MHP Elazığ Milletvekili Semih Işıkver, TBMM yeni yasama dönemine ‘Çimento Fabrikası’nın taşınması yönünde yaptığı konuşmayla başladı.

Elazığ sorunu olarak yıllardı çözülemeyen ‘Çimento Fabrikası’ artık Türkiye’nin sorunu oldu. Milletvekili Işıkver, Çimento Fabrikası’nın il merkezinden taşınmasının maddi boyutları Türkiye Cumhuriyeti’nin altından kalkamayacağı bir yük olmadığını iddia etti.

Ekonomik sıkıntılardan ötürü tasarruf tedbirleri uygulayan Türkiye, fabrikanın taşınması için kesenin ağzını açar mı?

Bu fabrikanın taşınması, ki çok zor, kime ne fayda sağlayacak. Sağlık diyorsun ama yıllardır bu sorun yaşanıyor. Bu fabrika böyle giderse kapısına kilit vurulur. Bu olay Elazığ ekonomisi için büyük kayıp olur. Kapısına kilit vurulmaması için taşıma olayından vazgeçip rehabilite edilsin. Filtre sisteminin moderninize edilmesi taşıma maliyetinden daha az maliyetli olacağından eminim.

Taşınmayacağını siz de biliyorsunuz. Bu fabrikanın kapanması kimin işine gelir?

Bir şehirde aynı ürünü üreten birden fazla fabrikanın olmayacağı diye bir kanun söz konusu değildir. Örneğin İlimizde birden fazla mermer üretimi yapılmaktadır.

Gelin depremi konuşalım. Elazığ’da beklenen büyük deprem için ne tür tedbirler alınabilir? Gelin bunları Türkiye gündemine getirelim.

****       ****     ****     ****

Zabıtalar coştu. Seyyar satıcılara küfreden zabıtalara vatandaşlar ve esnaflar tepki gösterdi.

Geçtiğimiz günlerde sosyal medya platformunda, Elazığ Belediyesi Zabıta ekipleri ile seyyar satıcılar arasında yaşanan tartışmanın görüntüleri yayınlanmıştı.

Görüntülerde zabıtaların çekim yapan seyyar satıcı ile sözlü tartışma ile saldırmaya çalışılmasına, çevredeki vatandaşlar ve esnafın tepki gösterdiği görülüyor.

Zabıtaların seyyar satıcıya destek çıkan esnafa da küfürler ettiği görüntülerde yer alıyordu.

Bu görüntülerin ardından Elazığ Medyasına bir göz attım. Yerel televizyon kanalları ve günlük gazeteler sus pus… Zabıtanın küfürlü konuşması demek ki haber değeri taşımıyor.

Üç maymunları oynamaya devam…

****       ****     ****     ****

BDDK tarafından mevduat hesaplarına ilişkin yayımlanan son verilere göre Türkiye’nin en zengin ve en fakir illeri belli olmuş oldu. En zengin il İstanbul olurken en fakir il Ardahan oldu. Elazığ ise 81 il içerisinde 36. sırada yer alıyor.

Komşularımız Malatya ve Diyarbakır ise bizden daha zengin olarak üst sırlarda bulunuyor.

Bir de yastık altları ve dövizler de kontrol edilse belki sıralamada daha üst sıralarda yer alırız. Asıl Elazığ’da yaşayıp da büyükşehirlerde banka hesapları olanlarda dahil edilse Elazığ ilk üç sırayı zorlar. İnanın abartmıyorum.

Elazığlıdaki para kimsede yok.

****       ****     ****     ****

Mehmet Topal Basın Müzesi…

Harput Musiki Müzesi….

Hoca Hasan Hamamı Müzesi…

Fincan Müzesi…

Harput’ta ve şimdilik Elazığ’da 4 müze bulunmakta… Birde adı var olup mekânı olmayan Elazığ Arkeoloji ve Etnografya Müzesi ile tabelası ve binası olan ama hala açılmayan Kent Müzemiz bulunuyor.

Yani ismiyle cismiyle 6 tane müzemiz bulunuyor.

Bir müzede ben önereceğim. İlimizde vakti geçmiş, miladı dolmuş, koltuklarına yapışmış sivil toplum örgütleri idarecileri var. Onları da Harput’ta bir mekâna toplayıp sergileseler iyi olmaz mı?

****       ****     ****     ****

Farkında mısınız bazı ülkelerdeki isimlerin sonu hep benzer bitiyor.

Karadağ’da isimlerin sonunda “vic” eki bulunuyor.

İzlanda’da isimlerin sonuna “son” eki ekleniyor.

Ermenistan’da soy isimlerin sonuna “yan” eki ekleniyor.

Türkiye’de isimlere genelde ek yapılmıyor. Ama bazı soyadlarında “oğlu” veya “zade”ekleri bulunuyor. Örneğin “Ekremoğlu”, “Mehmetoğlu” ve “Süleymanoğlu” gibi…

Aslında isimlere de şöyle bir göz atarsak: Muhammet, Mehmet, Ahmet, Cevdet, Kudret, Nejdet, Cennet, Samet, Saffet, Nezaket, Vahdet gibi… Sonu “et” ekiyle biten birçok isim bulunuyor.