SPORUN EN’LERİ GECESİ!

Geç kalmayalım diye, doğru dürüst yemek bile yiyemeden hatta bıyığımdaki ayranı bile yolda sile sile patronla beraber doğru fuar ve kongre merkezine gittik…

Binaya girerken patronu uyardım sağdan gitme bozuk para bulamazsın, kapı ters olduğu için soldan gireceksin. Bu kapıda bir terslik olduğunu zaten hissediyordum ama diyidim belki bende bir terslik var. Yok işte öyle değilmiş… Mimarlara, mühendislere sordum onlar da normalde girerken sağdan girilmesi gerektiğini söylediler. Neyse çıktık üst kata biraz gecikmişiz protokole ayıp oldu dedim. Boşuna korkmuşum protokol de gecikti. Başlama saatinden tam yarım saat sonra geldiler. Takdimler başladı. Anlayın işte ön sıralarda kimler otirise hepsi tek tek anons edildi. Yetmedi konuşmacılar da hepsini tek tek saydılar. Yani o onu sayi o onu sayi… Bu işe bir çözüm bulunsa iyi olur zira zamanın çoğu bu yüzden kayboli!

Beş altı kişi konuştu sonra da hızla ödül törenine geçildi. Sporda yılın En’leri sırayla sahneye davet edildi.

    Kimler yoktu ki? Sporcular, hocaları, yetiştirenleri tam 55 civarında ödül…

Dünya, Avrupa, Türkiye şampiyonu olmuş sporcular, bu sporcularda ise takım halinde şampiyon olanlar da var bireysel olan da var.

   Elazığ gerçekten sporsal anlamda altın bir yıl yaşamış. Başarılı olan ve bu başarıda pay sahibi olan herkesi tebrik ederim.

    Gelelim ödüllerin dağıtılması meselesine. Ödül çok olunca verecekler konusunda biraz sıkıntı yaşandı. Hem ödül alanlar hem de ödül verenler oldu. Yetmedi Coşkun KAMAÇ Bey salona bakıp hısım akrabayı da çağırıp, ‘’Hele gel Gardaş bu ödülü de sen ver’’ dedi. Adam ne yapsın, başarı çok protokol az! Neticede bu ödülleri birilerinin vermesi gerekli değil mi?

Coşkun Bey’e bozuldum ama! Orada beni göri, gözümün içine bahi, demi ki “Bekârlar odası başkanım” bir ödül de sen ver… Alacağı olsun! Ödül töreninin ortalarında bir baktım ki Coşkun Bey mikrofonu alıp, ‘’Lütfen beyler biraz hızlanalım’’ dedi. İçimden bu acele niye ki? Sabaha kadar yolu var dedim. Yavaş yavaş tadını çıkara çıkara şampiyonlara ödülleri verilir diye düşinidim.

Meğerse TV Kanalları’nda canlı yayınlanimiş! Bir an önce ödül programını bitirip, bir bakanımızın programını izliyecekmişiz! He he! Ben de aynen öyle yaptım, program bitince koşa koşa eve gittim ve mahalli kanalı açtım bakanımızı seyrettim! Demisiz ki, katılımcıların çoğu programdan sonra kafelere, çay içmeye ya da kahvelerde okey oynamaya gittiler.

    Şu plakete değinmeden geçmek istemim, program boyunca en az on sefer yere düştü. Nazar mı değdi ne oldu anlamadım? Ödül töreninde en çok hoşuma giden olaylardan biri ise ödülü verecek bir kişinin ısrarla bayrağımızı arayıp onun önünde kameralara poz vermesi oldu. İşte o anı uzun uzun alkışladım. Daha önce gene bir En’ler programını televizyondan izlemiştim. İlk defa canlı olarak gidip yerinde izlediğim bir En’ler programı işte böyle geçti…    

   Gazetemiz TURAN’ın aldığı ödülü patronumuz Murat Bey’in bana aldırmak istemesi de unutulmaz bir andı. Fakat ben kabul etmedim. Patron oradayken, benim gidip almam hiç hoş olmazdı.

Patron Allah’ın seversen bir gün de ben gazeteyi temsilen, tek gidip şu ödüllerden birini alam. Zaten sen daha ödül almaktan yorulmuşsundur! Ne olur ben gidem…

Hem o anın tadını çıkarıp hava atarım, hem de sahnelerin tozunu yutarım.

Korkma ödülü kaçırmam, getirir gazeteye teslim ederim. Hadi bak kırma şu “Bir Garip Bedo’’ lakaplı köşe yazarını…

Sana badem şekeri alırım. Yetmez dersen yanında yarım kiloda orcik alırım. Ne olur patron! Söz veriyorum, kırk senedir giymediğim takım elbiseyi giyip kravatı da takacağım. Bir takım elbise kaç lira onu da tahmin et? Daha ne yapam!

HAFTANIN FIKRASI:

Bir gün öğretmen Osman’a sorar;

-“Söyle bakalım Osman, büyüyünce ne olmak istersin?”

Osman der ki; ‘’Öğretmenim çok zengin olmak isterim. Kendime ve avradıma ayrı ayrı araba almak isterim. At, yat, kat almak isterim. İsterim ki avradım altınlar, incilerle bozuk para gibi oynasın…”

Öğretmen; ‘’Otur yerine Osman’’ deyip Neriman’a, ‘’Sen büyüyünce ne olmak istersin?’’ diye sorar.

Neriman ise sırıtarak, ‘’Osman’ın karısı olmak isterim öğretmenim!’’ der…

HAFTANIN FOTOĞRAFI: