Fırat Üniversitesi Hastanesi’nde bazı hocalar ile hastalar arasında yaşanan akçeli işlerin hallen devam ettiği hocaların poliklinik yapmadığı çokça konuşulan konulardan biri oldu bu şehirde.

Artık sabır da bitti, hatırda. 

Çok söyledik anlamadı Rektör Hoca.

Bizde köşemizden ricacı olalım belki hareketlenir dedik.

Bakınız; Fırat Üniversitesi, Türkiye’nin en hatırı sayılır üniversitelerinden biri.

Niye? Çünkü, başarı sıralamasında gerçekten iyi yerde.

Rektör Fahrettin Göktaş’ın da ikinci dönemi.

Yani Çıraklık dönemi değil kalfalık, hatta ustalık döneminde sayın Rektör.

Usulsüz kadrolar gidenler gelenler benim çok da umurumda değil. Göktaş’ta diğerleri gibi

Canının istediğine kadroyu çakıyor olsa da başarı öyküsü olduğundan dolayı es geçiyoruz bazı olumsuzlukları.

Rektör Göktaş’a Dadaş dedik can dedik.

Lakin, biraz sabırlı olalım dedik fakat sabırda bitti, hatırda yazalım dedik.

Bakınız; Başarı hikayesi ile taçlanmış Fırat Üniversitesi her alanda adından söz ettirirken Fırat Üniversitesi Araştırma Hastanesi’nde yaşanan bazı olumsuz gelişmeler bütün başarı hikayesinin önüne geçmeye başladı.

Dadaş hoca Fırat Üniversitesi hastanesini düzeltir dedik, dokunur dedik olmadı.

Eski Başhekim biraz sinirlidir kavgacıdır o belki düzeltir dedik, saçları bembeyaz oldu beli iki büklüm oldu şekeri yükseldi adamın, o da düzeltemedi canını zor kurtardı.

Dadaş hoca ya Hastanede yaşanan akçeli işlere “dokun dedik arkandayız” dedik olmadı.

Neden korktu anlamadım.

Halbuki, ben Tekwando’cuyum, madalyalarım var ve başarılarım var ben kimseden korkmam demişti.

Ama kimse ne değişti ne de korktu...

Amacımız felaket tellallığı yapıp insanları huzursuz etmek değil. Amacımız, hayattın akışına kapılıp giden üç beş hocanın para hırsı yüzünden koca hastanedeki, emeğin boşa gitmesi ve bunlar yüzünden itibarsızlaşması.

Biraz cesur olmak gerekmez mi? idareci olarak.

Danıştay kararı ortada. Fahrettin hoca, İnönü Üniversitesi Rektörü gibi dışarıda muayene açanı ve para alanı sürerim desene.

Şu hücrelerinde sadece TL yazan hocaları bir toplayıp, “yakın dövüş sporlarını iyi bilirim kayıp edecek bir şeyim yok, zaten son dönemim gerekirse kemiğinizi kırarım” desene.

Dışarıda iş bağlayıp içerde hastane imkânlarını kullananlara fırsat vermem desene. Bıçak parası almayacaksınız alanları sürerim desene. Hocalara, Poliklinik de yapacaksınız desene.

Ah Fahrettin Hocam ah!

Sen ne kadar iyi niyetlisin.

Koca üniversitenin başarısı birilerinin şahsı menfaatine kurban ediliyor.

Bunu göremiyor musun?

Eminim görüyorsun.

O zaman niye bekliyorsun? Yahu ne zaman harekete geçeceksin?

Şunu bil ki, geçen her saatin vebali sen ve ekibinin omuzlarında.

Korkma senin de ismini bildiğin hocalar hastaneye bırakıp kaçmaz. Çünkü bu şehirle onların çok çok duygusal bağları var, bilmem anladın mı?

Neyse,

Ezcümle: Biz şimdiye kadar sana istinat eden suçlamaları hiç dikkate almadık. Lakin, şu hastanede yaşanan akçeli işler için bir aksiyon almanı bekliyoruz. Gerekirse Kara kuşağınla hastaneye bir dalış yap sevgili hocam.

Yapmam dersen, yapamam dersen ne mi olur?

Namı namertte kaptırırsın valla.

Selam Dua ve bayrak ile kalın…