Kısa süren bir sağanak yağış, Elazığ’da hayatı durma noktasına getirdi. Sadece birkaç saat içinde kentte cadde ve sokaklar adeta göle döndü, semt pazarlarını su bastı, ev ve iş yerleri sular altında kaldı. Pazarcı esnafının tezgâhları sel sularına kapıldı, sebze kasaları sürüklendi, devrilen pazar şemsiyeleri arasında mallar kullanılamaz hale geldi.
Şehir merkezinde araçlar yolda mahsur kalırken vatandaşlar diz boyu suya gömülmüş halde kendi imkânlarıyla arabalarını iterek kurtarmaya çalıştı.
Altgeçitleri su bastı, bir sürücü ekiplerin yardımıyla son anda kurtarılabildi.
Kısacası günlük yaşam felç oldu; Elazığ, bir kez daha sel felaketine teslim oldu.
Kentte yaşanan manzara aslında sürpriz değildi. Elazığ’da altyapı yetersizliği yüzünden en ufak bir yağmurun bile benzer tablolar yarattığı uzun zamandır biliniyor. Nitekim daha geçen yıl “35 yıl sonra köklü çözüm” sloganıyla başlatılan ve 10 milyar Japon Yeni (bugünün kuruyla birkaç milyar TL) bütçeyle ihale edilen kapsamlı altyapı projesinin ilk ciddi sınavı, bu ani sağanakla verilmiş oldu.
Sonuç mu? Sınav maalesef hüsranla bitti. Aylar önce altyapı çalışmalarının %55’inin tamamlandığını duyuran Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları’nın sözlerinin üzerinden çok geçmeden, kısa süreli yağmurun ardından ortaya çıkan manzara yapılan işlerin aşamasını tüm çıplaklığıyla gösterdi.
Büyük yatırımlar ve yıllardır beklenen projeler, kentin kronik altyapı sorununu çözmek bir yana dursun, ilk ciddi yağışta sınıfta kaldı. Vatandaşların cep telefonlarıyla kaydettiği görüntüler de bunun en somut kanıtı: Birçok mahallede altyapı sistemi yağmurun etkisiyle iflas etti, su baskınları peş peşe yaşandı
Milyarlık altyapı vaadi, daha ilk yılda sel sularına gömülmüş durumda.
Olayın bir diğer boyutu da Japonya’dan alınan finansal destek meselesi. Bilindiği üzere Elazığ Belediyesi, şehrin altyapı sorunlarını “kökten çözmek” iddiasıyla Japon kalkınma ajansından yüksek tutarlı bir kredi sağladı. Kamuoyunda dillendirilen rakam 10 milyon (aslında 10 milyar) Yen civarında. Dönemin kuruyla hesaplandığında bu, 2,5 milyar TL gibi devasa bir meblağ demekti. Elazığ gibi bütçesi kısıtlı bir belediye için hayal bile edilemeyecek büyüklükte bir para, altyapı seferberliği için ayrıldı. Ne var ki bugün geldiğimiz noktada, bu paranın akıbeti sorgulanır hale geldi. Sokaklar göle dönüp evleri su basarken halk “Onca para nereye gitti?” diye soruyor. Japonya kaynaklı kredinin etkin kullanılmadığı, adeta heba edildiği yönünde yaygın bir algı oluştu. Milyonlar harcandı ama ortada milyonluk bir hizmet yok – yaşananlar maalesef bunu düşündürüyor.
Belediye yönetiminin krizi ele alış biçimi de eleştiri oklarının hedefinde. Yağış başlamadan önce meteoroloji uyarılar yapmış olsa da önleyici tedbirler alınmadığı anlaşılıyor. Logarlar ve yağmur suyu kanalları yeterince temizlenmiş miydi? Acil durum ekipleri stratejik noktalarda hazır bekliyor muydu? Bu soruların cevabı sahadaki görüntülerde gizli. Yağmurla gelen taşkınlar karşısında belediye ekipleri ancak reaksiyon gösterebildi, itfaiye ve vidanjörler su tahliye çalışmaları için seferber oldu.
Elbette kriz anında ekiplerin çabasını küçümsemek mümkün değil; ancak esas mesele kriz yaşanmadan önce gereken önlemlerin alınmamış olması. Nitekim alt yapısı sağlam bir şehirde, böylesine kısa süreli bir yağışın bu denli yıkıma yol açmaması gerekirdi. Belediye yönetimi ise yaşananlar sonrasında adeta sessizliğe büründü. Ortada can kaybı yaşanmaması bir şans olarak görülüp olay geçiştirilmeye çalışılıyor. Şeffaflık ve hesap verme sorumluluğu ise ne yazık ki görülmüyor. Selin üzerinden günler geçmesine rağmen Elazığ Belediyesi’nden tatmin edici bir açıklama gelmedi.
“35 yıldır beklenen modern şehir bu mu?” sorusuna muhatap olan yerel yöneticiler, suçu tabiata atmakla yetiniyor. Oysa vatandaş, kendisine vaat edilen projelerin sonuç vermesini ve böyle felaketlerin tekrar etmemesini bekliyor.
Son yaşanan sel felaketi, belediye altyapı yönetiminin vahim zafiyetini bir kez daha gözler önüne serdi. Kağıt üzerindeki dev projeler, alınan dış krediler ve törenlerle duyurulan vaatler, gerçek hayatın sınavında döküldü. Elazığ halkı her yağmurda kabusu yaşamayı hak etmiyor. Sorun belli, sebep ortada: İhmaller zinciri ve plansızlık. Artık bahane dönemi bitti; sorumlular hesap vermek zorunda. Sular çekildiğinde geriye kalan, kırılan umutlar ve boşa harcanan kaynaklar oldu. Belediyenin yapması gereken, halının altına süpürmek değil, bu altyapı fiyaskosundan ders alıp derhal somut adımlar atmaktır. Aksi takdirde, bir sonraki yağmur bulutunda Elazığlıların yüreğine düşen korku, yönetimin üzerine yapışan bir utanç olarak kalmaya devam edecek.
Sonuç olarak, Elazığ’daki sel felaketi gösterdi ki yıllardır konuşulan altyapı yatırımları lafta kalmış durumda. Milyarlar harcayıp modern şehir vaat edenler, bugün sus-pus. Ama su, acımasız bir gerçeklikle tüm ihmalleri yüzümüze vuruyor. Şimdi hesap sorma ve harekete geçme zamanı: Çünkü bir şehir yöneticileri kadar güçlüdür ve Elazığ bu zafiyeti daha fazla kaldıramaz.