Kıtmir’i bilirsiniz.

Yedi uyurlar olarak bilinen Ashab-ı Keyf’in köpeğinin ismidir Kıtmir. 

Bir kıssaları var tabi…

Kıssalarını kısaca anlatıp Kıtmir’e değinelim tekrar.

Ashâb-ı Kehf, putperest bir hükümdar olan Dakyanus devrinde Tarsus’ta yaşamış, iman mücadelesi vermiş olan gençlerdir. Ashâb-ı Kehf’in kaç kişidir? Yedi mi, altı mı, beş mi? Kur’ân-ı Kerîm’de bu konuda net bir ifade bulunmuyor Şöyle diyor Allah; “Onlar birtakım gençlerdi”. Kıssada asıl vurgulanmak istenen hususun, onların isimleri, sayıları ve memleketleri değil, bilhassa o onların sâhip oldukları iman ve itikat duygusudur. 

Kıssaya geçelim mi?

Geçelim…

Kral Dakyanus’un yakınlarından birtakım gençler olan Ashâb-ı Kehf, Allaha inandıkları için, putperest ve zâlim krallarının zulmünün son bulması adına yaratana sürekli dua ederlerdi. Fakat zalim kral, gurur ve kibrine yenik düşüp, kendini Tanrı ilan etmeye ve kendine inanmayanları da işkenceyle inandırmaya ve zulümle öldürmeye başladı…

Duydu ki yakınları olan gençler de kendisine inanmıyor, Allah’tan başka Allah yoktur, diyorlar…

Hemen huzuruna çağırıyor gençleri…

Böyle olmaz diyor, bana iman edeceksiniz…

Yoksa, derinizi soyar, sizi cayır cayır yakarım…Kral Dakyanus’un bu tavrı karşısında gençler taviz vermiyorlar, Kur’an da geçen ifadeyle şöyle diyorlar, Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. Biz, O’ndan başkasına ilâh demeyiz. Yoksa saçma sapan konuşmuş oluruz”

Hükümdar, gençlerin bu tavırlarına hiddetle cevap verir. “Size üç gün süre veriyorum. Üç gün için de ya bana tabi olursunuz ya da sizi helak ederim” der. Gençler yanlarına köpeklerini de alıp, şehirden uzakta bir mağaraya sığınırlar. Muhafaza edenlerin en güçlüsü olan Allah, rahman ve rahim sıfatıyla Ashâb-ı Kehf’ikuşatır, onları, o gençleri ve yanlarına aldıkları KITMİR isimli köpeği tam 309 sene mağarada canlı olarak uyutur…

Bu kıssa daha geniş ve ayrıntılı, sonrası da var…

Burada esas olan yani konun içeriğinde yer alması gereken Kıtmir meselesi ve onun uyutulmasıdır. İmanlı gençler ve köpekleri KITMİR, 309 yıl, sağa sola çevrilerek, uyumuş ve ölmeden uyanmışlardır…

Allah, zulme ve zalime karşı duran bu imanlı gençleri ve köpekleri KITMİR’i öldürmemiş, ölmelerine müsaade etmemiş, ölmeden uyutup, diriltmiştir. Bu kıssayla yaradan bizlere çokça mesajlar vermiştir.

Bu çokça mesajlardan biri de KITMİR’dir…

Bir köpek…

Herhalde bu köpek, PETSHOP mağazasından satın alınmış veya köpek çiftliklerinden sahiplendirilmiş bir köpek değildir. O zamanlar sokak köpeği tanımı var mıydı bilmem ama KITMİR bildiğimiz bir köpektir işte…

O imanlı gençlerle yol almış, onlar açken aç kalmış verdikleriyle doymuş ama onların imanıyla iman etmiş bir köpek.

Efendim sokak köpeklerini uyutacaklarmış…

İnsanlara saldırıyorlarmış…

Uyutacaklarmış, yani uyutarak öldüreceklermiş. Hah, şimdi cümlemi yerleştireyim. Kıtmir de uyutuldu, uyudu…

Rabbi olan Allah onu zalimlerden korumak için uyuttu, ama öldürmedi…

Uyutup uyandırdı…

Siz Allah’ın emaneti olan o canları, aşılamak- kısırlaştırmak, bir düzenle yaşamalarını sağlamak yerine uyutarak öldüreceksiniz öyle mi?

Bir çözüm bulunmalı elbette…

Dedik ya, kısırlaştırma çözümdür diye, bakımları yapılmalı, aşılanmalı…

Öldürmekten ve ölümüne tutsak etmekten başka insani ve İslami bir çözüme ulaştırılmalı bu mesele…

Uyutarak öldürmekte neyin nesi…

Din bunun neresinde, insanlık bunun neresinde, iman bunun neresinde, Kur’an bunun neresinde? 

Allah yarattığı bütün canların haykırışını duyar, zikrini duyar…

O Semi’dir…

Duyar. Siz elbette duymazsınız…

Yarattığı bütün varlıklar Allah’ı zikreder…

Kıtmir gibi diğer bütün köpekler de Allah’ı zikreder…

Siz hiç sabah seher vaktinde ezan okunmaya yakın dakikalarda, köpeklerin çıkarttığı sesleri duydunuz mu? Duymuşsunuzdur, hatta kiminiz, bu itler, ezan vakti niye böyle uluyor demiş, için için kızmışsınızdır. Sizin zikrinizle onların zikri bir olur mu? Bilin ki Allah’ı zikreden her varlığın zikri başka başkadır…

Kıtmir’in ve sabah ezanında seslerini daha çok duyduğunuz, katli helaldir dediğiniz o köpeklerin zikri de böyledir işte…

Kıtmir’e selam olsun.

