Gazze, 7 Ekim 2023 tarihinden itibaren yerküresinin gündeminde yerini aldı!
8 milyar insanın kulaklarını tırmalayan sadece bomba sesleri…
Bitmek bilmeyen savaşlar, kan ve gözyaşları… Çığlıklar, feryatlar…
Tarihe bakalım… Bir asrı aşan Filistin tarihine şöyle bir bakalım!
1917 tarihinden itibaren Filistin, Balfour bildirisinin yayınlanmasından itibaren, İngiltere’nin mandasına girecektir (1920)
14 Mayıs 1948 tarihinde, İsrail Devleti kurulacaktır.
Hemen akabinde, Arap-İsrail Savaşı… Savaş sonrası Birleşmiş Milletler, Filistin’in paylaşılmasına karar verecektir.
Filistin topraklarının yüzde 56’sı Yahudilere, yüzde 44’ü ise Filistinlilere bırakılacaktı!
Kudüs’e, Uluslararası statü verilecektir…
1967 tarihinde malum altı gün savaşları sonrasında tarihin seyri değişecekti!
Öyle ki, Filistin’in demografik yapısı sürekli bu toprakların asıl sahipleri aleyhine değişecekti!
Şunu da belirtelim 1947 tarihindeki BM paylaşımından sonra Filistin, “Batı Şeria ve Gazze olmak üzere birbirinden kopuk iki toprak paçasına dönüşecekti!”
Filistin’in günümüzdeki yüzölçümü, “Batı Şeria; 5.860 km2, Gazze Şeridi 360 km2…”
Dünyayı ayağa kaldıran da “sadece 360 km2’den oluşan bir toprak/ kara parçası…”
Batı Şeria’nın Başkenti Ramallah, Gazze Şeridinin ise Gazze…
Bütün dava nedir, “Kudüs’tür… Mescid-i Aksa’dır…”
Bu dava sadece Filistin meselesi değil, İslâm Âleminin davasıdır…
1516 yılından 1917 yılına kadar Kudüs’te Türk Hâkimiyeti vardır…
İnsanlık âlemine “huzuru çimlendiren bir hâkimiyet…”
16.ncı asırdan 20.nci aşıra kadar, coğrafyanın huzur ve güven içerisinde inşa ve ihya edildiği yıllardır.
1948 yılından sonra coğrafyanın artık kana bulandığını görüyoruz!
Savaşlar, Filistin halkını yoksulluğa ve işsizliğin de getirdiği buhranlara taşımıştır.
İsrail’in cehenneme çevirdiği Gazze Şeridi coğrafya olarak; “İsrail, Mısır ve Akdeniz arasında 41 km uzunluğunda, 10 km genişliğinde bir bölge…”
360 km2 yüzölçümü içerisinde 1 milyon 600 bin insanı barındırıyor. Bir bakıma, dünyanın en yüksek nüfus yoğunluğuna sahip bölgeleri arasında yer alıyor!
Yazımızda da ifade ettik, Batı Şeria’da; El- Fetih, Gazze’de Hamas’ın siyasi ağırlığı var.
İsrail Başbakanı Netanyahu, “Bu bir operasyon değil, savaş. Düşmana görülmemiş bir bedel ödeteceğiz”
Gazze Şeridi, tam bir abluka altında… Elektrikleri ve Suları kesilmiş… Dışarıdan gelebilecek, ‘başta gıda yardımı olmak üzere insani ihtiyaçlarının karşılanmasına bile izin verilmiyor…’
Tarihin en zalimane kuşatması… İnsaf ve merhametin izine bile rastlamayacağınız insanlık dışı bütün vahşeti ve dehşeti içerisinde barındıran sadece imha niyetiyle sürdürülen kuşatma!
“Sükûtun Cezbesi” isimli şiirimizde şöyle diyoruz;
“Batı Şeria, Gazze Şeridinde,
Yetmiş beş yılın mazlum ülkesi!
Filistin, Mescid-i Aksa derdinde
Yavuz’un düşer mi asra gölgesi?
Gariptir esir düşmüş öz yurdunda!
Denizler bekler, civan dalgası;
Adil yüzlü gazilerin hamlesi
Aşkla tutuşsun sükûtun cezbesi!”
Osmanlı Padişahlarının resmi unvanlarından biri de “hâdimü’l Haremeyn” olmuştur.
Mekke, Medine ve Kudüs’e karşı büyük bir saygının ifadesidir. Saygı da bir büyük ahlakın, ihlasın, samimiyetin, vakarlı bir duruşun imanla yıkanmış boyası vardır.
İsrail’in Filistin ve kutsal topraklardaki tavrı, “Küfürden Yanadır!”
“Küfürden yana öfkesini kustu
Mazlumun üstüne bomba yağdırdı!
Hakikate savaş açmaktı kastı;
Asra, asrın iffetine saldırdı
Kin urganıyla insanlığı astı!
Dehşet üstüne felaket yağdırdı!”
Günümüzde öyle bir fotoğraf var ki, o fotoğrafa baktıkça üzülüyorsunuz! Nemelazımcılık almış yürümüş! Gaflet, ihanet, kopkoyu taassup ve cehalet kol kola girmiş…
“Derdini paylaşmayan gamsızlar
Çiğner mazlum gamını vatansızlar!
Namerde el verme, gönül bağlama;
Bağımızı koparır imansızlar!”
Kudüs’ün ilk fatihi Hz. Ömer’in Kudüs’e görkemli bir merasimle değil, tevazu ile gireceklerdi.
Hz. Ömer’e şehrin anahtarını vermek için bekleyenler, hayret içerisindedirler; “Köle deve sırtında, Hz. Ömer yaya olarak devenin yularını tutmuş vaziyette, Kudüs’e gireceklerdi!”
Bakara Suresi 86.ncı ayette şöyle buyrulur;
“Onlar, ahireti verip dünya hayatını satın alan kimselerdir. Artık bunlardan azap hiç hafifletilmez. Onlara yardım da edilmez.”
İşte, hak ile batılın durumu! Birinde bütünüyle edep… Ötekinde, bütün kötülükler…
Allah bizleri edepten/ vakardan/ İslâm’ın nurundan ayırmasın. (Âmin)