Türkiye nüfusun %98’i deprem açısından riskli bölgede yaşamaktadır. Bu durum depremle her an karşılaşılabileceğimizi göstermektedir. Ancak insanların deprem anında bu duruma hazırlıklı olmadığı da bilinmektedir. Depremlerde can kayıplarının en önemli kısmı çocuklardan oluşmaktadır. Çocukların daha güçsüz ve savunmasız olmaları deprem gibi afetlerden etkilenme oranını oldukça artırmaktadır. Ayrıca deprem sonrası, çocukların gelişimleri ve günlük hayata adaptasyon süresi için kritik bir dönemdir.

Çocukların depremden etkilenme dereceleri; aile bireylerinin tutum ve tepkilerine, kayıp derecelerine, yaş-cinsiyet ve gelişim dönemlerine göre çeşitlilik göstermektedir.

Bazı çocuklarda, olay sonrası hemen davranış bozuklukları gözlemlenirken, bazı çocuklarda ise normal davranışlar sergileyip, haftalar ve aylar sonrası farklı davranış bozuklukları gösterebilirler. Çocuklar bu süreçte psikolojik ve duygusal sorunlarıyla mücadele etmekte zorlanabilirler. Bu durumda öncelik olarak aileler ve öğretmenler çocuklara destek olmalı ve uzmanlarca da çocukların desteklenmesi sağlanmalıdır.

Deprem Anı ve Sonrasında Ebeveynler Neleri Yapmalı Neleri Yapmamalı?

·        Deprem çocukların algılayamadıkları ve düzenlerinin değiştiği bir afettir. Çocukların bu afet sonrasında günlük rutinlerinin devam ettirilebilmesi için özellikle çaba harcanmalıdır.

·        Öncelikle ebeveynler kendi kaygı ve korkularını soğukkanlılıkla kamufle edip çocuklarına güven vermelidir. Çocuklar ebeveynlerinin davranışlarını gözlemledikleri için ebeveynlerini kaygılı ve çaresiz olarak gördüklerinde ebeveyne olan güven zedelenecek ve çocuğun korkusu şiddetlenecektir. Bu nedenle ebeveynlerin duygularını çocuklarının gözü önünde abartmadan yaşamaları gerekmektedir. (Lütfen deprem anında daha önceden belirlediğiniz hayat üçgeni alanına sakin bir şekilde çocuğunuz ile ilerleyin. Merdivenlerden, pencereden koşmak, atlamak gibi ani panik ve tehlikeli durumlardan lütfen ama lütfen uzak durun. Sizin bu korku dolu anlarınıza şahit olan çocuklarınız artık kriz durumlarında bu tepkilerin dahasını hayata geçirecektir. Ve korkulması gereken bir durumda size güvenmeyecek çünkü anne-baba abartılı şekilde korkuyorsa çocuk için artık güvenli alan sorunu oluşacaktır.)

·        Okul öncesi döneminde olan çocuklar depremi ve yaşadıkları olayları kendi davranışlarıyla özdeşleştirebilmektedir. Depremin kendilerinin yapmış olduğu olumsuz davranışlar sonucunda ortaya çıkmış olduğunu düşünebilmektedirler. Bu düşünceyi bazı ebeveynler çocuklarını akıllı olmaya sevk edebilmek adına onaylayarak aslında farkında olmadan büyük bir travmaya kapı aralamış oluyorlar. (Yaramazlık yaptığın için Allah bizi cezalandırdı. Sen uslu bir çocuk olmadığın için bunlar hep başımıza geliyor.)  Böyle bir durumda depremin hiçbir şekilde çocuğun davranışları ile bağlantılı olmadığı, bunun bir doğa olayı olduğu çocuğun yaş ve gelişimine göre açıklanmalıdır. (Yaş seviyesine göre yeryüzü hareketlerini maketlerle ya da video destekli anlatımlarla aktarabilirsiniz. Lütfen anlatın çünkü çocuklarımız bu durumu zihinlerinde daha da karmaşık bir hale getiriyor.)

·        Çocuğunuzun duygularını, hissettiklerini ifade etmesine izin verin. Konuşulmayan ya da yok sayılan duygular çocuğun zihnini meşgul etmeye devam edecektir. Çocuğun kendini daha kötü hissetmesine ve yaşayabileceği duygusal ve davranışsal sorunların daha da şiddetlenmesine yol açacaktır. Çocukların hissettiklerini açıklamasına izin verilmesi gerekmektedir.

·        Çocuğunuzun sizden ayrılmak istememesi, okula gitmek istememesi, uykuya yatmak istememesi gibi tepkilerin doğal olduğu kabul edilmelidir. Ve çocuğunuza karşı nazik bir tavır içerisinde olup onu sakinleştirmeye çalışmalısınız. Bu durumlarda çocukla birlikte aktiviteler yapılmalı, oyunlar oynanmalıdır. Ayrıca bildiğiniz üzere oyun en şifalı bir arınma yöntemidir.

