örneğin; faizin yüzde 1 dolayında olduğu Japon piyasasından borçlanıp, bu parayı yüzde 30-40’lı getiriler elde edilebilen Türk Lirası tahvillere veya yüzde 50 faiz getirisi olan banka mevduatına yatırmak bir Carry trade örneğidir. (*)

Bu sistemle yabancı yatırımcı başka bir piyasada bulamayacağı kadar yüksek bir getiriyi yakalarken biz de ihtiyacımız olan dövizi bulmuşuzdur. Böylece yabancı yatırımcılar yurt dışından düşük faizle buldukları dolarları ülkemize getirip, yüksek mevduat faizinden Türk Lirasına yatırarak ciddi kazanç sağlıyorlar. Türkiye “Carry trade”ciler için iyi bir yatırım adresidir. Çünkü ülkemiz dünyada faizin en yüksek olduğu birkaç ülkeden biridir. Ayrıca uygulanmakta olan ekonomik politikalar, kurda yüksek bir artışı öngörmemektedir.

Carry trade işleminde kurda artış yaşanması halinde zarar riski taşıdığı için kurun fazla oynamaması ve yükselmesi sistemin temel taşını oluşturuyor. Bu sistemin uygulanması ile ilk olarak fazla döviz girişi olduğu ve döviz hesaplarının bozdurulması sonucu Merkez Bankası’nın rezervlerinde ciddi artışlar oldu. 31 Mart yerel seçimlerinden sonra 26 Temmuz’a kadar Carry trade işlemleri sonucu 20.3 milyar dolarlık kaynağın sıcak para olarak ekonomimize girdiği açıklanıyor. Görünen dış borçlanmanın yerini “Carry trade” işlemleri ile gelen dövizler aldı. Böylece bütçe açıkları için dış borçlanmaya ve cari açık için ise döviz girişine çözüm getirildiğini görüyoruz. Ancak hızlı faiz indirimleri, kurda ani ve sık yükselişler olursa o zaman bu gelen dövizler kaçar. Bu nedenle sistemin yürümesi için bir taraftan ekonominin yüksek faiz maliyetine katlanması ve diğer yandan ise kurda yüksek bir artışı göze almamamız gerekiyor.

Kaynakça:

(*) ekonomist.com.tr