Bir günde 33.6 milyon lira…

Bir saatte 1.4 milyon lira…

Bir dakikada 23 bin lira…

Ne bu?

Birkaç cümle daha yazayım sonra cevap vereyim olur mu?

Hükümetimiz; tefeyi-tüfeyi kasayı-tasarrufu düşünüp, emekli için birkaç kuruş daha zam yapmak adına günlerce zirve üstüne zirve yaptılar. Bütçedeki açığı, 28 milyar dolar gibi bir kaçığı kapatmak uğruna emekli-işçi-köylü- çiftçi-esnaf üzerinden verilen tasarruf ve vergi yüklü kutsal mücadeleye zarar vermemek için çok hassas düşünüp, parti isimleri kadar adil davranarak emekliye ancak 2 bin beş yüz lira gibi bir zammı uygun gördüler. Himmet eylediler yani, eyvallah…

Yazının girişinde yazdığım rakamlara döneyim. Bir günde 33.6 milyon, bir saatte 1.4 milyon ve dakikada 23 bin lira. Ne bu demiştik ya…

Bu sarayın harcamalarıymış. Eee ne olmuş yani, derseniz, şöyle derim ancak; “rahat ol emekli sen bütçede delik açan, yük olan değilsin. Aksine senin hak ettiğin maaş bu değil. Yukarıya bakıp hesap yap, böl-çarp, çıkart sonra kendini bul. “

İtibardan tasarruf olmaz mı? Olmazmış, Öğretilmiş iyimserlik mi yoksa öğretilmiş çaresizlik mi bu bilmem…

Peki emeklinin yıllardır kök maaş adıyla maaşını küçültüp ona seyyanen para verip onu geçinemeyecek duruma getirmek, bir şekilde itibarsızlaştırmak demek değil midir? Bilemedim…

Başka soru…

İtibarsızdan tasarruf olur mu? Kim ki itibarsız emekli mi? Yok kabul etmiyorum. Bir emekli olarak ben itibarlıyım ve benden de tasarruf olmaz diyorum…

O Kİ DÜŞTÜ ENFLASYONUN ATEŞİ

Bir ayı geçti…

Yazıvermiştim.

Seçim demiştim…

Muhalefet, özellikle CHP bunu dile getirmeli ki, ses duyulsun demiştim…

CHP atağa geçti, “ya geçim ya seçim” demeye başladı.

Bir ay önce yazdığım yazının ana fikrindeyim…

2024 yılının son ayında (ani seçim takvimi belirlenebilir) veya 2025 yılı için de bu seçim olacak gibi. İlla ki olur veya olacak demek zor tabi, olursa şaşırmam, şaşırmayın demek daha doğru…

Ekonomi bu haldeyken hükümet seçime neden evet desin de diyebilirsiniz.

Ama TÜİK’ e göre her şey yoluna girmeye başladı ya. Cumhurbaşkanımız da “enflasyonun ateşi düştü” dedi ya. Tamam işte, biz şu an hava sıcaklığının kırk dereceyi bulmasından dolayı her ne kadar enflasyonun ateşinin düştüğünü hissetmesek de, sonbahara doğru hava serinleyince bizde hissedeceğiz…

Hazır işler yoluna girmeye başlamışken, o ki CHP’de istiyor seçimi…”

Haydi seçime CHP “diyebilir hükümetimiz.

CHP’de tamam der tabi…

ŞEHRİN HAFIZASI

Her şehrin hafızasını canlı tutan dünden yarınlara taşıyan değerleri, tarihi mekanları vardır. Bazen bir bina, bazen bir park, bazen bir cadde, bazen bir sokak o şehrin ayakta kalan, daha doğrusu ayakta kalması gereken hatırası-hafızasıdır.

Elazığ’ın da vardı!

Çoğu gitti…

Çoğu gitti demek bile yetersiz bir cümle…

Elazığ’ın, şehir merkezinin hafızası ne yazık ki silindi.

Ayrıntılı bir yazıyla konuyu derinlemesine, sosyal-siyasi içeriğiyle yazmayı düşünüyorum. Şimdi değil, şimdi silinmemesi gerekene değineyim de…

Ben, merkezde ki Öğretmenevi binasından bahsedeyim diyorum, hemen yanında ki Mehmet Akif Ersoy lise binasının yıkılmasıyla bir kolunu kaybeden Öğretmenevi binasının hafızasının, hatıralarının tarihi içeriğinin binanın kaderine terkedilmesiyle silinip gitmemesi gerektiğini hatırlatayım diyorum.

Bu konuda, Turan Gazetesi, daha önce ki haberlerinde meseleyi dile getirmiş konuyu bir haber dosyası gibi okuyucusuna sunmuştu…

Hatta MEB Milli Eğitim Uzmanı, Elazığ İl Milli Eğitim eski müdürü Dr. Nihat Büyükbaş’ın Elazığ Öğretmenevi binasının kaderine terkedilmemesi gerektiğini belirten önemli açıklamasını da Turan Gazetesi, haberin içeriğine yerleştirmiş meselenin önemini; ilgili-yetkili kişilere iletivermişti.

Bu konu burada kalmalı mı?

Hayır…

İnanıyorum ki Turan Gazetesi bu hassas konuyu gündemde tutmaya devam edecektir. Hatta bir adım daha ileriye taşıyıp, Öğretmenevinin hafızasını daha diri tutan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucu MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ün, de Elazığ ziyaretinde kaldığı odanın Öğretmenevi ikinci katında olduğunu...

Bu değeri hatırlayıp- hatırlatarak, zaten doğal bir müze konumunda olan bu odayı taşıyan bu binanın biran evvel hak ettiği değerde değerlendirilmesini daha çarpıcı bir dosyayla okuyucusuna sunacaktır.

Sahi…

Atatürk’ün Elazığ ziyaretinde kaldığı Öğretmenevindeki odası, oda içinde ki mobilyaları, kullandığı malzemeleri yerli yerinde mi? Depo da mı? Nerede?

Turan Gazetesi bu sorunun cevabıyla birlikte Öğretmenevi dosyasını yenileyecek gibi. Hadi hayırlısı.