·        Çocuğun belirli bir süre anne-babayla birlikte uyuma isteği normal olarak karşılanmalı. (Çocuğunuz sizinle yatmak istediği zaman amannnnn hala korkuyor musun? Kocaman oldun artık sen! Deprem geçti gitti daha ne diye korkuyorsun? Gibi cümleler kurmak yerine ona kendini güvende hissettirecek ve rahatlatacak olan siz anne-babası ile yatağını paylaşmak istemesini büyük bir mutlulukla kabul edeceğinizi söyleyebilirsiniz.) Ayrıca çocuğunuz uykuya dalmadan önce hikâye okuyabilir, ışığın açık kalmasının problem olmayacağı ifade edebilirsiniz.  Bu süreçte çocuktan okula gitmesi ya da akademik olarak başarılı olmasını istemek gibi düşüncelerin belirli bir süre askıya kaldırılması gerekmektedir. (Günümüz maraton hazırlayıcısı olan anneler burada zorlanabilirler tabi ki 😊 ama ne diyoruz evvela sağlık.)

·        Hem deprem bölgesinde depremi yaşamış olan hem de tüm çocukların depreme yönelik ajitasyon yaratacak programlardan mutlak suretle uzak tutulması gerekmektedir. (Özellikle okul öncesi dönem {0-6 yaş} çocuğu tablet, televizyon, bilgisayar gibi teknolojik aletlerle bu tarz içerikler ile kesinlikle baş başa kalmamalıdır.)

·        Afet sürecinden sonra da çocuklarda travma sonrası stres bozukluğunun ortaya çıkabileceği akıldan çıkarılmamalıdır. Çocukların depremi tekrar tekrar anlatmaları, oyunlarını bu yönde kurgulamaları ve resimlerinde depremi tema olarak seçmeleri travma sonrası bozukluk için önemli bir uyaran olabilmektedir. Böyle bir durumda çocuğunuzu desteklemeli ve tekrarlı anlatımlarını anlayışla karşılamalısınız. (Yeter artık yavrum sus anlatma bak sen anlattıkça tekrar başımıza gelecek. Depremin oyunu mu olur bırak şu oyunu çabuk! Amannnn sende taktın şu depreme geçti gitti işte ne söyleyip durdun bu kadar. Bu tarz söylemeleri kesinlikle kullanmıyorsunuz. Daha ılımlı bir yaklaşım ile çizdiği resimleri beraber yorumlayabilirsiniz. Resimlerini anlatmasını isteyebilirsiniz. Deprem anındaki duygularını sabırla dinleyip korku ve kaygısına saygı duyduğunuzu hissettirebilirsiniz. Oyunla tatbikat halinde bir alıştırma olarak kullanabilirsiniz. Biliyorsunuz ki oyun en iyi eğitim aracımızdır.) Ve de uzman bir kişiden yardım alabilirsiniz.

·        Çocuğunuzla beraber deprem çantası hazırlayabilir ve ona deprem çantasındaki yiyecekleri ve suyu belirli tarihlerde taze ürünlerle değiştirme görevi verebilirsiniz. (Sorumluluk bilinci kazandırmanın yanında deprem bilinci de oluşturmuş olursunuz.)

·        Türkiye’nin bir deprem kuşağında olması ve her an depremi yaşayabileceğimizi unutmamalı. Çocuklarımızın gelişim özelliklerine uygun, depreme yönelik açıklamalar yapmalıyız.

·        Çocuklara depremden kaçınmanın mümkün olmadığını anlatılmalı. Ve çocuklara deprem anında yapılacakları oyunlaştırıp tekrarlı bir şekilde tatbikat yaptırtmalıyız.

·        Ebeveynlerden birinin ölümü ya da kayıp yaşanması halinde bu durum çocuğun yaşına ve seviyesine uygun olacak şekilde açıklanmalı. Ebeveynlerden birinin kaybı durumunda, hayatta kalan diğer ebeveyn ya da aile yakınlarının çocukların duygusal ihtiyaçlarına cevap verebilmesi gerekmektedir. Çocuğun olumsuz davranışlarına anlayışla yaklaşılmalıdır.

·        Çocuğun cenaze törenine gitmesine izin verilebilir. Ancak defin işlemlerinden çocuğun uzak tutulmasının yanında, abartılı tepkiler görmesinin engellenmesi gerekmektedir.

SEVGİLİ ANNE-BABALAR TOPLUM OLARAK ÇOK ZOR SÜREÇLER YAŞADIK VE YAŞAMAYA DA DEVAM EDECEK GİBİYİZ. SİZ EBEVEYNLER GELECEĞE AYNA TUTANLAR OLARAK KENDİNİZİ DAHA GÜÇLÜ DAHA SOĞUKKANLI VE HER ŞEYE RAĞMEN DAHA DA SABIRLI OLMAK ZORUNDA HİSSEDEBİLİRSİNİZ. BU HİSLERİNİZDE YALNIZ VE DE HAKSIZ DEĞİLSİNİZ. FAKAT MODEL OLARAK DOĞRUYU VE EN SAĞLIKLI OLANI UYGULAMAK ZORUNDASINIZ. BİZ EĞİTİMCİLER BU SABRIN ZİRVESİNDE OLARAK SİZİNLE BU YOLU YÜRÜYÜP YENİ NESİLLERE ÖNCÜ OLMAK İÇİN HEP BURADAYIZ. 😊