Bazı insanlar vardır ki başkaları için yaratılmışlardır. Ömürleri boyunca insanların mutluluğu için hizmet ederler. Yaptıklarını da asla yeterli görmezler. Bunlara vakıf insanlar demek doğru olur. Cumhuriyet tarihimiz içinde bu insanlar arasında Ahmet Kabaklı ayrı bir yer tutar. Bütün ömrünü doğru bildiği bir çizgide inhiraf etmeden istikrar içinde yürümek de herkese nasip olmaz. Kabaklı bu çizgisini değiştirmediği gibi kendisinden sonra bu çizgiyi devam ettirecek hizmeti yapmıştır. Bu sebepten vakıf insan unvanı Şeyhülmuharririn unvanından daha fazla hak etmiştir. Kurduğu vakfın hizmeti aksamadan devam ederken çıkardığı dergi, Türk kültür tarihinin en hacimli eseri olmak gibi bir hazine olarak hala devam etmektedir. Üstelik bu hazine hala devam etmektedir. Vefatından çeyrek asır geçmesine rağmen devam eden, çok daha uzun soluklu olarak devam edeceğine inanıyorum.
Bütün bir Türk dünyasının edebi aleminin kıblesi olarak yoluna devam eden Türk Edebiyatı Dergisi, Ahmet Kabaklı’nın yadigârıdır. Ahmet Kabaklı, Türk milletinin ortak bir değeri olarak anılması, gelecek ümidi taşıyanların yüreklerinde yeni heyecanlara vesile olmaktadır. Türk Edebiyatı Vakfı, Ahmet Kabaklı’nın 100. doğum yılı sebebiyle anıt bir eser ortaya çıkardı. Kitap dört bölüm halinde hazırlandı. Anıt bir eser olarak şu an masamın üzerinde duran ŞEYHÜLMUHARRİRİN AHMET KABAKLI ARMAĞANI kitabı, 592 sayfadan ibarettir. Editörlüğünü Türk Edebiyatı Dergisi yöneticileri İmdat Avşar ve Saadet Örmeci’nin yaptığı bu anıt eser, kitaplığımızın en nadide eserleri arasındaki yerini alacağından şüphem yoktur.
Kitabın birinci bölümü, 57 ilim insanının Kabaklı’nın eserleri ve kendisiyle hatıralarını anlattığı bölümü kapsamaktadır. Her hatıranın büyük izler bıraktığı ve geleceğe ışık tuttuğu, bu hatıraları okuyunca daha iyi anlamak mümkün. Aralarında Taha Akyol, Suphi Saatçi, Sadık Kemal Tural, İskender Öksüz, İsa Habibbeyli, Şerif Aydemir, İsa Kocakaplan, Mehdi Ergüzel, Yavuz Bülent Bakiler, Cemal Kurnaz, Beşir Ayvazoğlu gibi kültür dünyamızın ışıklarının hatıraları ve yazıları yer almaktadır. Bu hatıraların gelecek nesiller için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Gelecekte gençlerimizi aydınlatacak bu yazıların tarihe not düşüldüğü de anlaşılmaktadır.
İkinci bölümde Kabaklı’nın aziz hatırasına uygun bir şekilde ilmî konuları ihtiva eden çeşitli makaleler yer alır. Türk edebiyatı, kültürü, inancı üzerine makalelerin sayısı, hacimli bir bölüm olarak karşımızda duruyor. Aralarından Ahmet Cihan, Nilüfer Tanç gibi ilim insanlarının çeşitli makalelerinin yer alması, kitabı daha dikkate değer hale getirmiştir.
Üçüncü bölümde Kabaklı’nın vefatı üzerine kendisi için veya ona atfen yazılan şiirler yer alır. Aralarında Fevzi Halıcı, Esat Kabaklı, Hayati Yavuzer, Fırat Kızltuğ’un şiirleri, adeta Ahmet Kabaklı’nın ruhunu okşayan gönül dünyasını yansıtan mısralar olarak, gönül dünyamızın aydınlık birer kapısı gibi kitapta yerlerini almışlardır.
Dördüncü bölümde ise, Ahmet Kabaklı’nın hayatını yansıtan fotoğraflar yer almaktadır. Bir fotoğraf için hacimli bir kitap yazıldığını biliyorum. Armağan kitaplarda yer alan fotoğrafların iyi incelendiğinde birçok şey ifade ettiğini öğrenebiliriz. Fotoğrafın çekildiği zamanın içtimai hayatı, duyguları, tabiatı; hasılı uzun yorumlar yapabileceğimiz cansız nesnelerin varlığını istememiz halinde konuşturmanın mümkün olduğunu düşünüyorum. Yazıya dökülen duyguların ve düşüncelerin elbette bir esere dönüştürülmesinde çok değerli bilgiler ortaya çıkar. Ahmet Kabaklı ile birlikte yaşayarak uzun süre onun rahlei tedrisinden geçenlere bazen gıpta etmemek mümkün değil. Bunlardan yaşayanlar arasında bulunan Mehdi Ergüzel ve İsa Kocakaplan, zaman zaman anlattıklarıyla hatıraların devamını sağlamalarıyla çok kıymetlidir. Fotoğraf bölümünü incelediğimde, Dr. Erol Ülgen’in Türk Kültürüne Hizmet Vakfı tarafından yayınlanan “Ahmet Kabaklı” adlı ödüllü hacimli eserini ister istemez önüme aldım. Bu hizmetin ne kadar değerli olduğunu, kitabın sayfalarını karıştırarak bir kez daha anladım. Bir fotoğraflardan bir kitap yazanların, bu fotoğraf albümünü incelediklerinde ne kadar çok eser çıkabileceğini düşünmüs olabileceklerine inanıyorum. Sadece fotoğraflarla anlatılsa bile, bu fotoğrafların çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Ahmet Kabaklı ile defalarca görüştüğümü, her görüştüğümde yeni şeyler öğrendiğimi ve dahası yeni heyecanlara kapıldığımı biliyorum. Karşılıklı musahabenizde bir aziz ile birlikte olduğunuzu bilirdiniz. Bu dünyadan bir aziz geçti. Ahmet Kabaklı, bir aziz insan olarak bıraktığı dergi ve vakıf ile kültür dünyamızın hazinesi olarak yerini aldı. Bu armağan eseri bize kazandıran İmdat Avşar ve Saadet Örmeci’yi de tebrik etmemek mümkün değildir. Bu kitabın Türkiye’deki bütün kütüpanelere kazandırılmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum.