PASO İŞKENCE!
Cumartesi ve Pazar günleri armut, üzüm ve ceviz topladım. Sonra bulamaç yaptırıp ve birkaç arkadaşa ikram ettim. Bunları yaparken yoruldum mu? Sigortam attı mı? Yok atmadı…
Peki sigortam ne zaman mı attı? Coşkun KAMAÇ’a müracaat edip, basın tribününden Elazığ’da oynanacak milli maçı seyretmek isteyip, sisteme takılıp reddedilince sigortalarım gevşemeye başladı. Coşkun Bey ne yapsın sistem böyle isti? Ardından gösterilen tarif edilen şekillerde bilet alma maceram başladı. Köyden gelen biri olarak, bu işlerden anlayan şehirlilere başvurdum. Zeki şehirlilerle beraber uğraştık ama ne yazık ki sonu hüsran! Bıktım, biletten ve maçtan vazgeçtim.
Şimdi gelelim sadede, tarihi bir maç çünkü Elazığ da oynanan ilk milli futbol maçı. Tamam jest olsun diye maçı bedava da yapmışsız, İyi hoşta biletlere ulaşmak niye bu kadar zor? Eskiden zengin birileri alırdı binlerce bilet ya da biletlerin tamamını. Herkeste elini kolunu sallaya sallaya kapılarda ki polis ve özel güvenliklere kontrollerini yaptırıp maça girerdi. Bu sefer maça girmek paso işkence oldu.
Birazda A Milli Kadın Futbol Takımı hocasının açıklamalarından bahsedeyim. Hocamız kütüğünü Elazığ’a aldıracak kadar bizi sevmiş. Acaba birileri hocamıza Karaçalı suyu içirip, Harput’a mı götürdü? Hocam bu sözlerden sonra sekiz köşe şapkayı hakkettin artık. O şapkayı sana hediye etmekte bana düşi. Baş ölçünü gönder, bende şapkayı yaptırıp sana gönderem. Baş ölçüsü nasıl alini bilisin değil mi hocam? Başarılarınızın devamını dilerim…
*** *** ***
BEKARLIK SULTANLIKTIR
Evlenecek gençlere faizsiz kredi verilecekmiş. Tarihi fırsat ayağıma geldi. Acaba kredi sadece gençlere mi yoksa ilk evleneceklere mi ya da orta yaşı da kapsi mi? Zira bende gençlik falan kalmadı ama sultanlığım (bekarlık sultanlıktır) devam edi...
Zamanında bekar birine, ‘’Oh ne güzel bekarlık sultanlık demişler’’ o da cevap olarak, ‘’Siz hiç çamaşır yıkayan sultan gördünüz mü?’’ demiş. Acaba diyim bu kredi ne kadar kendimi yakmaya değer mi? Yerimde gözü olan, bana imrenen çok arkadaşım var da. Bunlarda kesin beni engellemeye kalkıp, Gardaş üç kuruş için kendini yakma diyeceklerdir. Neyse hele ben şu kredi ve sultanlık meselesini biraz daha düşünmeye devam edem. Kınayı getirme aney iş uzayacak gibi…
*** *** ***
FIRATI’N ALTINLARI
Nusret ÇOBAN tüm hayallerimi yıktı...
Fırat’ın altında 40 bin ton altın olduğunu duyunca ne kadar sevinmiştik. Ortada yanlış bir anlaşılma olduğu ve gerçekte sadece 48 kilo civarında altın olduğunu açıkladı…
Şehrin Güneydoğu’sundaki altınlar gidince, gözümüzü batıya çevirip altına hücum olacağını, batıya göçlerin başlayacağını, uçacağımızı hayal ederken hevesimiz kursağımızda kaldı. Nusret Abe keşke söylemiyedin ne güzel hayaller kuridik. Bu altınlarla şehri ve Elazığspor’u kurtaracaktık. Hatta bende arabamı yenilemeyi düşinidim.
*** *** ***
ELAZIĞLI PADİŞAH
Çaydaçıra dergimizin Eylül sayısında dergiye kapak yapıp hakkında bir de Elazığlı padişah diye köşe yazısı yazdığım tiyatro sanatçısı Rıdvan Dağlar hocama ve kanal fırat ta gündeme dair proramını hazırlayıp sunan değerli hocamız Naim Aslanmirza ya proğramın da Çaydaçıra dergisi,Dındik mizah dergisi ve bizler hakkında ki övgü dolu sözler için teşekkür ederiz. Sizleri severek izlik sağolun varolun.Doğrusunu söylemek gerekirse Elazığlı padişah mahlasıda Rıdvan hocama çok yakıştı.Padişahım çok yaşa.
*** *** ***
BEDDUA
Gazetemiz köşe yazarlarından, eski gazeteci Yücel ÇAKMAK İstanbul’a döndü. Bazı özel sebeplerden dolayı Elazığ’a gelip, sonra tekrar İstanbul’a dönerken bende ona gidişin ola dönüşün olmaya deyince sevindi. Böyle bir bedduaya sevineni de ilk defa görim. Sonra düşündüm taşındım ve benim iyi niyet dileğiyle söylediğim söze sevinmesini haklı buldum. Zaten bende tamamen iyi niyetle söylemiştim. Bak tekrar söylim Yücel ÇAKMAK sözümün arkasındayım!
*** *** ***
MÜJDESİZ HABER!
Yaklaşık 3-4 sene proje çizimi, yaklaşık 6-7 sene ise inşaatın tamamlanması…
Ölme eşeğim ölme! Bahar gelsin sana yonca verem…
Neden mi bahsedim? Pertek’e yapılacak olan köprüden bahsedim….
Valla ben demim, vekiller açıklamış ve biri diğerini doğrulamış. İşte böyle doğruyu deyin, ciğerimi yiyin. Neydi öyle topu birbirinize atıp durmalar? Cahal değiliz zaar! Heyecan ile sizleri izlik ki müjdeli bir haber duyak. Ara sıra da müjdesiz bir haber olsun! Sabretmesini bilik herhalde…
Hem feribot kuyruğunda beklemeyi de öğrendik, n’olmuş yani 6-7 sene daha kuyrukta bekleriz...
HAFTANIN FOTOĞRAFI:
(Elazığlı Padişah Rıdvan DAĞLAR)