KANBÜS
Kendi kendime hele gidem biraz kan verem dedim ve yola düştüm…
Kızılay Kan bağışı için ilk önce İzzetpaşa’nın karşısında çadır kurmuştu, daha sonra çadır kalktı otobüs geldi, otobüs ise yıkılan eski saat kulesinin ordaydı.
Bir gün kan vermeye gidebilirim diye hep bu otobüsü takibe almıştım. Saat kulesi yıkılınca otobüs doğru Öğretmen Evi’nin oraya yönü güneyden kuzeye çevrilen bakımı yapılmış cilalanmış Atatürk Heykeli’nin önüne gitti. Hemen bir dedikodu yayıldı, Millet rahat durmiki Gardaş! Diyiler ki ‘’Bu otobüs buraya heykeli kapatsın diye kondu.’’ Dedikodu çıkınca otobüs biraz batıya doğru kaydı. Heykelin önü açıldı ve uzun bir süre burada kaldı.
Ardından 6 Şubat Depremleri olunca Kızılay Kan Bağışı Aracı doğru ilk noktaya, yani eski Hükümet Konağı’nın önüne geldi. Tabi bu arada benim de başım otobüsü takip etmekten döndü. Alt tarafı 250-300 gram kan verecektim, ara ki otobüsü bulasın...
Buna bir çare bulun, otobüsü bir noktaya sabitleyin olsun bitsin. Yer sıkıntısı mı var koca memlekette? Hadi o zaman ben bir yer önereyim. Hem kan verenlere de direkt faydası olur. Nasıl mı? şöyle; Kan Otobüsünü, Kapalı Çarşı’nın girişine koyun. Kan veren otobüsten çıkınca doğru Kapalı Çarşı’ya girsin hemen badem şekeri, orcik yesin kan vermeden dolayı meydana gelen baş dönmesi kan şekerinin düşmesi olayına karşıda tedbirini alsın!
Aklıma gelmişken bir şey daha hatırlatam, bu otobüs biraz eskimiş. Daha önce Gakkobüs ve Diyarbüs’ü yapan Halis Yıldız’a söylüyek bir tanede ‘Kanbüs’ yapsın.
***
ATATÜRK STADYUMU!
Şehrimizdeki Stadyum, 1974 yılında yapılmıştır ve adına da ‘Atatürk Stadyumu’ denmiştir. Farzı misal yapıldığı zaman Atatürk değil de Elazığ, Harput ya da Elaziz Stadyumu denseydi bugün de değiştirilmek istenseydi yine itiraz eder miydik? Başkalarını bilmem ama ben itiraz etmezdim!
Yani buradaki asıl mesele bazı şeylerin kimseye danışılmadan sorulmadan yapılmasıdır!
Hem de böylesine hassas konularda…
Biz zamanında konulan bu isime alışmışız. Birdenbire değiştirilince yadırgamaya başladık. Düzgün bir iş yapılsaydı ‘’Sehven” açıklamalarına filan gerek kalmadan tabela oraya eski ismiyle asılsaydı daha iyi olmaz mıydı? İsim değiştirme konusuna yakın bir tarihten örnek vereyim. Ahmet AYTAR Meydanı’nın adı değiştirilmek istendi. Alanın isimi çok eskiden Cumhuriyet Meydanı’ymış ve kamuoyunda bu doğrultuda bir talep gelmişti. Belediye Başkanımız hemen gereğini yapmıştı. Ne oldu oranın adı Cumhuriyet Meydanı olunca, eski adı konulunca kıyamet mi koptu? Aksine hiçbir şey olmadı ve ne şiş yandı ne kebap. Onun için bu gibi konularda biraz dikkatli olalım dedikoduya meydan bırakmayalım.
***
KURT POLİTİKACI
Şehrin birinde Kurt bir politikacı varmış, yılların politikacısı tekrar adaylığı düşündüğü için gezmeye başlamış ve bir ara da gidip partisinde koltuğa oturup partililerle muhabbet etmiş. Konuşması bitince koltuktan kalkmak istemiş, ‘Hınk’ demiş kalkamamış bir ‘Hınk’ daha demiş yine kalkamamış ve tekrar bir ‘Hınk’ yok yine kalkamamış...
Meğerse Kurt politikacı fıtık olmuş!
Daha kim fıtık etmiş bilin mi ama…
Demiş hele tutun beni kaldırın. Neyse kaldırmışlar. Bu arada bir tanesi Kurt politikacının kulağına eğilip, ‘’Başkanım ben diyim artık yeter, bak aday adaylarımızdan biri iyi bir rüzgâr yakalamış. Bu rüzgârın önüne çıkmasan iyi olmaz mı?’’ Demiş. Kurt politikacı ise konuşan arkadaşının omzuna şakadan iki üç yumruk sallayıp bak ben daha yumruk atabilim mesajı vermiş ve ertesi gün de birdenbire şehirden çekip gitmiş. Aday adaylığı için dönüp dönmeyeceği belli değilmiş.
***
DEPREM MÜZESİ
Elazığ Belediye Meclisi’nin aldığı bir kararla hemşerimiz jeolog, deprem bilimci ve akademisyen Prof. Dr. Naci GÖRÜR’ün adı bir caddeye verilecekmiş. Benim de bir tavsiyem olacak. Bu cadde üzerindeki bir bina ‘Deprem Müzesine çevrilse çok iyi olur. Yapılacak müzede Elazığ’da meydana gelen depremlerle ilgili fotoğraflar, yıkılan binaların enkazlarından alınan enkaz parçaları, çürük malzemeler, ölenlerin isimleri, çürük binalara sebep olanların isimleri, depremden sonra yapılan binaların mahallelerin fotoğrafları, depremin simgesi olmuş kişilerin isimleri. Bu binada sergilenirse hem gelecek nesillere aktarılır, hem de gidip gezenler bu olaylardan birer ders çıkarırlar. Daha yetkililer bu konuda ne düşünürler bilemem!
HAFTANIN FOTOĞRAFI: