Toplum olarak son zamanlarda en çok konu olan ve sorgulanan temel kavram ahlak oldu.
Peki Ahlak neydi? Toplumun ayıpladığı şeylerden kaçınmak mıydı ya da sadece iyi davranışlar sergileme hali miydi?
Ahlakın terimsel karşılığı: Toplumun bütün normlarına olduğu gibi uyma hali değil, topluma etkin bir uyum sağlamak için kendi ahlaki sistemini oluşturma sürecidir.
Bireylerin evrensel ilkeler, doğru-yanlış, hak ve adalet, vicdan ve merhamet, sağduyu ve toplumsal bilinç gibi kavramları kendi değer yargılarına göre geliştirmesidir.
ERKEN ÇOCUKLUKTA AHLAK GELİŞİMİNİN ÖNEMİ
Toplum olarak sürekli yakındığımız, şikayet ettiğimiz bir kavram olan ahlak, maalesef ucunu kendimize dokundurmadığımız ve hep yargılayan söylemlerle eleştiri tufanına tuttuğumuz, ebeveynliklerine beylik sözler ettiğimiz bir kavram oldu.
Çocukların temel eğitimini attığımız yer okul öncesi kurumlarından önce aile kurumu olarak tanımladığımız çekirdek yapıdır. Ahlak gelişiminde de tuğlayı ilk koyan ve sağlam bir zemin üzerine oturtacak olan yine aile olacaktır.
Bandura amcamızın da dediği üzere çocuklar aileleri model ve taklit yoluyla temsil ederler. Ahlaksız bir toplumun temelini aslında kendimize itiraf edemezsek de yine bizler atarız.
Bebekler anne rahminden masum ve de sadece refleksif hareketlerin varlığı ile dünyaya gelirler.
Piaget dedemizin kuramına göre de 5 yaş öncesinde çocuklar ahlak kavramını tam anlamıyla kavrayamazlar. Hemen şöyle bir metaforla izah edeyim çocuğunuza başkasının eşyasını izinsiz almanın yanlış olduğunu ne kadar anlatırsanız anlatın anlamayacaklardır çünkü benmerkezci oldukları ve mülkiyet kavramı gelişmedikleri için bu davranışın doğuracağı sonuçları kestiremezler. O yüzden çocuğunuza öncelikle gelişim dönemlerine göre sonra da çağımızın gereklerine göre eğitim verelim.
Anne-baba olarak çocuklarımıza öncelikle içten hissettirdiğimiz sevgi ile ahlak kavramının temelini atarız. İnsanoğlu yaşı kaç olursa olsun sevgi ve saygı duymadığı bir canlının davranışlarını izlemez ve modellemez.
Ahlaklı çocuk yetişme kavramı akıllı-uslu çocuk olma kavramıyla eş değer bir kavram değildir. Size göre sessiz, yaramazlık yapmayan bir çocuk aile terbiyesi almış ahlaklı olarak algılanıyor olabilir fakat bunu bir daha gözden geçirin derim. Çocuklar hareket etme özgürlüğü ile benliklerini bulurlar, baskıcı ve sürekli uyarıcı bir formda olmanız ahlakı kalıplama yöntemiyle zoraki sindirme eğilimine yol açacaktır. Sindirilmeye alışan çocuk ilerde kendisinden daha üst seviye birilerine boyun eğme yönelimine girecektir. Günümüzdeki PARA kavramına karşı herkesin şekil değiştirdiği bir ahlaki kazanımın artış gösterdiği gibi.
Peki ne yapmalıyız?
Çocuğumuza ahlaki gelişimi, özelliklerine ve dönemlerine göre kendi yaşantımızla model olarak kavratmamız en doğru yöntem olacaktır.
Birbirine sevgi ve saygı ile bağlı bir anne-baba gerçek sevgiyi yaşatacakları için çocuk sevilmenin verdiği güven ve huzur ile etrafına neşe saçacaktır.
Sevilmemiş, ilgilenilmemiş, saygı duyulmamış ve tüm maddi değerlerin altında tutulmuş bir çocuk bu değerlerin üstüne çıkmak için aşırı çaba harcayacak ve bunu yaparken de toplumun ahlaki yapısını göz ardı edecektir.
Ahlakı sadece dini terimlere ve davranış örüntülerine indirgeyen baskıcı eylemler çocuğu belki de karşıt tepki geliştirip zıt bir kişiliğe yönlendirecektir. Bu nedenle çocuklarınıza islami değerler ölçüsünde öncelikle kendiniz benimsemiş olduğunuz ahlaki değerleri rol-model yöntemiyle ekstra çabaya gerek kalmadan yerleştirmeniz daha etkili olacaktır.
Başkalarının haklarına saygı duymayı, her canlının yaşama hakkı olduğunu ve buna kast edecek bir eylemde bulunmanın vicdani yükümlülüğünü tabi ki somut bir şekilde gösteremezsiniz fakat soyut olarak hissettirmenin tek yolu olan seziş yöntemini kullanabilirsiniz.
Bir metaforla açıklamak gerekirse çocuklar büyüklerinin minyatürüdür.
Çocuklarımıza yüksek statülü bir meslek edinim çabasına girdiğimizden beri ahlak gelişimini tozlu raflara kaldıralı çok oldu. Toplumda yüksek statülü katiller, hırsızlar, sapkınlar, yalancılar vs. sayısını hafızamızda tutamayacak kadar çok fazla koltuk dolu.
Artık her meslekte ilk aranılan şey ahlaklı biri mi sorusu oldu. Ahlakı kendimiz dışında herkeste arayan bir toplumun yetiştirdiği nesiller ahlakı elinde fenerle arayacak nesiller olacaktır.
AİLELERE ÖNERİLER
Lütfen çocuğunuza bir birey gibi davranın ve ona işe giderken bile kullandığınız genel cümlelerden biri olan ‘uslu durursan erken geleceğim, birazdan geleceğim’ gibi doğruluk içermeyen cümleler kullanmayın. Neden mi? Yalan söylemeye ilk başladığınız yerlerden biri bu aşama. Yalan söylemeyi güvensizlikle beraber aşılamış olacaksınız.
Önce kendinizi sonra eşinizi sonra da beraber çocuğunuzu sevin. Kendini sevemeyen biri ne eşini ne de çocuğunu yeteri kadar sevebilir. Sevmeyi bilmeyen birisi ne derece ahlaklı olabilir ki…
Çocuklarınıza güven verin ki sizi örnek alıp ahlaki modellemenizi benimsesinler. Çocuklarınızın ahlakını istediğiniz düzeye getirmek için onları yabancılara ve toplu yapılara bırakmak yerine kendi eksiklerinizi kapatın ve ahlaki eğitimini siz üstlenin.
Çocuğunuzu gelişim özelliklerinden dolayı cezalandırmayın. Anlatın anlamıyorsa bilişsel olarak o olgunluğa erişemediğini kavrayın ve sadece doğru model olun.
Çocuklarınıza PARA’nın bir araç olduğunu ve ona ulaşmak için insanların yaşama hakkını hiçe sayamayacağını öğretemezsiniz ama gösterirsiniz nasıl mı? Maddeden daha önemli olan değerleri içselleştirerek.
Çocuklarınıza paylaşmayı, birlik-beraberliği, büyüklerine saygı duymayı, küçüklerini sevmeyi, hayvanlara merhametli yaklaşmayı, her canlının yaşam alanına saygı duymayı öğretin.
Maratona hazırlar gibi robotlaştırmayın çocuklarınızı. Eğitim tek başına ahlak olmadan düz yolda ilerleyemez.
Teknoloji kurbanları olan yeni nesil (benim tabirimle ziyan nesiller) ahlaki değerlerin çöktüğü döneme denk geldiler ve buna da hemen bir kılıf buldular özgür-özgüvenli bireyler…
Velhasıl kelam ahlaklı değiliz ama ahlaksızlığı en acımasızca yeren yine bizleriz.