VALİMİZİN ADI

Elazığ’da vatandaşlara valinin adı nedir diye sorulmuş ve çoğu kişi bilememiş. Bende izledim ve çoğu kişi valinin adını bilemedi. Bilemeyenlerden birinin cevabı ise çok ilginçti. Aynen şöyleydi. Ne bilem kim, on günde bir vali değişi. Doğru çok sık valimiz değişi hatta bölgede Diyarbakır’dan sonra en çok valisi değişen ikinci şehiriz. Yalnız önemli bir nokta var bu sefer son valimizin geldiği günde bugüne on günden fazla gün geçti ve daha önemlisi valimiz Elazığ’da öncede vali yardımcılığı da yapmış. Yani adının bilinmesi açısından önemli bir süre. Kaldı ki bu sefer ki valimiz öncekilerin aksine halkla iç içe olan aktif ve koltuğa yapışmayan gezip dolaşan adından söz ettiren biri. Valinin adını unutsanız bile soyadının aklınız da kalması için size bir ip ucu vereyim. Valimizle şoförler odası başkanının soyadı aynı ikisinin de Toraman. Oldu ya valininkini unuttunuz, şoförler odası başkanınkinden hatırlarsınız. Onun soyadını unutmak mümkün mü? Hayır, çünkü tüm Türkiye tani…

Sebebini zaten bilisiz yazmama gerek yok!

****       ****     ****     ****

UNUTKANLIK

Gelin size birkaç tane unutkan müteahhitten bahsedeyim. Unutkanlıkları önce ki yıllar da yapılan aşılardan mı yoksa yediklerinden mi veya maliyet fiyatlarını düşürmek için mi orasını tam bilemim. Unutkan olduklarına nerden mi kanaat getirdim? Alın size üç örnek;

1- İlki Sivrice TOKİ Konutları’ndan…

Bibim oğlu deprem konutunu teslim almak için gider, dışarıdan bakınca her şey güzel görünür bacası filan tamam, içeri girip gezdiğin de ise bir bakar ki bacası olan evin soba deliği yok!

2- Bir müteahhit yine müteahhit olan bir arkadaşına gel sana yeni yaptığım villaları gezdirem demiş ve götürüp göstermiş. Alt katı gezdikten sonra arkadaş hele bir de üst katı görek demiş ama üst kata çıkamamışlar. Çünkü villanın merdivenlerini koymayı unutmuşlar…

3- Unutkanlık olayına bir tane de benim çok eskiden bizzat yaşadığım bir olayı ekliyem. Bahçede ev yaptırik, tabana taşla blokaj döşenip beton dökülmesi gerekirken bir baktık ki müteahhit taşla blokajı döşemeyi unutup direk betonu dökmüş. Bizde dökülen betonu söktürüp blokajı döşetip yeniden beton döktürmüştük. Yani unutkanlığın mazisi yeni değil çok eskilere dayanmakta.

****       ****     ****     ****

ADAYLIK ZAMANI

Diyim ki gidem bütçeme uygun ve aday yoğunluğu olmayan bir parti bulam zira kuyrukta beklemeyi hiç sevmem onun için sakin bir parti arim. Sonra müracaatımı yapam ben de adaylık heyecanı yaşıyam. Zaten boş zamanım da çok. Akşama kadar kahve köşelerin de bol bol siyaset de konişim. Onu bunu herkesi eleştirim. Hiç değilse kazanırsam filan işi resmi bir hüviyete de sokmuş olurum. Kazanırsam en çok neden korhim bili misiz? Çalışan emekli olup 5000 TL ikramiyem kesilirse ondan korhim! Az para değil vazgeçemem. Adaylıktan kazanmaktan vazgeçerim 5000 TL’den vazgeçmem. Hak edene kadar anlımın derisi çatladı. Hiç aksatmadan günü gününe prim yatırıp emekli olmuşum. Gerçi bu aralar çalışan emeklilere de 5000 TL verilme durumu var ama ben yine de tedbirli olam, ne olur ne olmaz! Yalnız aday adaylığı hoş da Ankara’da pek tanıdığım yok. Tüh, nasıl unutmuşum ya bak şimdi aklıma geldi! Emekli bir arkadaşım vardı. Yıllardır Ankara da yaşi, gider onu bulurum bana yardımcı olur, ben bahan kalsam valla oralarda kaybolurum…

Öyle parti genel merkezi gibi yerleri hayatım da hiç görmemişim!

Yav Ankara’ya gitmek şart mı? Telefon açıp konuşsam olmaz mı acaba? Üç beş dakika konuşacaklar diye kalkıp oralara niye gidik ki? Ya da mektup yazsam olmaz mı? Daha aday adaylığı mevzusunu yazarken bile yoruldum. Yok yok ben siyasetten vazgeçim! En iyisi kahve köşelerin de pineklemeye devam edem, zaten kahvelerde de akşama kadar siyaset yapik.

Varsın gitsin gayri resmi olsun, param da cebimde kalır. Aday olacağız diye üste bir de yardım adı altında parada aliler! En iyisi mi ben vazgeçem, zaten seçim için harcanacak param da yok!

HAFTANIN FOTOĞRAFI: