ALTIN KURALLAR
Elazığ’da gideceğiniz yere varmak için arabanıza bindiz ve ufaktan gitmeye başladız…
Dayak yemeden, hakarete uğramadan ve sağ salim yerinize varmak için birkaç basit kural uygulayabilirsiniz…
Kısaca kurallar şunlar;
Önünüzdeki aracı geçmeniz gerekirse hafiften camı açıp ve kibarca seslenip, ‘’Şoför kardeş aracınızı sağa doğru kaydırsanız müsaadeniz ile geçsem’’ demelisiniz. İcap etti korna çalacaksınız. Sert bir şekilde kornaya yüklenmeyin. Parmaklarınızın ucuyla kornaya okşar gibi kibarca bir dokunun ve tek düt sesi çıktıktan sonra kesinlikle bir daha çalmayın…
Tıngır mıngır giden hanım şoförleri kesinlikle rahatsız etmeyin. Geçerken yüzlerine tebessüm ederek bakıp geçin. Herhangi bir sürücü aracın içerisin de telefonla konuşup, trafiği aksatise oralı olmayın. Hatta daha rahat konuşması için önüne geçip eskortluk yaparak olabilecek olumsuz durumlara karşı o arkadaşı kollayın…
Motor kuryelerin yemek siparişlerini acilen yerlerine kavuşturmaları için yanınızdan geçerken siz aracınızı münasip bir yere çekip, tamamen uzaklaşmalarını bekleyin…
Işıklar da beklerken kırmızıdan, sarıya ve yeşile geçen ışıklar da gözünüzü bile kırpmadan hemen hareket edin. Yoksa arkanızdaki araçlar korna sesiyle sizi taciz ederler ve nahoş durumlar olur.
En önemli konulardan biri de araçla yola çıktığınızda kesinlikle saat verip, ‘’Şu saat de ordayım’’ demeyin. Zira verdiğiniz saat de randevu yerinde olmanız mucize olur…
Gelelim hızınıza…
Hızınız orta şekerli dibek kahvesi gibi olsun. Ne çok hızlı ne de çok yavaş! Aniden önünüze çıkabilecek hayvanlar için de aracınız da hayvan maması bulundurun. Çarpmadan geçmeyi başarınca camdan hayvanlara mama atın…
**** ***** ***** **** ***** *****
TAZİYE
Farkında mısız?
Yavaş yavaş biz de büyük şehirler gibi olmaya başladık…
Nasıl mı?
Taziyelerimiz 3+1'den 1+ 1'e dönmeye başladı.
Eski taziyeleri biraz anlatam; definden sonra evlere gelinirdi. O zamanlar daha taziye evleri icat olmamıştı. Daracık evlerin en büyük odasın da hınca hınç kalabalıkla taziyeye oturulur, kimsenin ağzını bıçak bile açmaz, sessizce dualar edilirdi. Konu komşunun taziye sahipleri için getirdikleri yemekleri sadece taziye sahipleri yer, ağlama sesleriyle üç gün taziyeye oturulurdu. Gelen giden çok olursa 4-5 gün bile oturulurdu. Ankara gibi büyükşehirler de cenazeye gidenlerden edindiğim bilgilere göre, cenaze mezarlığa götürülüp, randevu saatin de hemen defnedilip mezarlık da taziye verilip dağılinilimiş. O saat de cenazeye katılıp taziye verdin verdin, yok eğer kaçırdınsa tekrarı yokmuş!
Yok ben taziye evine gidem, hele biraz oturam, çoktandır görmediğim eski dostlarla biraz kaynatam, öğlen ve akşam yemeğini de aradan çıkaram diye bir olay oralarda tarih olmuş…
Yakın da biz de büyükşehir ola ola aynı duruma kesin geliriz gibi. 1+1 bile değil saatlik taziye olayı ile iş biter…
**** ***** ***** **** ***** *****
DÜNYAEVİ
Dünyaevine girmek kısaca evlenmek…
Oldum olası bu deyimden bir şey anlamamışımdır. Aklıma gelen şu; Gardaş insan evlenip dünya evine girene kadar sokakta mı yaşamış?
Hiç mi evi olmamış?
Dünya da ev mi kalmamış?
Yıllardır bu dünya evine girenleri izlik ve girmelerine şahitlik edik. Hatta hediye bile takik. Sokaktan kurtulduğu için alkışlik. Geçen hafta da iki kitabı mı çıkaran Telmih Yayınevi'min sahibi çok değerli dostum, Talat Özer sokakta kalmaktan kurtulup Dünyaevine girdi…
Allah mübarek etsin…
Yengemiz Merve Nur Maden, Tokat’tan gelin geldi. Telmih Yayınları ailesi olarak hemen hemen tam kadro oradaydık. Elazığ ve Tokat oyunlarıyla coşup dünyevinin anahtarını da çiftlerimize verip dünyaevine soktuk. Allah bir yastık da kocatsın…
HAFTANIN FOTOĞRAFI: