Terör devletinin, Filistin topraklarında yarattığı vahşet tüm dünya tarafından izlenirken, bu vahşete karşı olan cılız, sesler vahşetin daha çok uzun süre devam edeceğini gösteriyor. Tüm bu insanlık vahşeti yaşanırken, olan yine çocuklara oluyor. Bu vahşet sürecinde binlerce çocuk vefat ederken, binlercesi sakat kalırken, bu rakamın belki de birkaç katı çocuk anne ve babasız kalıyor. İnternette yapmış olduğunuz kısa bir araştırma sonucunda; Filistin'de öldürülen 7 bin 28 kişinin 2 bin 913'ünü çocuklar oluşturuyor. İsrail'in saldırılarında, henüz 1 yaşını doldurmamış 133 bebek, 3 yaşından küçük toplam 444 bebek yaşamını yitirdi. Yaşanılan travmalar sonrasında ise, sonuçları önümüzdeki yıllarda çıkacak birçok rahatsızlık ekildi, sağ kalan küçücük beyinlere… Boş gözlerle etrafa bakan, içinde bulunduğu ortamı, vahşeti anlamaya çalışan binlerce masum çocuk…
Bu yaşlı dünyamızın gördüğü ne ilk, ne de son vahşet… İkinci Dünya savaşında tarihin en korkunç silahını siviller üzerinde hem de iki sefer (Japonya Hiroşima/ Japonya Nagazaki) patlatan zihniyet, bu gün terör devletinin kendini savunma hakkı vardır, zırvalığı adı altında çocuk ve bebek katliamı yapmaktadır. Savaşın cephede, yüz yüze olduğu çağlar artık tarihin tozlu sayfaları arasında kaybolmuştur. Kendini insani tüm değerlerin, kanunun, ilahi adaletin üzerinde gören zihniyet, günümüzün firavunu olmuş durumdadır. Bunun sonunun bir noktada geleceğine inancımız tamdır. Ancak yaşanılan süreçler, insanoğlunun, kulun imtihanı olma noktasında ise ayrıca dikkat çekicidir. Yüce Rabbimiz elbet bize de soracaktır… “Kulum, tüm bunlar yaşanırken sen ne yaptın? Yattığın yatak sıcak, aşın ise lezzetli miydi?.. “ Rabbim o gün bize merhamet etsin… Nemrudun ateşine su taşıyan karınca misali bir şeyler yapmak zorundayız. Aman dikkat.
İşte bunun için Müslüman sağlam durmalıdır. Müslüman çok çalışmalıdır. Müslüman çağın gerektirdiği en son teknolojiyi geliştirip, uygulayabilmelidir. Özellikle belirtmek istiyorum Müslüman… Evet Müslüman. Adı Müslüman olan ama eylemleri ve yaşam tarzı Müslümanlıkla alakası olmayanları, ayıklayarak söylüyorum. Bir yanda çocuklar ölürken diğer yanda festival düzenleyenler değil… Filistin de ölen için ağlarken, Arakanda veya Doğu Türkistan da uygulananlara gözlerini kulaklarını tıkayanlar değil… Dini, eline malzeme, diline laf olarak dolamış olanları değil… Onlar zaten Rableri katında verecekleri hesaba inanmamışlardır. İnansalardı korkarlardı…
Filistin başta olmak üzere, dünyanın herhangi bir noktasında zulme uğrayan kimse, biz millet olarak, devlet olarak hep yanlarında durduk. Sırtımızdan bıçaklansak ta, din kardeşimiz bizim arabuluculuğumuzu istemese de biz böyleyiz. Biz asil milletimize yakışan değerler çerçevesinde hareket etmeye devam edeceğiz. Bu tarihte de böyleydi. Bugün de böyle ve gelecekte de böyle olmaya devam edecektir. İşte bunun için bu güzel vatanımızı, güçlü devletimizi her zaman var olabilmesi için çalışmalıyız. Üretmeliyiz. Daha da güçlü olmalıyız. Bu sadece bizim değil; diğer tüm mazlumlar için de bir umuttur. Bir inançtır. Bir ışıktır.