Kıtmir’in arkadaşlarını, köpekleri sokaklardan temizlemek adına onları uyutarak öldürme düşüncesini ortaya atanlara, bunu olumlu karşılayanlara, konu meclise gelince bu katliam için el kaldırıp “evet” diyeceklere ne olsun…

Biz söylemeyelim ne olacağını Allah en iyisini bilir…

Ama bu KITMİR kıssası onlara şimdilik bir mesaj olsun.

NOT: Bu yazıyı bitirme aşamasındayken, Şanlıurfa’dan sokak köpeklerini iğneyle uyutulma-hatta boğup öldürme haberleri garip bir şekilde gündemde yer aldı. Ardı sıra bir hayvan severin, köpekleri Urfa’da ki barınaktan sahiplenerek alması (belgeyle) ve sonrasında aynı hayvan severin kuduz vakası olan köpeği Ankara’ya getirmesi suçlamasıyla gözaltına alınması haberi olayın boyutunu değiştirdi…

Gözaltı-tutuklama, suçlamanın şekliyle değişir mi sonuç ne olur bilmem ama kuduz vakası, vakalara dönüşüp-dönüştürülüp, köpeklerin uyutularak öldürülmesi meselesi -haklı sebep- diyerek bir an önce gerçekleştirmek için yasanın çıkışı hızlandırılabilir…

Bu aşamada köpekleri korumak isteyenler (ki şu anda bile hakaretler başladı) “it sever, vatan haini, halkın sağlığını tehlikeye atan bölücü-fetöcü olarak” ilan edilebilir…

Allah korusun! Allah kuduz vakalarından ve kuduzlardan! Herkesi korusun…

Aşılamayla, kısırlaştırmayla ve akılcı çözümlerle buralara taşınmaması gereken bu mesele umarım incitmeden çözülür.

ERKEN SEÇİM YOLDA MI?

İyi gitmiyoruz. Zordayız, dardayız ve umutsuz bir yoldayız.

Enflasyon düşüyormuş ama…

Yaz ayındayız. Bir de TÜİK’in özel ayarındayız. Başımız dönüyor, midemiz bulanıyor, düştük düşeceğiz ama ayaktayız.

Erken seçim gerek, yenilenmek gerek, umut gerek…

Gözler yerel seçimden büyük bir moralle çıkan CHP Genel Başkanı Özgür Özel’de…

En büyük, en güçlü ana muhalefet partisi CHP değil mi? Aslında erken seçimi isteyecek de, bu isteği ve sebeplerini il il, ilçe ilçe, köy köy seçmene anlatıp bunu ince ince siyasi manevralarla halkın beynine işleyecek olan da CHP lideri Özgür Özel’den başkası değil…

Bu konuda ÖZEL diyor ki; “31 Mart'ı bahane edip 'haydi hemen sandık' demem. Ama böyle giderse erken seçimi millet ister, önünde kimse duramaz. Bu kadar net “

Güzel diyor ÖZEL…

Güzel güzel de… 

Halk daha yeni seçimden çıkmış ya…

Şimdi desen ki; “Ey seçmen erken seçim ister misin?” Yok derse…

Ne yapacaksın…

Halk istemiyor işte, yapacak bir şey yok mu diyeceksin…

Bak işte tamda bu aşamada ASAL araştırma şirketi bir anket yapmış. Asal Araştırma Şirketi yaptığı anketi 24-28 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Ankara, Adana, Aydın, Antalya, Balıkesir, Bursa, Diyarbakır, Erzurum, Hatay, Gaziantep, İstanbul, Kayseri, İzmir, Kocaeli, Konya, Kırıkkale, Manisa, Malatya, Samsun, Mardin, Tekirdağ, Şanlıurfa, Van, Trabzon, Yalova ve Zonguldak'ta 18 yaş ve üzeri 2 bin kişiyle gerçekleştirmiş.

ASAL vatandaşa sormuş; "Sizce erken seçim olmalı mı?" Ankete katılan kişilerin yüzde 68.3'ü erken seçim kararına “hayır” cevabını vermiş.

Bitti mi bitti…

Yani millet seçim istemiyormuş, 2028 yılına kadar hem dişini sıkacak hem kemerini sıkacakmış, öyle mi?

Eh artık sizde ana muhalefet olarak yumuşama vs.… yanılgılarıyla AK Parti’nin hemen hemen bütün şehirlerde yaptırdığı Millet Bahçelerinde -gındırlana gındırlana – siyaset yapıp, çay kahve mi içeceksiniz? Yoksa seçmene çare biziz, biz düzeltiriz, yeter ki bize güvenin, yeter ki bize hadi deyin, diyerek erken seçim mi isteyeceksiniz? 

Ama size bir şey söyleyeyim mi?

Erken seçim olacak gibi,

Bu işin kaçarı yok…

Belki 2024 yılın son aylarında belki 2025 yılı içinde bu seçim olur.

Bu bir tahmin…

Olmazsa ne olur? Yol uzun ve burası Türkiye, hele bir de siyaset varsa işin için de ne olacağını kim kestirebilir ki…